Yenidoğan çetesi davasında dehşete düşüren ifadeler! Davada 7. gün... Halime bebeği pasif ötanazi ile öldürmüşler. O savcıya şok suçlama

Bakırköy Adliyesi’nde “Yenidoğan Çetesi” davası sürüyor. İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davada tanıklar ifade veriyor. Avcılar Hospital başkehimi avukatı, Savcı Yavuz Engin’in, 10 bebeğin ölümüne müdahale etmediği gerekçesiyle kasten adam öldürme suçundan sorgulanması gerektiğini talep etti.

Yeni doğmuş bebekleri anlaştıkları özel hastanelerin yoğun bakımına sevk edip para kazanan ve 10 bebeğin ölümüne neden olmakla suçlanan ‘Yenidoğan Çetesi’ hakkındaki duruşma 7. günde deva ediyor. Davada tutuksuz sanıklar ve tanıklar dinleniyor.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda görülen duruşmaya, bir numaralı şüpheli doktor Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı.

18 Kasım Pazartesi gününden itibaren devam eden ve 22 tutuklunun savunmalarının tamamlandığı duruşmanın bugünkü oturumunda tutuksuz sanıkların beyanları alınıyor.

Avcılar Hospital başkehimi avukatı, Savcı Yavuz Engin’in, 10 bebeğin ölümüne müdahale etmediği gerekçesiyle kasten adam öldürme suçundan sorgulanması gerektiğini talep etti.

Tuğba Baş Özkaynak Bağcılar Medilife Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Hemşiresi olarak çalışıyordu.

Tuğba Baş Özkaynak şunları söyledi:

"Böyle bir örgüt varsa, üyesi değilim. Çok uzun süreli hemşirelik tecrübem yok. 25 yaşındayım. 2022 yılında Nişantaşı Üniversitesi'nden mezun oldum. Bağcılar Medilife Hastanesi'ni kariyer. com üzerinden buldum. 8 Mart 2023'te işe başladım. Nisan’ın son haftalarına doğru hastane kapanmak üzereydi, bu nedenle ayrıldık. Sonra bir hafta içinde başka bir iş buldum ama bu olaylardan dolayı işten çıkarıldım."

Mahkeme Başkanı: Buradan kimi tanıyorsun?

Tuğba Baş Özkaynak: Çağla Durmuş’u tanıyorum, sorumlu hemşiremdi. Dursun Eryılmaz’ı da tanıyorum, yenidoğan yoğun bakım doktoruydu. Ben çalıştığım süre boyunca gece nöbetlerinde bir doktor bulunmuyordu. İlk aradığım kişi sorumlu hemşire olurdu.

Savcı Kadir Kocakaya: Lise mezunu musun?

Tuğba Baş: Hayır, üniversite mezunuyum.

Savcı Kadir Kocakaya: Üniversite mezunusunuz. Peki, Çağla sizi evrak konusunda zorlarken neden sesinizi çıkarmadınız? (Evrakta sahtecilik)

Başka bir sanık avukatı araya girdi ve itiraz etti.

Savcı Kadir Kocakaya: Siz onun avukatı değilsiniz, neye itiraz ediyorsunuz? Soruyla ilgisi olmayan kişilerin itiraz etmemesi konusunda düzen talep ediyoruz. Burada 70-80 avukat var. Şimdi tekrar soruyorum, Çağla senden böyle bir sahtecilik yapmanı istediğinde bunu herhangi bir yere bildirdin mi?

Tuğba Baş: Çok yoğun olduğumu belirtiyorum, o sırada bir şey yapmadım.

Savcı Kadir Kocakaya: Yaptın demiyorum. Ama hastane yönetimine bildirme ihtiyacı hissetmedin mi?

Tuğba Baş: Uzun süre çalışmadım ve sağlık sektöründe iş bulmak kolay değil, açıkçası şikayet etmedim.

Baş'ın savunmasını üstlenen avukat, “Sadece bir tape kaydından yargılanmaktadır. İşinden ayrılmıştır, son 2 aylık maaşını dahi almadan işten çıkmak zorunda kalmıştır” dedi.

Bağcılar Medilife Hastanesi başhekimi Cafer Akdur sanık kürsüsüne getirildi.

***

Mahkeme Başkanı, Bağcılar Medilife Hastanesi başhekimi Cafer Akdur’a sordu:

Mahkeme Başkanı: Siz ödemelerde Fırat Sarı ile muhatap olmuyor muydunuz?

Bağcılar Medilife Hastanesi Başhekimi Cafer Akdur: Hayır.

Mahkeme Başkanı: Size bir şey sormuyorlar mıydı? Koskoca başhekimsiniz.

Cafer Akdur: Sadece "Bir doktor aldık, imzalar mısınız?" derlerdi. Ben de imzalardım.

Mahkeme Başkanı: İdari olarak kim ilgilendirdi?

Cafer Akdur: Yönetim Kurulu.

BAĞCILAF MEDİLİFE BAŞHEKİMİ AVUKATI: SAVCI SUÇ İŞLEMEKTEDİR

Bağcılar Medilife Hastanesi Başhekimi Cafer Akdur’un savunmasını üstlenen avukat, "Bizim görüşümüze göre, savcı açıkça suç işlemektedir. Adli Tıp raporunu yok sayıp uzman raporunu esas almıştır. Bu iddianame gerçeği yansıtmamaktadır. Basını ve kamuoyunu geçtim, bir meslektaşımız bile buraya gelerek buradakilere 'katiller' diye bağırıp gitmiştir." dedi.

Mahkeme Başkanı, Bağcılar Medilife Hastanesi başhekimi Cafer Akdur’a tepki gösterdi.

Mahkeme Başkanı: Ne sorsak "bilmiyoruz" diyorsunuz. Benim bile hastaneniz hakkında sizden daha çok bilgim var. Ben mahkeme başkanıyım; mahkeme ile ilgili bir şey sorsalar ve "bilmiyorum" desem, bana "Niye orada oturuyorsun?" derler. Koskoca başhekimsiniz, o zaman bu görevi kabul etmeseydiniz.

Cafer Akdur: Ben zaten kabul etmedim ama "idare et" dediler, ben de idare edeyim dedim.

Mahkeme Başkanı: Başka söyleyeceğiniz bir şey var mı?

Cafer Akdur: Yok efendim.

Savcı Kadir Kocakaya: Bir bebek öldüğünde size söylüyorlar mıydı?

Cafer Akdur: Ölüm belgelerini kaşeletiyorlardı.

Savcı Kadir Kocakaya: Bunu sorgulamıyor muydunuz?

Cafer Akdur: Hayır.


***

AK Parti’den milletvekili aday adayı olan Fetin Rüştü Yıldız, eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na ait Avcılar Hospital Başhekimi Fetin Rüştü Yıldız da ifade verdi.

Mahkeme Başkanı, "Savunmanı yapacak mısın?" diye sordu, Yıldız, "Savunmamı yapmak istiyorum. Öncelikle kısaca özgeçmişimden bahsedeyim. Işıklar Askeri Lisesi ve Gülhane Askeri Tıp Fakültesi mezunuyum. Bir süre askeri hekimlik yaptıktan sonra istifa ederek serbest hekimlik yapmaya başladım. Diyarbakır Askeri Devlet Hastanesi’nde 5 yıl görev yaptım. Ardından Kocaeli Seka Devlet Hastanesi, İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekimlik yaptım. Ayrıca İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcılığı ve Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum." yanıtını verdi.

Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız, elindeki kağıttan okuyarak savunmasını yaptı.

Kerem Muhammed Tokluoğlu adlı bebeğin ölümüyle ilgili “Gerçekleşen ölüm ile ilgili herhangi bir kusurum bulunmamaktadır.” dedi.

Yıldız, Avcılar Hospital'la ilgili, "Ölüm oranlarının artmasıyla ilgili bazı şeyler söylemek istiyorum. Hastanemizde son 5 yıldaki ölüm oranı ortalaması yüzde 2.2’dir." açıklamasını yaptı.

Yıldız, "Benim başhekim olarak herkesin tek tek ne yaptığını kontrol etmeye imkanım olmadığını belirtmek isterim. Savcılık makamınca sanki sözkonusu eylemlerden haberim varmış gibi anlaşılmış." dedi.

Mahkeme Başkanı: Danışmanlık anlaşmasını kimle imzaladınız?

Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız: Fırat Sarı ile.

Mahkeme Başkanı: Anlaşma neyi kapsıyordu?

Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız: Maaşlar veya personel ile ilgili bir içerik yoktu. Anlaşma, sadece yenidoğan yoğun bakımın daha kaliteli şekilde sürdürülmesi amacıyla yapılmıştı.

Mahkeme Başkanı: Maaşları kim ödüyordu?

Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız: Hastane olarak biz ödüyorduk.

Mahkeme Başkanı: Tamamını mı?

Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız: Evet.

Mahkeme Başkanı: Hastanenizin hemşiresi Serenay Şenkalaycı, "Başka hastanelerde de denetim var ama sanki bizim grubu denetliyorlar" demiş. Burada "bizim grup" derken neyi kastediyor sizce?

Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız: Ben bilmiyorum, Serenay Hanım bu ifadeyle neyi kastettiği konusunda bir cevap verdi.

Savcı Kadir Kocakaya: Fırat Sarı’nın parayla hasta getirdiğinden bilginiz var mıydı?

Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız: Hayır, bilgim yoktu.

Üye Hakim: Yenidoğan üniteniz kaç kişilik?

Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız: 22.

Üye Hakim: Yenidoğan üzerinden yüzde 35 ile anlaşma yaptığınızı söylediniz. Bu ciddi bir rakam.

Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız: Daha önce de söyledim, fiili olarak yüzde 20.

Üye Hakim: Yüzde 20 de ciddi bir rakam.

“OCAK AYINDA 364 BİN TL”

Üye Hakim: Siz bu danışmanlığın karşılığını aldınız mı?

(Fırat Sarı’nın şirketinden bahsediyor)

Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız: Bence aldık.

Üye Hakim: 15 Ocak’ta "364 bin TL hakkıdır" diyorsunuz, doğru mu?

Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız: Evet.

Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız’ın savunmasını üstlenen avukatı, "Pasif ötanazi denilen bir kavram ortaya atılıyor ve bu durum başlangıçta infiale neden oluyor. Ancak bu vahim durumun diğer boyutu, araştırma hakkında hiçbir belgenin doğru şekilde aktarılmamış olmasıdır. Neden Adli Tıp Kurumu'ndan bir rapor alınmadı? ifadelerini kullandı.

“SAVCI YAVUZ ENGİN KASTEN ADAM ÖLDÜRME SUÇUNDAN SORGULANMALI”

Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız’ın Avukatı, Savcı Yavuz Engin’e: "Bu Cumhuriyet Savcısı, işlenmekte olan suçu izlememeliydi. Öncelikle insan hayatını kurtarmak için harekete geçmeliydi. Ancak söz konusu savcı, 10 bebeğin ölümünü izlemiştir. Bu nedenle, Savcı Yavuz Engin’in kasten adam öldürme suçundan sorgulanması gerektiğini düşünüyoruz." dedi.

Hemşire Ecem Koç getirildi, Reyap’ta çalıştığını söyledi.

Koç, "2019 yılında Çorlu Reyap Hastanesi’nde çalışmaya başladım ve 5 yıl boyunca yenidoğan hemşireliği yaptım. Fırat Bey’i 1,5-2 yıldır tanıyorum. İşletme nedir, bilmiyordum; burada öğrendim." ifadelerini kullandı.

Koç, "Halime bebek anne karnında oksijensiz kalmıştı, Tekirdağ Şehir Hastanesi’nden sevkle geldi. 55 gün boyunca tüm çabalarımızı gösterdik. Birkaç gündür eks durumundaydı, öleceğini biliyorduk. Müdahale bir ekiple yapılır, ben o sırada doktorla iletişimdeydim. İlk kez doktorsuz kaldık, yoğun bakımda mavi kod verilmez, biz zaten mavi kod ekibiyiz." dedi.

Mahkeme Başkanı, "Bebeğin tedavisiyle hangi doktor ilgilendi?" diye sordu, Koç, "Fırat Sarı." yanıtını verdi.

Mahkeme Başkanı ile Koç arasında şu diyaloglar yaşandı:

Mahkeme Başkanı: Sürecin tamamında Fırat Sarı mı görev aldı?
Ecem Koç: Evet.

Mahkeme Başkanı: Toplamda kaç hemşire görevliydi?
Ecem Koç: 18 hemşire.

Mahkeme Başkanı: Bebekle birebir kim ilgilendi?
Ecem Koç: Fırat Sarı.

Mahkeme Başkanı: Para akışı hakkında ne söyleyeceksiniz?

Ecem Koç: Medisense adlı şirketin yapısı hakkında bilgim yok. Bahar Hanım’a belirli aralıklarla 1000-1200 TL civarında para ulaşıyordu. Fırat Bey için kıyafet satın almıştım, daha sonra kendisi bu bedeli bana iade etti. Aramızda herhangi bir ticari ilişki bulunmuyor, bu sadece bir alışveriş.

Savcı ile Koç arasında ise şu diyaloglar geçti:

Savcı: Çelişiyorsunuz. Bir yandan "Fırat Sarı her gün gelirdi" diyorsunuz, bir yandan da "O an yoktu" diyorsunuz.

Ecem Koç: O anda bir doktora ihtiyacımız vardı. Doktorun o an orada olması gerekiyordu. İş işten geçtikten sonra gelmesinin bir anlamı yok. Benim şikayetim de zaten buydu.

Savcı: Hem şikayetçisiniz hem de para alıyorsunuz. Neden ondan para alıyorsunuz?

Ecem Koç: Şikayetim, o an orada bulunmamasıyla ilgiliydi. Parayı, belirttiğim gibi, sorumlunun aracılığıyla alıyorum.

Ecem Koç’un avukatının savunmasınının tamamlamasının ardından kayıt kapatıldı. Bu sırada üye hâkim yeniden bir soru yöneltti.

Burak Mengü duruma itiraz etti, "Böyle bir usul olamaz. Kayıt kapandıktan sonra soru soruyorsunuz." dedi.

Bunun üzerine mahkeme heyeti kaydı tekrar açarak soruları yeniden yöneltti.

Serenay Şenkalaycı sanık kürsüsüne getirildi. Kendisi denetimlere ilişkin yaptığı konuşmada, "birçok özel hastanenin denetlendiğini ama AKP’ye yakınlığıyla bilinen hastanelere denetim yapılmadığını" söylemişti.

Mahkeme Başkanı, İlker Gönen ile Serenay Şenkalaycı’nın tapelerini okudu. Başkan, "İlker "Tamam olsun, boş ver eks olacak" demiş, ne diyeceksin?" diye sordu.

Sorumlu hemşire Serenay Şenkalaycı, "Efendim, izin verirseniz toplum vicdanını rahatlatmak adına bir açıklama yapmak isterim. Bu bebek, Kerem bebek... Biz hazır bir ekip olarak, (hemşireleri sayıyor) bizzat bebeğin doğumuna katıldık. Yaklaşık 15 dakika kadar doğumhanede bebeğe müdahale ettiğimizi hatırlıyorum. Ardından, uygun koşullarda yenidoğan ünitesine sevkini gerçekleştirdik." yanıtını verdi.

Bebeğe 45 dakika canlandırma yapıldığını ve 20 dakika daha müdahale edildiğini belirtiyor. Mahkeme Başkanı ise uzman raporuna göre pasif ötanazi uygulandığını ifade ediyor. Hemşire itiraz ediyor bu duruma.

“CUROSURF HAKKINDA”

Mahkeme Başkanı: Mehmet Gürül ile Fırat Sarı arasında geçen bir görüşmede adınız ilaç düşmek konusunda geçmiş.

Serenay Şenkalaycı: Burada birçok meslektaşım ifade verdi, ancak hiçbiri bu durumu açıklayamadı. 'Düşüyorum' kelimesi, doktorun 'reçete ediyorum' demesi anlamına gelir. Ben CUROSURF kullanmıyorum. Bu konuyla ilgili Hasan Basri Gök ile görüşmelerim oldu. Hasan Basri, beni bu konuda manipüle etmeye çalışıyordu. Hastane olarak CUROSURF’a geçmemiz konusunda ısrar ediyordu. Bu kadar ısrar edince şüphelendim ve durumu İlker Gönen’e ilettim. İlker Gönen de bana, 'Ben de şüpheleniyorum' dedi. Ayrıca, sağda solda satış yaptıkları söylentilerini duyduğunu da belirtti. Daha sonra İlker Gönen beni bu konuda uyardı."

Mahkeme Başkanı, denetimle ilgili diyaloglarını sordu, Şenkalaycı, "Bunu bizim kuruma yapılmış bir saldırı olarak düşündüm. Normalden çok farklı bir durumdu." dedi.

Mahkeme Başkanı: Hasan Basri Gök’ü nereden tanıyorsun?

Serenay Şenkalaycı: Fırat Sarı’nın asistanıydı.

Mahkeme Başkanı: Peki, Fırat Sarı’yı nereden tanıyorsun?
Serenay Şenkalaycı: Avcılar Hospital’de yarı zamanlı olarak 6 ay kadar poliklinik hizmeti verdi.

Mahkeme Başkanı: Denetim zamanlarında hastanede bulunur muydu?

Serenay Şenkalaycı: Hastanemize ara sıra gelir giderdi. Ancak kendisiyle iletişim kurmaktan kaçınırdım.

Mahkeme Başkanı: Kiminle muhatap olurdun?

Serenay Şenkalaycı: Dr. Zeki Ötünç ile.

Serenay Şenkalaycı: Hasan Basri Gök’ün hareketlerinden çok şüphelendim. Hasan Basri Gök gelip Fırat Sarı bana, "İlaçlar biriksin, genel merkezde toplanacak" dedi diye aktardı. Ancak ben kendisine hiçbir şekilde ilaç vermedim.

Üye hakim, hemşire Serenay Şenkalaycı’ya soruyor:

Üye hakim: İlker Gönen ile denetim hakkında bir konuşmanız olmuş. Denetimi haber veriyorsunuz ve İlker Gönen, "Tamam, gelsinler" diyor. Bu konuşmayı hatırlıyor musunuz?

Serenay Şenkalaycı: Evet, hatırlıyorum. Bu konuşmada herhangi bir usulsüz durum yok. (Tıbbi terimler kullanıyor)

Üye hakim: Ancak İlker Gönen’e, "Odada 10 hastanın dışında hasta tutmak yasak" demişsiniz. Bu neden yasak?

Serenay Şenkalaycı: Normalde 11 hasta olmaz ama o sırada ek bir hasta gelmişti. Hastaya izolasyon kararı uygulanmıştı, bu yüzden böyle bir durum ortaya çıktı. Ancak usulsüz bir durum yok.

Savcı: İşletme derken hastaneyi kastettiğini söyledin, ama tüm sanıklar Fırat Sarı’nın işlettiği hastaneleri kastettiğini belirtti. Peki, neden kendi hastanene hastane değil de işletme dedin?

Serenay Şenkalaycı: Ben işletmenin değil, hastanenin hemşiresiyim.

Savcı: Şu an bile işletme diyorsun. Tapede de aynı ifadeyi kullanmışsın.

Serenay Şenkalaycı: O an öyle demişim.

SAVCI VE HEMŞİRE ARASINDA EPİRKİZ GERGİNLİĞİ…

Savcı: Senin hakkında iddia, SGK’yı dolandırmak için epikrizleri en üst seviyede doldurduğun yönünde. Bu doğru mu?

Serenay Şenkalaycı: Ben kesinlikle epikriz yazmadım, yalnızca gözlem notlarımı paylaştım. (Anlatmaya devam ediyordu…)

Savcı: Bekle!

(Sanık devam etti)

Savcı: Bekle diyorsam bekle. Sorunun dışına çıkma. Hasan Basri’ye neden "Ay sonunda epikrizleri değiştireceğim" dedin?

Serenay Şenkalaycı: Hasan Basri’ye soru sordum ben.

Savcı: Hayır, "Değiştiririz" diyorsun.

Serenay Şenkalaycı: Sürç-i lisan etmişimdir.

Savcı: Tamam, bunu soruyorum.

Avukatı araya girdi.

Savcı: Bu şekilde bir soru yok. Araya giremezsiniz.

Avukat: Bu bir mükerrer soru.

Hemşire Serenay Şenkalaycı’nın avukatı şunları söyledi:

Tape kayıtları üzerinden yürütülen bir soruşturma ile karşı karşıyayız. Epikriz raporları ile ilgili düzenlemeler doktor yetkisindedir. Bahsedilen hemşire yalnızca gözlem raporlarıyla ilgilenmiştir. Bu noktada müvekkilimin tapelerde bahsettiği eksiklikler, hemşire gözlem raporları ile alakalıdır.

Müvekkilimin en büyük hatası, aşırı meraklı bir yapıya sahip olmasıdır. Sürekli olarak Hasan Basri Gök’e, Hakan Doğukan Taçşı’ya ve Fırat Sarı’ya sorular sormuştur. Kendisi, karakteri gereği şüpheci bir kişiliğe sahiptir ve bu durum, sürekli soru sormasına neden olmuştur.

Müvekkilim, Fırat Sarı ile anlaşan biri değildir. Aksine, Fırat Sarı’nın Serenay’ı sevmediği, hatta tape konuşmalarında Serenay’ı kovmayı düşündüğü açıkça görülmektedir. Bu nedenle, müvekkilime yönelik örgüt iddialarını da kesinlikle kabul etmiyoruz."

Sağlık Bakanlığı avukatı, "Epikriz raporu, epikriz rapordur. Tüm dosyayı kapsamaz; yalnızca dosyanın içindeki doktor raporunun bir yansımasıdır." derken İlker Gönen’in avukatı, "Sağlık Bakanlığı tarafından verilen bu bilgi yanlıştır." iddiasında bulundu.

SARI CUMARTESİ GÜNKÜ DURUŞMADA NELER SÖYLEMİŞTİ?

Yenidoğan çetesi yönetici ve üyelerinin yargılandığı davanın cumartesi günkü duruşmasında Fırat Sarı savunma yapmıştı.

Sarı "Yakınlarım bana savunmamı ertelememi önerdiler, ben katılmadım. Savunmamı yapacağım. Savcı tehdidinden sonra kamuoyunda infial oluştu. Benim hayattan artık bir beklentim, umudum kalmadı. Burada içtenlikle her şeyi anlatmak istedim" dedi.

Fırat Sarı, hemşire sanık Bahar Kınık ile aralarında geçen "Çek fişi" konuşmasıyla ilgili soruya ise, "Biz o bebek için çok mücadele ettik. Durumu kötüydü. Öyle bir şey yok ama, niye fişini çeksin? Şimdi bunu siz duyunca irite oluyorsunuz, haklısınız, ama bunlar sadece muhabbet. Hastanın fişini neden çekelim? Ben, madem hastaların uzun yatışı ile para kazanıyorsam, neden fişini çekeyim? Siz kendi aranızda konuşmuyor musunuz, 'Birinin kellesini aldım' diye? Keşke konuşmasaydım. Espri yapılmış ama yapılmaması lazımdı" cevabını verdi.

'SADECE BİR RAPORLA SUÇ ÜZERİMİZE ATILDI'

Sarı, "Ölümlere gelecek olursak, sadece bir raporla suç üzerimize atıldı, adeta ateşe atıldık. 10 hastane kapatıldı. O hastanelerde birçok çalışan vardı; insanlar işsiz kaldı, sağlık sistemi sekteye uğradı. Eğer Sağlık Bakanlığı ekipleri buradaysa, onlardan bizden önce Beylikdüzü, Esenyurt ve Avcılar'daki ölüm oranlarını karşılaştırmalarını istiyorum. Bakalım, önceki dönemle kıyaslandığında durum daha mı kötü?" şeklinde konuştu.

'SAVCI TEHDİT OLAYLARINDAN SONRA OLAYIN RENGİ DEĞİŞTİ'

Sarı savunmasında, "Ben savcıyla konuştum. Bana, 'Fırat, seni bebek ölümleriyle suçlamıyorum' dedi. Tabii, bu savcı tehdit olaylarından sonra olayın rengi değişti" dedi.

Sarı, Deniz Korkmaz hakkında, "CİMER şikayetini yapan adam, evladım gibi yanımda taşıdığım biriydi. Benim yanımda çalışıyordu, hatta CİMER şikayetini yaptıktan sonra da Duygu Hastanesi'nde çalışmaya devam etti. Beni en çok şaşırtan şey, Deniz Korkmaz'ın bu şikayeti yapmış olmasıydı. Üslup, Deniz'in üslubu değildi.Deniz Korkmaz, Deniz Gezmiş parkası giyerdi. Şikayetinde 'Aziz milletim' diyerek başlamış. Ama Deniz böyle bir şeyi bilmez; o aşırı solcudur. Deniz, vatan millet kaygısı taşımaz. 'Bir sürü bebek öldü' demiş. Madem böyleydi, neden bizim yanımızda çalışmaya devam etti?' ifadelerini kullandı.

OĞLUNDAN MEKTUP ALDIĞINI ANLATTI

Sarı, "Bugün oğlumun mektubunu aldım, Oğlum 15 yaşında. Mektubunda, 'Telefon geldi, korktum' diyor. Telefonda, 'Baban iyi bir doktor' demişler. Okula gitmekten korktuğunu söylemiş. 'Biz kimseye bir şey diyemiyoruz, babam hep hastalarına giderdi, bizimle ilgilenmedi' diyemezdi" şeklinde konuştu.

İKİ HEMŞİREYİ SUÇLADI

Fırat Sarı, Hasan Basri Gök ve Hakan Doğukan Taşçı hakkında, "Hasan Basri Gök ve Hakan Doğukan Taşçı İlker Gönen ile aramı bozan kişilerdir. Bu iki çocuk beni sistematik olarak zehirledi" dedi.

7. DURUŞMA SONA ERDİ

25 tutuksuz sanıktan, geriye 18 sanık kaldı.

Yarın duruşma 09.30’da başlayacak.

A101 26 Aralık Perşembe aktüel kataloğu yayımlandı Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem İstanbul'da polise saldırı: Şüpheliler gözaltında