Ukrayna'da özgürlük radyosunun ismi Bayraktar oldu: Ukrayna'nın Türkiye'den aldığı SİHA'lardan esinlendi, radyonun ismi Bayraktar Radyo olarak değişti
Rusya tarafından işgale uğrayan Ukrayna'daki bir radyonun ismi Bayraktar oldu. Milliyet gazetesi yazarı Güneri Civaoğlu bugün "Erdoğan’a Xi katkısı" başlıklı bir yazı yazarak Ukrayna'nın Türkiye'den aldığı SİHA'larla ilgili dikkat çekici bir haber verdi.
Erdoğan’a Xi katkısı
Her şey pazartesi sabah 8’de başladı.
İvonova Mendel Kiev’deki apartman dairesinde kahvaltı için omlet yapıyordu.
İlk patlamalar duyulduğunda eşiyle pencereye koştu.
“Gökyüzü tamamen açık ve masmavi olmasına rağmen müthiş gök gürültüleri duyduk.
Gelen yağmur değil ölümdü” diyor
Gene de kahvelerini içtiler, omleti bitirdiler.
Bu arada daha önce Rusça yayın yapan bir radyonun yerine kurulmuş olan “Bayraktar Radyosunu” dinliyorlardı.
Bayraktar Radyo “Sığınaklara gidin” anonsu yapıyordu.
Türkiye’den alınan efsanevi Bayraktar SİHA’ları nedeniyle radyo bu adı almıştı.
KİEVLİLER KARARLI
Aynı gün bomba sığınaklarında saatler geçiren Almanya’nın Ukrayna Büyükelçisi bir tweet attı:
“Bulunduğum sığınakta yüzlerce Kiev’li var. Rusya Kiev’in merkezine bomba yağdırırken burada hakim olan sükûnete ve kararlılığa hayret ediyorum.”
Kiev şehri ve çevresindeki bazı bölgelerde birkaç saat elektrik kesintileri yaşandı.
Sonrasında hayat normale döndü.
Bakkallar, kafeler, hatta güzellik salonları çalışmaya devam etti. Kievliler yaşamlarını sürdürmeye kararlılar.
Rus saldırıları daha da direnç kazandırıyor, onları daha da birleştiriyor.
Kuzeni Oleksandra “Putin’in son zarları… Biz kazanmak üzereyiz. Sabırlı olmalıyız, ordumuza inanmalıyız” diye İvanova’yı motive ediyor.
Kiev’deki atmosfer böyle. İnsanlar öfkeli ve pes etmemeye kararlılar.
Kiev’de yayın yapan Radyo Bayraktar.
General Kıyamet diye anılan Ukrayna cephesinin yeni komutanı Sergey Surovikin’e Putin madalya takıyor.
OYUN DEĞİL
Bu söylemler ve görüntüler bir ulusun var olma ve varlığını koruma çabaları için “yüksek saygıyı” hak ediyor.
Ama…
“Atari oyunu” değil.
İnsanlar ölüyor, yaralanıyor, sakat kalıyor.
Hem Ukraynalı, hem Rus…
Ve savaşın daha da tırmanacağının işaretleri var.
Ukrayna’nın BM Büyükelçisi Sergiy Kyslytsyya “Rusya, evlerinde uyuyan sivillere füze saldırıları düzenleyerek, okullarına giden çocukları vurarak, oyun alanlarına, hastanelere bile füzeler ateşleyerek mümkün olan en güçlü şekilde caydırılması gereken bir terör devleti olduğunu bir kez daha kanıtladı” diyor.
G-7 liderlerinin acil toplantısında “Ukrayna’ya yoğun silah yardımı” gündemde.
Rusya parlamentosu üst kanadının Dışişleri Komitesi Başkanı Victor Bondanev “Ukrayna operasyonun terör operasyonuna evrildiğini, bunun yeni bir aşamanın başlangıcı olduğunu” söyledi.
Yani…
“Kısmi seferberlik…”
Ve çok daha sert saldırılar.
Zaten Ukrayna cephesine gönderilen yeni komutan Sergey Surovikin “General Kıyamet” diye anılıyor.
Daha önce acımasızca Halep’i -neredeyse- yok etmişti.
………………
Pazartesi saldırılarıyla Putin sarsılmış olan liderlik imajını yeniden güçlendirmeye çalıştı. Ukrayna yetkilileri, Rusya’nın “vites büyütmesi” üzerine öncelikli silah listesini yeniledi:
“Patriot yerden havaya füze savunma sistemleri…
MIM-23 Hawk füzeleri, saldırı savaş jetleri…
NASAMS (Gelişmiş karadan havaya füze sistemleri…)”
……………..
Her şeye rağmen Rus taktik nükleer silahlarının bulunduğu 12 no.lu depoda bir hareket yok.
Ama bu çok sıkıştırıldığında Putin’in gözdağı vermek üzere bir küçük “taktik nükleer füze” sallamayacağı anlamına gelmiyor.
Bilgece bir sözü hatırlayalım: “Meseleyi mesele olmadan çözmek gerekir.”
Yani…
“Nükleer silah söylemini de eyleme dönüşmeden önce gündemden çıkartmak” çok önemli. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın inisiyatifiyle Putin ve Zelenskiy’i Türkiye’de bir araya getirmek girişimi konuşuluyor. Mavi gezegenimiz için tarihi bir gelişme olur.
Xi Jinping Titanic’te olmak istemiyor.
Xİ KATSAYISI
Cumhrubaşkanı Erdoğan’ın bugüne kadar uyguladığı “müzakereci yumuşak diplomasiyle” önemli sonuçlar alındı.
Ancak Putin’i frenleyecek ya da nükleer silah kullanmasının önünü kesecek bir “zorlayıcı diplomasiye” de ihtiyaç var.
Bunun için de parmaklar Çin lideri
Xi Jinping’i işaret ediyor.
…………….
Xi Jinping 3. kez Çin Komünist Partisi liderliğine seçilmenin eşiğinde.
Gücünün doruğunda.
Ve… Putin’in Ukrayna savaşını onaylamadığı gibi bir de nükleer silah kullanmasına kesinlikle karşı olmak durumunda.
Çünkü…
Bir kez bu yol açılırsa hepsi de teknolojik olarak çok ileri düzeyde olan Japonya, Güney Kore, Tayvan kendilerini güvene almak için nükleer silah üretme aşamasına geçebilirler.
Bu da Çin’in kendi hinterlandında büyük nükleer sorunlarla karşı karşıya kalması demek olur.
Xi, çok deneyimli bir politikacı.
Babası eski bir Çin Komünist Partisi lideri olan Xi Zhongxun…
Mao döneminin tasfiyelerinden birine uğramıştı.
Yıllarca ev hapsinde tutuldu.
Siyasi olarak ancak Mao öldükten sonra rehabilite edilebildi.
Kültür devrimi sırasında Maocu militanlar ailenin evini aradılar.
Xi’nin kız kardeşlerinden biri
o kargaşada öldürüldü.
“Halkın düşmanı” olarak yaftalanan kendi annesi “Xi’yi suçlayarak ihbar etmek” zorunda kaldı.
Xi, Mao’nun “köylülerden ders alma eğitiminin bir parçası olarak 7 yılı kırsal kesim sürgününde” geçirdi.
Ancak…
Xi bütün bunlara rağmen partisine olan inancını korudu.
Kendini mutlaka iktidara gelecek “komünist prens” olarak görüyordu.
Ve öyle de oldu.
En önemlisi Xi, 10 yıldır iktidarda ve “maddi kazançla” yozlaşmadı. İktidarların kleptokrasi çarklarına girmedi.
Bu onun büyük gücünün başlıca nedeni.
Halk tarafından seviliyor.
Hedefi…
“Çin’in büyük bir güç olarak restorasyonu, dünyanın en büyük ekonomisi olarak Amerika Birleşik Devletleri’ni geride bırakmak…”
………………..
Xi ve kurmayları, bu amaç yolunda tek bir yanlış adımın her şeyi mahvedebileceğini biliyorlar. “Putin’in başlatabileceği bir nükleer tırmanışa engel olmamak işte o ciddi yanlış adım” olabilir. Putin’i “nükleer silah kullanmaktan vazgeçirebilecek en etkili güç” Xi Jinping olabilir.
………………..
ABD Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan de “Ruslarla doğrudan, özel olarak, çok yüksek bir düzeyde iletişim kurduğunu, Rusya’nın Ukrayna’da nükleer silah kullanması halinde sonuçların felaket olacağını bildirdiğini” açıkladı.
Bunlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şimdi değilse bile bir süre sonra iki lideri bir araya getirebilme ihtimalini artıran “zorlayıcı diplomasi” katsayıları olabilir.