Yeraltının Kapıları: Yerebatan Sarnıcı'nda büyülü bir sergi! İstanbul'daki en büyük kristal heykel sergisi. Mahir Polat MedyaTava'ya anlattı: Türkiye'nin yüzü dünyaya Yerebatan'dan açılıyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İBB Miras, İBB Kültür ve Çek Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu ortaklığında düzenlenen görkemli “Yeraltının Kapıları – Geçiş ve Yansıma ile Mekâna Dokunma; Vlastimil Beránek” sergisi Yerebatan Sarnıcı’nda açıldı! Sergi küratörlerinden İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mahir Polat, Yerebatan Sarnıcı'ndaki bu büyülü serginin ayrıntılarını Gizem Ertürk'e anlattı. Sergi, 30 Kasım 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
MEDYATAVA/GİZEM ERTÜRK
Mahir Polat’ın Miroslav Kroupa ile birlikte küratörlüğünü üstlendiği “Yeraltının Kapıları – Geçiş ve Yansıma ile Mekâna Dokunma; Vlastimil Beránek” bugüne kadar İstanbul’da düzenlenmiş en büyük uluslararası kristal heykel sergisi olma özelliğini taşıyor.
Çek çağdaş heykeltıraşları Vlastimil Beránek ve Jaroslav Prošek’in kristal heykellerinden oluşan özel bir seçkiyi Yerebatan Sarnıcı’nın büyülü atmosferinde bir araya getiriyor.
Sergide, suyun içine yerleştirilen kristal heykellere hayat veren cam, saydamlığı ve katılığı ile Yerebatan Sarnıcı’ndaki iki temel malzemeyle, su ve taşla diyalog kuruyor.
Sergi küratörlerinden İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mahir Polat, Yerebatan Sarnıcı'ndaki bu büyülü serginin ayrıntılarını Gizem Ertürk'e anlattı.
Mahir Polat şunları söyledi:
Yerebatan Sarnıcı bizim hem mekan hem de zaman olarak boyutlararası geçişimizi sağlayan ilginç bir kapı. Biz bir önceki sergiyi restorasyon sonrası yaptığımızda "Daha Derine" ismini koymuştuk. Duygusal olarak aşağılara inmeyi temsil ediyordu. Ardından da bu temadan kopmadan "Yeraltının Kapıları" dediğimiz bu sergiyi hazırladık. Yeraltının Kapıları bize üç aşamada bir ipucu veriyor. Birincisi geometrik eserlerin mekanla kontrası; ikincisi ise yansımalardan kapılara ulaşma hissiyatı; üçüncüsü ise yansıma. Aslında biz tüm bunları birleştirerek hayal gücünün sınırlarını genişletmeye çalışıyoruz. İnsanın kendi varoluşuyla yüzleşeceği bir evren oluşturmaya çalıştık. Burası ışığı ve tüm öğeleriyle yaşayan bir organizma. Restorasyon sırasında da hep bir bedenin içinde olduğumuz hissiyle hareket ettik. Bu yüzden sergilerde de bu poetik, şiirsel evreni korumaya çalışıyoruz. Dünyanın bütün sanatçıları eserleriyle buraya gelebilmeli. Yerebatan Sarnıcı çağdaş sanatta Türkiye'nin dünyaya açılan yüzü. Çok fazla teklif de alıyoruz. İnşallah her açılan sergide kendimiz ve düşünce evrenimiz üzerine yeni sorular soracağız.