Türkiye'yi kışın enerji krizi mi bekliyor? Rusya Ukrayna savaşının sürmesi en çok Türkiye'yi mi vuracak: Kış için enerji kesintileri planlaması mı yapılıyor?
Rusya Ukrayna savaşı 150 günü geride bırakırken Dünya gazetesi yazarı Güven Sak Türkiye için çok önemli bir konuya dikkat çekti. Türkiye'de bu kışın zor geçeceğini vurgulayan Güven Sak, "Türkiye’nin bu kış için enerji kesintileri planı üzerine şimdiden düşünmeye başlaması gerekir mi?" diye sordu. Sak, "Isınmadan ve aydınlatmadan mı feragat edelim. Neyi kesersek etkisi en az olur?" ifadelerini kullandı.
Rusya Ukrayna savaşı 150 günü geride bırakırken Dünya gazetesi yazarı Güven Sak Türkiye için çok önemli bir konuya dikkat çekti. Türkiye'de bu kışın zor geçeceğini vurgulayan Güven Sak, "Türkiye’nin bu kış için enerji kesintileri planı üzerine şimdiden düşünmeye başlaması gerekir mi?" diye sordu. Sak, "Isınmadan ve aydınlatmadan mı feragat edelim. Neyi kesersek etkisi en az olur?" ifadelerini kullandı.
İşte Güven Sak'ın Dünya gazetesindeki dikkat çeken makalesinden önemli bölümler:
Bu kış ısınmadan mı yoksa üretimden mi feragat ederiz?
Geçen cuma Rusya-Ukrayna savaşı 150’nici gününü doldurdu. Üç günde bitmedi. Birkaç haftada bitmedi. Kaç ay sürer derken artık kaç çeyrek diye sormak makul hale geldi. Savaş daha birkaç yıl sürecek gibi duruyor. Geçenlerde, “artık daha uzun vadeli düşünmeye başlama zamanı” demiş, ilk düşünme konusu olarak da “Türkiye böyle lay lay lom gitmeye devam ederse yakında Polonya ve Macaristan gibi Ukrayna da Türkiye’yi geçer” diye eklemiştim. Hani sonra “gitti kervan kaldık dağlar başında” diye yakınmaya başlamayalım yine.
Şimdi öyle anlıyorum ki, bu kadar uzun vadeli olunca soru pek ilginç gelmiyor, tahayyül etmek zorlaşıyor. Bu kez daha kısa vadeli bir soru sorayım: Türkiye’nin bu kış için enerji kesintileri planı üzerine şimdiden düşünmeye başlaması gerekir mi? Isınmadan ve aydınlatmadan mı feragat edelim, yoksa üretimden mi diye bir an önce düşünmeye başlamakta fayda var sanki. Üretimdense hangi sektörden başlayarak? Neyi kesersek etkisi en az olur?
Sonra yumurta kapıya geldiğinde kafadan kesiveriyorlar elektriği gazı zaten. Hatırlayın, geçen sefer öyle olmadı mı? Sanayicilerimize “üretim sürecinde enerji kullanımından kaçınılması” diye yazıyı dayayıvermişlerdi, hatırlatırım, hatta yazmıştım o vakit. Geçen yılki enerji kesintisi fecaati, tamamen Enerji Bakanlığının beceriksizliğinden olmuştu. Şimdi durum daha ciddi. Söylemiş olayım.
Öyle görünüyor ki, Rusya-Ukrayna savaşının etkilerini derinden hissedeceğimiz bir kışa doğru gidiyoruz. Çeşitli açılardan. Yalnızca Avrupa hissetmiyor olumsuz etkileri, bölge ülkeleri olan İran ve Türkiye de hissediyor. Enerji bu etkilerin ilki. Sonra sırada gıda fiyatları var. Hem İran hem Türkiye için milyonlarca Afgan mültecinin akını önemli bir güvenlik meselesi. Ukrayna tahılı Türkiye kadar hem İran hem de Afganistan için önemli. Afganistan’da zor kış demek, daha çok mülteci demek.
Üçüncüsü ise savaşın Suriye’de oluşan göreli istikrar üzerine olumsuz etkisi ve oradan da olası bir göçmen akışı. Bakın bu da bizi doğrudan ilgilendiriyor. Doğrusu geçen haftanın en önemli bölgesel gelişmesi bu çerçevede Tahran Zirvesi ve ondan sonra gelen Ukrayna’dan tahıl ihracatı anlaşmasıydı. Bugün hepsine kısaca değineyim isterim.
Bu kış planlı enerji kesintilerine başlar mıyız?
IMF’nin internet sitesinde, Rusya-Ukrayna savaşı çerçevesinde enerji arzındaki olası aksamaların Avrupa ekonomileri üzerine olası negatif büyüme etkisi ile ilgili bir çalışma belirdi bu ay. Gözler hep Almanya’nın üzerinde. Büyüme açısından Avrupa Birliği’nin lokomotifi konumundaki Alman ekonomisinin 2022 performansı ile ilgili ayrı bir raporu da var IMF’nin. Doğrusu Alman Ekonomi Bakanlığı’nın enerji tasarrufu “önerileri” epey gündemde. Bu yaz klimaları dikkatli kullanmaktan, ışıkları kısmaya kadar somut öneriler tartışılıyor Almanya’da. Neden? Yazın doğal gaz kullanımı kontrollü olsun da kışa depoları tam dolu girebilsinler diye.
Haberlere bakılırsa şimdi yüzde 62 doluluk seviyesinde olan doğal gaz depolama kapasitesi, yüzde 100 olduğunda Almanya’yı 10 hafta idare edebiliyormuş. Türkiye’nin depoları yüzde 100 dolu olsa bile kış talebine yanıt vermesi, durumu idare edebilmesi zaten mümkün değil. Hatırlayın İran’dan gaz akışı her kış olduğu gibi kesiliverince geçen yıl sanayinin doğal gazını ve elektriğini hemen kısmak zorunda kalmıştık.
Avrupa’daki gazete ve dergi haberleri tam da başlıktaki gibi aslında: “1970’ler geri mi geliyor?”, “bu kış enerji tayınlaması gerekir mi?”, “Planlı elektrik kesintileri olur mu?” üzerine. Bir tek biz mi rahatız ne? Türkiye zaten bu kışa ödemeler dengesi açısından zorlanarak girecek, bir de işin miktar kısıtlaması tarafı var. Tüm dünyada maliyetler artarken, Türkiye’nin şimdiden planlı kesintileri santralden mi, haneden mi, sanayiden mi, sanayidense hangi sektörden, nereden, hangi önceliklere göre yapacağını planlaması, tartışmaya başlaması gerekiyor. Ama nedir? Türkiye lay lay lom. BOTAŞ’ın durumu malum, bütçenin durumu ortada, makro dengesizliklerin artmasını, ülke risk priminin yükselmesini, borçlanma maliyetinin uçmasını, itibar açığının tavan yapmasını saymıyorum bile.