Zaman yazarları operasyonu yazdı: 'Ekrem Abi dün gözaltına alınırken de...'
Gazete yazarları dün yapılan operasyonu köşelerine taşıdı.
Dün sabah başlayan operasyonda ilk olarak Zaman gazetesinin Yenibosna'daki binasına baskın düzenlenmiş ve gazetenin genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı gözaltına alınmıştı.
Zaman gazetesi yazarları bugünkü köşelerinde yapılan operasyonu ve Ekrem Dumanlı'yı anlattı.
Zaman yazarlarının bugünkü yazıları şu şekilde:
Turan Alkan
...
Az önce Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı TEM, yani terörle mücadele ekibi tarafından gözaltına alındı. Bu, Yeni Türkiye’nin standartlarına göre sıradan bir haberdir. Dumanlı’nın sadece gazetecilikle ilgili bir ithamdan ötürü gözaltına alınması da Yeni Türkiye geleneklerine uygundur. Bundan ötürü sair basın çalışanlarının, “Biz de bu mevkie nail olacak mıyız?” diye haset etmesi ayıptır. Bir kısmı itibariyle güzide ve fakat diğer bir kısmı itibariyle hunhar basınımızın her müdürü, her çalışanı bu şerefe eninde sonuna erişecektir. Şimdilik kadro darlığı sebebiyle bu mazhariyete sadece paralel örgütün basın şubesi çalışanları nail oluyorsa da, hafta sonunda apar topar çıkarılan yeni milli güvenlik konseptine göre yeni kadrolar açılması kuvvetle muhtemel görünüyor.
Bu ‘neşeli’ haberi, sabahın ilk saatlerinden itibaren arka planda belirgin kastanyet şıkırtısı ve dümbelek ritimleri eşliğinde duyurmak inceliğini gösteren bilumum havuz ashabına yönelik olarak, buradan dalga dalga yükselen şükran duygularına tercüman olmak isterim. An itibariyle daha evvel terbiyem gereği “Köy yanar deli taranır” şeklinde tornistan buyurduğum atasözünün noktalarını yerine koyma zamanı da gelmiştir. Bu sözün aslı ‘Köy yanar kahpe taranır’ şeklinde olup, ‘Ne yani, bize şimdi şey mi diyor bu adam?’ tarzında alınganlık göstermesi muhtemel arkadaşların tam da burada hayal güçlerini coşkun rüzgarlarla doldurmak için birer enerji drinki almaları tavsiye olunur.
Turan Alkan'ın yazısının tamamını okumak için TIKLAYINIZ
Ali Bulaç
Dün Samanyolu’ndan Hidayet Karaca, Zaman’dan Ekrem Dumanlı gözaltına alındı. Neden gözaltına alındıklarını tam olarak öğrenmiş değilim. Umarım kısa zamanda serbest kalır, işlerinin başına dönerler. Bu olaya tabii ki üzüldüm ama beni derinden sarsan konu, ülkemizin bu hale gelmiş olması.
1) Türkiye giderek otoriter bir rejime doğru yol alıyor. Ortadoğu ölçeğinde otoriter rejim “otokrasi”dir. Monarşilerde kuvvetler bir elde toplanmıştır ve yönetim babadan oğula intikal eder. Otokraside yönetim babadan oğula geçmez ama kuvvetler bir elde toplanır.
Otokrat rejimler öncesinde bu işe niyetlenenler, kendilerine karşı bir darbe teşebbüsünde bulunulduğunu öne sürerler; olmayan darbe teşebbüsü bastırılırken otoriter-otokrat rejimi kurmanın önündeki engeller bir bir kaldırılmış olur. Nasır otokrasisini İhvan’ın kendisine karşı darbe planladığı iddialarını öne sürerek sağlamış oldu. Ogün bugün Mısır otoriter yönetimlerden kurtulabilmiş değil.
Bir rejim otoriter ve otokrat nitelik kazandığında sadece ilk elde kendine rakip veya muhalif çevreleri sindirmekle kalmaz, muhalefetin her türünü denetim altına alır, ifade özgürlüğünü ortadan kaldırır ve icraatlarının hiçbiri için kimseye hesap vermez. Türkiye, bu istikamete yönelmiş bulunuyor. Dolayısıyla bir gruba karşı yürütülen operasyonlar karşısında “Bana dokunmaz” diyen, bir iki aşama sonra kendisini başka operasyonların hedefinde görecektir.
Ali Bulaç'ın yazısının devamını okumak için TIKLAYINIZ
Ali Aslan
Dünkü operasyon, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına ve güvenliğine en büyük tehdidin kimlerden geldiğini bir kez daha ortaya koydu:
Gazeteciler, televizyoncular, dizi senaristleri, devlet memurları değil; birbiriyle alakasız bu meslek gruplarının temsilcilerine terör örgütü süsü vererek özgürlüklerini elinden alacak derecede hırçınlaşmış AKP rejimi. Neden mi? Çünkü kadim bir devlet geleneği ve hatırı sayılır demokrasi tecrübesi olan Türkiye’yi dünyada muz cumhuriyeti derekesine indirmeyi en nihayet başardılar! Dostlarının yüzünü böylesine kara çıkaran, düşmanlarını sevindiren ve ülkesini dünyada yalnız bırakan idareler, ulusal güvenlik ve çıkarların altını oyar.
Özgürlük, adalet ve demokrasi, ulusal güvenliğin temel unsurlarıdır. Ekonomik çıkarlar, bu değerlerle gelişir. O değerleri çiğneyerek kendi halkının geniş kesimlerini huzursuz eden, kutuplaştıran rejimlerdeki idareciler ise sadece kendi çıkarını düşünen bencillerdir.
Ali Aslan'ın yazısının tamamını okumak için TIKLAYINIZ
Selçuk Gültaşlı
Ekrem abiyi 1987’de üniversite birinci sınıftayken tanımıştım. O, Bakırköy’de bir yurtta müdürlük yapıyordu, biz de o yurtta kalıyorduk. Edebiyata hakimdi, hali biraz sertti ama sözü mert ve netti, sevmiştik onu.
Yıllar sonra yollarımız gazetede kesişti. Ben Brüksel Temsilciliği’ne atandığımda, o da patronum oldu. Sonra gazeteyi uçurdu. Tiraj patladı, kalite katlandı, uluslararası ödüller alındı. Dindar demokratların, dindar olup demokrasiye ‘durak’ gözüyle bakmayanların, Avrupa Birliği’ni ‘Hıristiyan kulübü değil, Türkiye’nin sorunlarını çözecek fırsat’ olarak değerlendirenlerin, farklılıkları aynı çatı altında birleştirmeye destek verenlerin gazetesi haline geldi Zaman.
...
Dün de gözaltına alınırken, Ekrem abi aynı Ekrem abiydi. Mutevazı ama alabildiğine vakur, belki biraz düşünceli ama alabildiğine mütevekkil, belki biraz düşünceli ama düşmanlarını çıldırtırcasına mütebessim! Elif gibi dimdik, müdanasız! “Alın vücudumu, ne isterseniz yapın ama Zaman’a zarar vermeyin” der gibiydi. 17 yaşında hapse girmiş, işkence görmüş bir adamdan ne bekliyordunuz?
Selçuk Gültaşlı'nın yazısının tamamını okumak için TIKLAYINIZ
Nedim Hazar
Önce çok kısa bir özet geçelim isterseniz: Eylül 2012 ve Şubat 2013’teki bir dizi ihbarla başlayıp, 17 Aralık 2013 günü cumhuriyet savcısının gözaltı talimatları ve ilgili mahkemelerin arama kararlarının yerine getirilmesi ile kamuoyunun duyduğu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele ve Malî Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından gerçekleştirilen, aralarında işadamları, bürokratlar, banka müdürü, çeşitli düzeyde kamu görevlileri ve 61. Türkiye Hükûmeti kabine üyesi 4 bakan ile 3 bakan çocuğunun olduğu kişiler hakkında “rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık” suçlarını işledikleri iddiasıyla yürütülen soruşturma başlatıldı.
Ve derken operasyonların birinci sene-i devriyesi geldi çattı. Rivayet muhtelif; kimileri diyor ki, iktidar 10 günlük düzmece bir operasyon ile hem muhalifleri sindirmek, hem de yolsuzluk gündemini örtmek gibi tek taşla iki kuş peşinde. Kimilerine göre ise, mevzu daha derin, örtülmek istenen çok daha ciddi sıkıntılar var. Mesela Kandil ile İmralı arasına sıkışanlar, olup biteni milletin gözünden kaçırmak için bu tür sansasyonel operasyon yapıyorlar, diyenler çıkıyor. İlla ki bir gerçek sebebi vardır, ancak bu tür despotik zihniyetlerin ortak bir portresi var; yaptıkları eylem ne olursa olsun önce vicdan, sonra zekâdan alabildiğince uzak oluşları.
Nedim Hazar'ın yazısının tamamını okumak için TIKLAYINIZ