Zaman yazarından ilginç medya analizi: Medya siyasi bir parti!
Zaman gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan bugün köşesinde geniş bir medya analizine yer verdi.
Etyen Mahçupyan 'Medya ve aktörleşme' isimli yazısında Türkiye'de tartışılan basın özgürlüğü tartışmalarına yer verdi. Bir kısım medyanın hükümetin karşında bir siyasi parti gibi tavır aldığını, diğer bir medya grubunun ise gazetecilik yapmaktansa, iktidarı korumayı hedeflediğini belirten Mahçupyan, "'Ortada' durmaya, gazetecilik yapmaya çalışan Nokta Dergisi veya Taraf Gazetesi gibi yayınlar ya kapanmak zorunda kaldılar ya da bir gecede Mr Hyde haline getirildiler" dedi.
İşte Etyen Mahçupyan'ın 'Medya ve aktörleşme' isimli yazısı:
Türkiye'de basın özgürlüğünün olmadığı tespiti ve argümanı son dönemde AKP hükümetine karşı yapılan muhalefette en hararetle savunulan tez. Hemen söylenmesi gereken iki gerçek var: Birincisi bu tez pek yanlış değil, hükümet medyanın bir mücadele alanı olduğunun farkında ve kendisine karşı siyasallaşan medya organlarına yönelik siyasi tavır almaktan çekinmiyor.
İkincisi, bu tez muhalefetin elinde kalmış olan ve Batılı kulaklara hitap edebilen tek tez. Özellikle vesayet rejimini gerileten ve Kürt meselesinde çözüme yürüyen bir hükümete karşı, muhalefetin elinde bir tek yolsuzlukların varlığına dair dedikodular, kentsel dönüşümün hoyratlığı ve basın özgürlüğünün gerilemesi kaldı.
Dolayısıyla bir yandan işini kaybeden gazetecilerin artan sayısını izliyor, diğer yandan da işini kaybeden o gazetecilerin ilk fırsatta Batı'ya yazdıkları şikâyet mektuplarını, felaket senaryolarını okuyoruz. Hükümete yakın duran medya çareyi durumu sulandırmakta bulurken, muhalif gazeteciler de yaşananları bir ‘dehşet dalgası' olarak abartmakla meşguller. Onlara bakılırsa meselenin özü iktidarın bir ‘medya mühendisliğine' girişmiş olması. Yine hemen söyleyelim ki bu tespitin de doğru bir yanı olabilir: Eğer hükümetin meşru yollarla medyayı yeniden düzenleme şansı olsaydı muhtemelen bunu kullanıp kullanmamayı düşünürdü. Ama söz konusu tespit şu an için pek de gerçekliğe uymuyor. Nitekim her gün tüm yazarlarıyla Başbakan'a hakaret yağdıran bazı gazeteler sorunsuz yaşıyorlar. Elimizde bir başka veri daha var: Hükümetten yana olan gazetelerin tirajlarını diğerlerininki ile mukayese ettiğimizde çıkan tablo şu: ‘Yandaş' gazetelerin tirajı kabaca bir milyonu ancak toplarken, hükümete mesafeli olanların tirajı 2,5 milyon. Dahası muhalif medyanın radikal kanadı üzerinde nedense pek baskı da olmuyor, çalışanların hiçbiri işten atılmıyor. Bu durumda medyada yaşanmakta olanları AKP'nin seçim stratejisinin parçası olarak sunmak, eğer yüzeysellik değilse, bir miktar ‘karşı manipülasyon' arzusunu yansıtıyor. Bu türden ‘analizlerin' bir ağızdan tekrarlanması ile, belki de Batı kamuoyunun etkilenmesi ve hükümetin uluslararası düzlemde yabancılaştırılması amaçlanıyor. Bu siyasi çabayı da anlayışla karşılayabiliriz... Ama ne yazık ki bu tür gazeteci aktivizmi üzerinden Türkiye'deki medyanın durumunu ve sorunlarını anlayamayız.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız...