'Yazarların hapsedilmesi meşrulaştırılamaz'
PEN Türkiye, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Türkiye Yayıncılar Birliği, meslekleri yüzünden özgürlükleri ellerinden alınan yazarların sorunlarına dikkat çekti.
Uluslararası PEN’in Dünya Hapisteki Yazarlar Günü ilan ettiği 15 Kasım’da bu yıl da yazıları nedeniyle hapsedilen yazarlara kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla PEN Türkiye Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Türkiye Yayıncılar Birliği’nin katılımıyla Birliğimizde ortak bir basın toplantısı düzenlendi.
Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celâl, beş yıldır Dünya Hapisteki Yazarlar Günü’nde basın toplantısı düzenlediklerini hatırlatarak, bu yıl durumlarına dikkat çekilen yazarlar olan Honduraslı Juan Carlos Argeñal Medina, Taylandlı Patiwat Saraiyaem ile Pornthip Munkong, Azerbaycanlı Khadija Ismayilova, Suudi Arabistanlı Raif Badawi ve Eritreli Amanuel Asrat’ın hapsedilme gerekçeleriyle ilgili bilgi verdi.
Celâl, Türkiye’de son alınan tutuklama kararlarıyla birlikte 28 gazeteci ve yazarın hapis yatmakta olduğunu, kimilerinin uzun süredir tutuklu veya hükümlü olduğunu, kimilerinin neyle suçlandıklarını hala bilmediklerini söyledi.
Hapisteki gazeteci ve yazarlar: Ali Konar, Erdal Süsem, Erol Zavar, Ferhat Çiftçi, Gurbet Çakar, Hamit Dılbahar, Hatice Duman, Hidayet Karaca, Kamuran Sunbat, Kenan Karavil, Mikail Barut, Mikdat Algül, Mustafa Gök, Tahsin Sağaltıcı, Nuri Yeşil, Sami Tunca, Sevcan Atak, Seyithan Akyüz, Şahabattin Demir, Yılmaz Kahraman, Mehmet Baransu, Özgür Amed, Gültekin Avcı, Muhammed İsmael Rosool, Cevheri Güven, Murat Çapan, İdris Yılmaz, Vildan Atmaca.
Gazeteci ve yazarların hapsedilmesinin çoğunlukla “gazeteci olmadıkları” iddiasıyla, “terrorist”, “kaçakçı”, “casus” vb. suçlamalarla meşrulaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Celâl, kendilerinin bu kişilerin mesleklerinden dolayı hapsedildiklerine inandıklarını belirtti.
Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Mustafa Köz, dışarda da ifade özgürlüğü üzerinde baskının arttığını, kendisinin 3 soruşturmadan döndüğünü, PEN’in de 301 soruşturması bulunduğunu dile getirerek, “Hiçbir dönemde bu şekilde basın topyekun susturulmamıştı” dedi. İpek Medya’nın kayyuma devri, Bianet muhabirinin tartaklanması sırasında polisin sözleri ve Jitem-Je t'aime benzetmesine değinen Köz, “Devletin basını ve bizleri bu şekilde sevmesini istemiyoruz” dedi.
PEN Türkiye Merkezi İkinci Başkanı Halil İbrahim Özcan, tek bir tweet’in çok ağır cezalar aldığını, basının, televizyonun, sosyal medyanın ve sokakların topyekun kapatıldığını, insanlara kendilerini ifade edecek hiçbir alan bırakılmadığını dile getirdi. Özcan, “Hukuk göstermelik hale geldi. Devleti şiddetini artık kendisi dışındaki bütün gruplara gösteriyor” diye konuştu.