İslam Memiş'in tv100.com'daki "Rehavet değil taarruz!" başlıklı yazısı
Ankara'nın Kahramankazan ilçesinde yer alan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş (TUSAŞ) tesislerine yönelik alçak terör saldırısını lanetliyorum.
Saldırı sonucu şehit olan vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Terör saldırısının zamanlaması tevafuk değil!
IKBY Başkanı Neçirvan Barzani, 16 Ekim Çarşamba günü Ankara'yı ziyaret etti.
21 Ekim Pazartesi günü Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Fetullah Gülen öldü.
22 Ekim Salı günü Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Şayet teröristbaşının tecriti kalkarsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin" dedi.
23 Ekim Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BRICS Zirvesi kapsamında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü.
23 Ekim Çarşamba günü TUSAŞ'a terör saldırısı gerçekleşiyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tam bağımsızlık için yeni bir strateji belirliyor, 3.Dünya Savaşı öncesi taarruza geçiyor.
İsrail'in bölgesel savaş istediğini, bölgesel savaş için hergün yeni bir katliam yaptığını dünya şuanda izliyor.
İzleyen sadece dünya değil, kamu da izliyor.
Devletin kurumlarını ve yetkilerini teslim ettiği görevliler, evet onlar sadece izliyor.
Yukarıdan gelecek emirlere tabii olmuşcasına normal işlerini yapıyor.
Yeni projeler, toplumsal buluşma, toplumu sık sık bilgilendirme, inisiyatif almak, risk alıp iyi niyetle elini taşın altına koymak YOK.
Topluma umut vermek, doğru bilgilendirmek, soru cevap ile gazeteciler ve sektörlerle buluşmak YOK.
Sadece PARMAK SALLAMAK ve SOSYAL MEDYA BİLDİRİMİ var.
Ya arkadaşlar siz iyi misiniz?
Siz ne iş yaptıyorsunuz?
Nasıl rahat bir şekilde oturup o maaşları yiyebiliyorsunuz?
O konfor alanlarınızda tüyü bitmemiş hak var, nasıl bu kadar rahatsınız?
Sosyal medyadaki bilgi kirliliğine karşı, düşmanların sosyal medya operasyonlarına karşı, itibarsızlaştırma kampanyalarına karşı bir atağa geçmeyi düşünmüyor musunuz?
Bu vatan uğruna canını seve seve feda eden şehitlerimize karşı bir minnet borcunuz yok mu?
İllah yukardan emir beklemek ne demek?
Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gölgesine saklanmak, gölgesinden itibar sağlamak, saltanat sürmek nedir?
Kurumlar arası herkes birbirini eleştiriyor, birbirine suç atıyor.
Yok ekonomi kötüymüş, yok şöyle olsaymış, yok böyle olsaymış.
Sen ne yapıyorsun, sen?
Çıkıp borsayı anlatın, borsa yatırımcısı neden küstü?
Milletin kamburu çıktı vergi ve bedel ödemekten, toplanan vergiler ne oluyor?
Alt-üst ilişkiniz nasıl, iletişim kurabiliyor musunuz?
Herkes yaslamış sırtını devlete ekmek elden su gölden!
Ben yazdıkça elim ayağım titriyor sinirden.
Siz nasıl olurda taarruza geçmezsiniz, toplumu motive etmezsiniz, kamuda tasarruf ettiklerini, yaptıklarınızı, başarılarınızı, başarısızlarınızı anlatmazsınız?
Size net bir şey söyleyeyim:
Kamuda sistem değişikliği olmazsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan kökten bir görev değişimi yapmazsa hiçbir şey olmaz.
Rehavet devam eder.
Devlete sırtını yaslamışlar da 3-5 kişinin ömrünü heba ettiği yerde gölgelenir!
Siz siz olun çevrenizde negatif, karamsar, sürekli eleştiren, böbürlenen, şikayet eden kim varsa Allah'ın selamını bile vermeyin, muhatap olmayın.
Çünkü ağır bedellerin ödendiği bir süreçten geçiyoruz.
Bu süreç oldukça sancılı olacak.
Koltukları kapanların rehaveti artık yeter.
Bu ülkede binlerce eğitimli, onlardan daha zeki ve tecrübeli gençlerimiz akademisyen hocalarımız var.
O koktukların bugün onlara ihtiyacı var.
Kamu kurum ve kuruluşlardaki rehavet kalkmadan başarılı olma şansımız yok!