Ehud Barak, "Haaretz" gazetesi için kaleme aldığı yazısında, "İsrail'de çok geç olmadan erken seçimlerin yapılması" çağrısında bulundu.
Eski İsrail Başbakanı, "Savaş 15. haftasına giriyor ve savaş alanında cesur, ilham verici çalışmalar ve fedakarlıklar görüyoruz. Ancak İsrail'de ümitsizlik ve İsrail ordusunun elde ettiği kazanımlara rağmen Hamas'ın yenilmediği ve rehinelerin geri dönüşünün azaldığı hissini görüyoruz." ifadesini kullandı.
Netanyahu'nun kabine toplantılarında Gazze'de savaştan sonrasının tartışılmasını engellediğini kaydeden Barak, "Bu mantıklı değil." değerlendirmesinde bulundu.
"GAZZE'DE BOĞULURUZ"
Barak, Netanyahu'nun politikalarına işaret ederek, "Belirli bir siyasi hedef olmadığında, İsrail ordusu zafer kazanma şansını artıramaz ve gerçekçi bir hedef olmadığı takdirde Gazze'de boğuluruz." ifadelerine yer verdi.
"Gazze, Lübnan sınırı ve Batı Şeria'da aynı anda savaşmanın tehlikelerine" dikkati çeken Barak, bu durumun ABD yardımlarını erozyona uğrattığını ve Arap ülkeleriyle olan normalleşme ile Mısır ve Ürdün ile yapılan barış anlaşmalarını da tehlikeye attığını belirtti.
Eski İsrail Başbakanı, "Bu gidişat, İsrail'in güvenliğini uçuruma sürüklüyor." yorumunu yaptı.
ABD, "SUUDİ ARABİSTAN VE BAE'NİN FİNANSMANINDA GAZZE'NİN YENİDEN İMARINI" TEKLİF ETTİ
ABD'nin iki ay önce iki ülkenin ortak çıkarlarına yönelik bir teklif sunduğunu belirten Barak, teklifin "Hamas'ın gücü bitirildikten sonra Gazze'yi belirli bir süre yönetecek istikrar ekseni üyelerinden Arap gücü oluşturulması" olduğunu aktardı.
Barak, ABD'nin teklifinin hâlen masada olduğunu belirterek, "Bu geçiş döneminde Gazze, Filistin yönetiminin kontrolüne dönecek ve İsrail'in kabul ettiği güvenlik düzenlemeleri dikkate alınarak uluslararası tanınırlığa sahip olacak." ifadesini kullandı.
Eski İsrail Başbakanı, ABD'nin teklifine göre Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Filistin yönetimini maddi olarak güçlendireceğini ve Gazze'nin yeniden imarı ile altyapı çalışmalarını destekleyeceğini aktardı.
"İSRAİL, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME İLİŞKİN GELECEKTEKİ GÖRÜŞMELERE KATILMAK ZORUNDA KALACAK"
ABD'nin teklifini "uygulanabilir tek plan" olarak niteleyen Barak, "İsrail, iki devletli çözüme ilişkin gelecekteki görüşmelere katılmak zorunda kalacak." ifadesine yer verdi.
"İsrail'in tökezlemesi arttıkça ABD'nin teklifinin başarı şansının azaldığını" belirten Barak, şunları kaydetti:
"ABD'nin teklifinin kötü olduğu iddia edilebilir ancak savaşçıların öldürüldüğü bir savaş zamanında bu teklifin tartışılmasını kimse engelleyemez."
"NETANYAHU'NUN ŞANTAJCILARI; BEN-GVİR VE SMOTRİCH"
Barak, "İsrail ile (Gazze'de) mümkün olan çözümün arasında bizzat Netanyahu ve şantajcıları (Ulusal Güvenlik Bakanı) Itamar Ben-Gvir ve (Maliye Bakanı) Bezalel Smotrich var." görüşünü paylaştı.
Netanyahu hükümetinin aşırı sağcı Bakanları Ben-Gvir ile Smotrich'e ilişkin Barak, "Bu iki bakan, İsrail'in güvenliği için ABD ile koordineli hareket etmesini engelliyor ve kendi çıkarları uğruna İsrail'in güvenliğini uçuruma sürüklüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Barak, şu ifadeleri kullandı:
"Netanyahu, Filistin yönetiminin Gazze'de yeniden faaliyete geçmesinin Ben-Gvir ve Smotrich'i kaybetmek anlamına geldiğinin ve liderlik ettiği hükümetin sonunu hızlandırdığının farkında."
Erken seçim çağrısını yineleyen Barak, erken seçimlerin, "rehinelerin aileleri, yerinden edilenler, yedek askerler ve 7 Ekim 2023'ü iyi hatırlayan çok sayıda İsraillinin öfkesi patladığında" yapılacağını belirtti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, dün, Gazze'deki saldırılardan sonraki süreçte herhangi bir şekilde Filistin devletinin kurulmasına karşı olduğunu ABD yönetimine bildirdiğini söylemişti. Netanyahu, "Hamas'a karşı kesin bir zafer" elde edene kadar Gazze Şeridi'ne saldırıları sürdüreceklerini ifade etmişti.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, Netanyahu'nun bu sözlerinin hatırlatılması üzerine, İsrail'in uzun ve kısa vadeli sorunlarını Filistin devleti olmadan çözmenin "hiçbir yolu" bulunmadığını belirtmişti.
İsrail Başbakanı Netanyahu, Gazze'ye saldırıların başlamasının üzerinden 105 gün geçmesine rağmen başta "Hamas’ı bitirmek" olmak üzere belirlediği hiçbir hedefe ulaşamaması nedeniyle İsrail'de birçok çevrenin eleştirilerinin odağında bulunuyor.