Yılmaz Erdoğan’dan alkış toplayan sözler: Kadın özgür değilse kimse özgür değildir
Yılmaz Erdoğan’ın 20 yıl sonra yeniden seyirci ile buluşturan ‘İnci Taneleri’ ikinci sezonuna başladı. Sevilen dizinin senaristi ve başrol oyuncusu Yılmaz Erdoğan, “Bir ülkede ya da dünyada kadın mutlu değilse kimse değildir. Kadın özgür değilse kimse özgür değildir. Çünkü bahsettiğimiz şey türlerden bir tür değil, hepimizi doğuran, en yetenekli canlı” dedi.
Yılmaz Erdoğan’ın 20 yıl sonra yeniden seyirci ile buluşturan ‘İnci Taneleri’ ikinci sezonuna başladı. Sevilen dizinin senaristi ve başrol oyuncusu Yılmaz Erdoğan, “Bir ülkede ya da dünyada kadın mutlu değilse kimse değildir. Kadın özgür değilse kimse özgür değildir. Çünkü bahsettiğimiz şey türlerden bir tür değil, hepimizi doğuran, en yetenekli canlı” dedi.
‘Dilber dansı’ ile tüm dikkatleri üzerinde toplayan İnci Taneleri’nin başrol oyuncusu Yılmaz Erdoğan, Hazar Ergüçlü ve Selma Ergeç hem gündemdeki konular hem de diziyle ilgili Hürriyet Pazar’dan Hakan Gence’ye samimi açıklamalar yaptı.
İnci Taneleri’nde dürüstlük, nezaket ve saygı gibi kavramlara önem veren Azem Yücedağ’ı canlandıran Yılmaz Erdoğan, “Bu çağ, nezaketin bittiği bir çağ oldu. Nezaket, Azem’in kimliğinde yer alıyor. ‘Merhaba’ diyerek selam verdiği adam ‘Kime baktın kardeşim?’ diye soruyor. Sokaktan nezaketi alırsan onun yerini şiddet doldurur” dedi.
Yılmaz Erdoğan, kadınları daha şaşırtıcı, renkli, eğlenceli ve detaycı bulduğunu ifade ederek “Bir de her yazarın yazmasını sağlayan temel bir önermesi vardır. Ben diyorum ki bir ülkede ya da dünyada kadın mutlu değilse kimse değildir. Kadın özgür değilse kimse özgür değildir. Çünkü bahsettiğimiz şey türlerden bir tür değil hepimizi doğuran, en yetenekli canlı” şeklinde konuştu.
EN ÇOK AİLE ZEDELENDİ
‘Bu çağın en çok zedelediği kavram aile” diyen Erdoğan “Toplumsal olarak insanlar arasındaki bağların pamuk ipliğine bağlı olduğunu görüyorum. Zaten İnci Taneleri’nin de esas teması o. Sadece aile olarak düşünmeyelim, ilişkiler artık zor kurduğumuz ama çok kolay kopardığımız şeyler. Kankalık bile sevgililik gibi oldu, dönemsel yaşanıyor” değerlendirmesini yaptı.
AİLE BİR SIĞINAK
Dilber’i oynayan Hazar Ergüçlü de ailenin önemine vurgu yaparak “Benim için aile bir sığınak demek ve kendim olabileceğim bir yer, öyle olmasına da gayret ediyorum” dedi.
NEŞELİSİN DİYE MUTLU SANIYORLAR
Dilber’in özendirici etkisi olduğu yönündeki eleştirileri reddeden Ergüçlü, “Neşelisin diye mutlusun sanıyorlar. O kadın, o sahnede kendini oranın starı olarak görüyor, kendini beğeniyor. Ama oradan çıkıyor, bir evi yok, otelde yaşıyor, çocuğuna başka bir isimle sesleniyor, yalnız. Öyle karmaşık bir yapı. Ben burada özenilecek hiçbir taraf görmüyorum.” ifadelerine yer verdi.
Dizide Piraye’yi oynayan Selma Ergeç de aile kavramı üzerine konuşurken “İçinde doğduğun ailen var, bir de seçtiğin ailen var. Ben ikisi konusunda da şanslıyım” dedi. Piraye’nin, profesyonel hayatında başarılı ama özel hayatında mutlu olmayan zengin bir işkadını olduğunu anlatan Ergeç, “Böyle karakterler daha önce okumuştum ama ilk kez bu kadar katmanlı ele alındığını gördüm” dedi.