Zorbaların ördüğü duvarların ardına hapsedilmiş bu çocuklar nasıl büyüyecek? Gazeteci Fuat Uğur Filistinli çocukların dramını köşesine taşıdı
İsrail ile Hamas arasında 7 Ekim'de başlayan çatışmalar 1 aydır devam ediyor. İsrail'in Gazze'deki saldırılarında bugüne kadar 10 binin üzerinde insan hayatını kaybetti ve bunların büyük çoğunluğu kadın ve çocuk. tv100 yazarı gazeteci Fuat Uğur, Filistin'de yaşanan drama dikkat çekti. "Kim, hangi suçu işledi de bu masumlar bedelini ödüyor?" diyen Uğur, "Zorbaların ördüğü duvarların ardına hapsedilmiş bu çocuklar nasıl büyüyecek?" diye sordu. İşte Fuat Uğur'un yazısı...
Aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz Gazzeli bebeğin yaşı olsa olsa üç civarındadır.
Minicik avuçlarını açmış, “Ya Rab!” diye yakarıyor.
Defalarca.
Rabbine sesleniyor. Beyninin içinde neler yaşıyor, ne hissediyor bilemiyorum, düşünmek bile istemiyorum.
Çünkü acı çekiyorum.
Hem de çok.
Rabbi, bu sabinin sesini işitmiyor mu?
İsrail bombaları altında can veren binlerce yavrunun çığlıklarını, o korkuyla bakan gözlerini.
Bebelerinin cansız bedenlerini kucaklarına almış gökyüzüne doğru haykıran ana babalarının dualarını…
Sorularım var, günahkâr sorular…
Kim, hangi suçu işledi de bu masumlar bedelini ödüyor?
Zulüm, ıstırap ve çileyle gölgelenen bu topraklara hiç güneş doğmaz mı?
Zorbaların ördüğü duvarların ardına hapsedilmiş bu çocuklar nasıl büyüyecek?
Rabbimiz için bir asır, bir saniyedir mümkün ki. O vakit ne olacağını bilemiyoruz tabii ama kötüler kazanmadan, eziyet etmeden, katletmeden bu dünya ahvali düzelmez mi hiç?
Nerede o büyük insanlık?
Rabbimiz insanların kalbine iyilik koymadı mı hiç?
Merhametin kırıntısı da mı yok?
Ya biz?
Biz yalnızca Müslüman olduğumuz için mi çekiyoruz bu acıyı.
Oysa meydanlara dökülen yüzbinler başka bir şey söylüyor:
İnsanız biz…
Belki de Rab yüreğimize merhametin yerleşmesi için bizlere bir fırsat veriyor.
Zamanıdır diyor.
Acı çekmeden olmaz diyor.
Bilemiyorum, ama ben ya da başkası değil mühim olan. Sen onları cennetine alsan da şu küçücük bedenlerin vahşice dünyadan koparılması kanatıyor yeryüzünü oluk oluk.
Sık sık kendimi sorguya çekiyorum.
Başka dinden ve ülkeden çocukların yine katliamlarla öldürülmesi canını acıttı mı?
Evet.
Vietnam'da, Hitler Almanya'sında, İspanya’da, Suriye’de, Şili’de, Afganistan’da…
Ama artık gerçekle yüzleşme zamanı geldi.
İsrail ve Yahudi milleti 1945’ten bu yana yediği mağduriyet ekmeğini kaybetmek üzere, hatta kaybetti bile.
Umarım “Hitler az bile yapmış” diyenlerin sayısı daha da artmaz çünkü aynı şekilde Holokost insanlık tarihinin en büyük suçlarından.
Sonuçta illüzyon bozuldu.
Güzel insanların sayısı artıyor.
İyi ki sosyal medya var…
Amerika, Kanada, Almanya, İngiltere, İspanya, İtalya, Endenozya, Bangladeş ve Fransa’da yüzbinlerin katıldığı mitinglere katılanlar yalnızca Filistinli göçmenler değil.
On binler alanlarda bağırıyor:
İsrael bombs
USA pays
How many kids did you kill today
Latin ülkeleri peş peşe İsrail büyükelçilerini çekiyorlar, ülkelerindeki İsrail büyükelçilerini kovuyorlar.
Askerler İsrail ordusunu terk ediyor birer birer.
İsrailli şirketler müşterilerini kaybetmeye başlıyor yavaş yavaş.
Kendilerini öyle açık bir biçimde deşifre ettiler ki dünya bundan sonra onların ne kadar kötü olduklarını asla unutmayacak.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Belki de fotoğraftaki Filistinli çocuk YA RAB diye seslenirken bu gerçeği en iyi bilendir.
Belki de o çocuk büyüdüğünde başka bir dünya olacak, onun çocukları daha mutlu bir güne gözlerini açacaktır.
Herkesin vatanında yaşadığı, hiçbir kötülüğün yeryüzünde hüküm sürmediği barışın dünyasına.
Not: Yazıyı okurken için dinlemek isterseniz:
Adsız yerlerden geldim
Toprağım yok, vatanım yok
Ateşler yakıyorum parmaklarımda
Sana şarkılar söylüyorum kalbimle
Yürek telim gönül yakıyor
Filistin’de doğdum
Yerim yok, toprağım yok, yurdum yok
Bizim kadınlarımızdır onlar, böyledir
Acıyla şarkı söyler
Darmadığın olursun.
Emel Mathlouthi - Naci en Palestina