Yazarlar vandallığa tepki gösterdi, Akif Beki, önce eleştirdi sonra özeleştiri yaptı
Hürriyet yazarı Akif Beki, Cumhurbaşkanı'nı savunduğu yazısında hem saldırganları eleştirdi, hem de...
Ak Parti Milletvekili ve Gençlik Kolları Başkanı Abdurrahim Boynukalın öncülüğünce Hürriyet'in önüne gelen yakşalık 200 kişilik bir grubun cam kapı indirerek yaptığı saldırıya tepkiler sürüyor.
Gazetenin yazarları bugün saldırıyı kınayan yazılar kaleme aldı. Edebiyat ve Sanat yazılarının usta kalemlerinden Doğan Hızlan, "Protestoya katılanların onlarca yıldır değişmeyen fotoğrafını görünce (AB'ye) neden alınmadığımızı biraz olsun anlıyorum" diye yazdı.
Türkiye'nin siyasi olarak kutuplaştırılmasını "vahamet" olarak nitelendiren Taha Akyol, "Vahamet dün gece Hürriyet gazetesine AKP'li holiganların fiili saldırısıyla bir kere daha kendini gösterdi" yorumunu yaptı.
Ahmet Hakan, "Gel kapıma. Siyah çelenk bırak. Sloganını at. Medeni tepkini göster. Demokratik hakkını kullan. Alkışlayalım. 'Başımın üstünde yerin var' diyelim. Ama sırtını egemenlere dayayıp cam çerçeve indirmek de neyin nesi?" diye sordu.
Bir başka soru da Ayşe Arman'dan geldi: "Bu ülkede her olayda bir tomar insan gözaltına alınırken bu olayda neden kimseye dokunulmuyor, evlerine yollanıyor? Pardon ama bu suç değil mi? Terör değil mi?"
Saldırıyı eleştiren yazarlar arasında Akif Beki de vardı. Fakat Akif Beki, saldırıyla birlikte Hürriyet'in tavrını da eleştirdi. "Bir kınama bir özeleştiri" başlıklı yazısında, "Hiç bir hata, hiçbir yanlış Hürriyet'in merkez binasına yönelik şiddet gösterisini haklı kılmaz, taşkınlığı mazur göstermez. Lam'sız cim'siz kınanacak bir suçtur" diyen Beki, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şiddet ile arasına daima mesafe koymuş şiddet ve saldırganlığa tevessülü hiçbir şart altında getirmemiş bir siyasi hareketten gelmekle övündüğünü" öne sürdü.
Beki, yazısının sonunda ise hurriyet.com.tr'yi eleştirdi: "AK Parti'den ve Cumhurbaşkanlığı'ndan bu saldırıyı tasvip etmediklerine dair bir kınama mesajı beklemek doğaldır. Bununla birlikte hurriyet.com.tr'nin de samimi ve ciddi bir özeleştiri yapması gerektiği açık. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın '400 milletvekili alınsa durum farklı olurdu' minvalli sözlerini yanlış veya yersiz bulabilir, eleştirel yaklaşabilirsiniz. Fakat bağlamı değişikken alaka kurup Dağlıca için yapılmış bir açıklama gibi yansıtmak, salt habercilik refleksiyle izah edilemez."