Türkiye’nin su sorunu dünya gündeminde
Son dönemde başta İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Konya ve Edirne olmak üzere Türkiye'de birçok şehirde ortaya çıkan "su krizi" uluslararası kamuoyunun da gündemi... İngiliz The Guardian, "Türkiye 1980'lerden beri nüfus artışı, endüstrileşme, şehirleşme ve küresel iklim değişimi sebebiyle pek çok kez kuraklıkla karşı karşıya kaldı" yorumunu yaptı.
İngiltere’nin saygın gazetelerinden The Guardian, havanın iklim normallerine aykırı bir şekilde seyretmesi ve yanlış politikalar sebebiyle Türkiye’de kuraklık yaşandığını sayfalarına taşıdı.
Gazetenin Türkiye muhabiri Bethan McKernan imzalı haberde, 'Türkiye’de kuraklık: İstanbul’un suyu 45 günde bitebilir' başlığı kullanılırken “Yağışın olmaması sebebiyle Türkiye genelinde su seviyesi son 10 yılın en düşük seviyesinde” yorumu yapılırken, “Türkiye’nin birçok büyük kentinde gelecek birkaç ay içerisinde su sorunu yaşanabilir ve İstanbul’daki suyun 45 gün içinde bitebileceğine dair uyarılar yapıldı” denildi.
The Guardian gazetesi düşük yağış seviyesinin 17 milyonluk İstanbul’un suyunun bitmeye yakın olduğunu yazarken Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın da bu ayın başında şehrin 110 günlük su rezervi kaldığına dair açıklamalarını hatırlattı.
Gazete, İzmir ve Bursa’nın da kuraklıkla mücadele ettiğini ve baraj seviyelerinin sırasıyla yüzde 36 ve yüzde 24 olduğunu yazarken, “Buğday ve tahıl üretilen Konya gibi yerlerle Yunanistan ve Bulgaristan sınırına yakın Edirne’de de çiftçiler hasatların düşük olacağını söylüyor. 2020’nin ikinci yarısında yağış seviyesinin kritik derecede düşük olması (yıl bazında Kasım ayında yüzde 50 oranında bir düşüklük) Diyanet İşleri’nin imamlara geçen ay yağmur duasına çıkması emrini vermesine sebep oldu” ifadesini aktardı.
İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden The Guardian, Türkiye’nin yıllardır su sorunu yaşadığını yazarken, “1980’lerden beri nüfus artışı, endüstrileşme, çarpık kentleşme ve küresel ısınma bir araya gelince birçok kez kuraklık yaşadı” yorumunu yazdı.
Gazeteye konuşan su yönetimi uzmanı Dr. Akgün İlhan, “Su talebini kontrol altına almak yerine Türkiye daha çok baraj inşa ederek su kaynağını artırmaya odaklandı ve Türkiye’de son 20 yılda yüzlerce baraj yapıldı. Dikkat edilmesi gereken uyarı işaretleri on yıllarca oradaydı ama prafikte hiçbir şey yapılmadı” dedi.
Türkiye’nin ekonomik büyümeyi çevre ve doğanın korunmasına uzun süredir tercih ettiğini yazan The Guardian muhabiri, “Türkiye, ABD’nin haricinde 2015’te imzalanan Paris İklim Anlaşması’nda taraf olmayan tek G20 ülkesi” yorumunu yaptı.
The Guardian’a konuşan Sabancı Üniversitesi’nde görevli Dr. Ümit Şahin, “Herkes su kaynaklarının korunması gerektiğini bilir. Fakat örneğin İstanbul’da en hayati öneme sahip su kaynakları, son ormanlık araziler ve tarım alanları şehirleşme ve konut projeleri için kullanıldı. Yeni havalimanı, üçücü köprü, kanal projesi, bağlantı yolları ve otobanlar… Bu hamleler Türkiye’nin kuraklık sorununa çözüm olamaz” dedi.
İMAMOĞLU: MELEN’E YAĞMUR YAĞMAZSA…
2019’da İstanbul Belediye Başkanı olan Ekrem İmamoğlu da The Guardian’a konuştu.
İmamoğlu, “Melen Barajı’nın şehrin su ihtiyacını 2070’e kadar karşılayacak. Fakat inşaat problemleri projeyi birkaç yıl geciktirdi. Eğer baraj aktif olsaydı şu an bir su sorunu olmazdı. Fakat biz küresel iklim değişimini de düşünmeliyiz. Eğer Melen’e yağmur yağmazsa, oradan su da alamayız” dedi.
'TEK EKSİK SİYASİ İSTEK'
Türkiye’nin su sıkıntısı yaşamaması için yağışa ihtiyaç olduğunu hatırlatan Guardian muhabiri, “Fakat kışın geri kalanında düzenli olarak yağmur yağması bile çiftçilerin kayıp yaşamasının önüne geçemeyecek” yorumunu yaptı.
Gazeteye konuşan İlhan, “Kuraklık bitmeyen bir döngü yaratıyor. Tarım ürünlerinde azalma, gıda fiyatlarında artışa sebep oluyor ve bu da yoksulluğa itiyor. Köyden kente göç hızlanıyor ve hali hazırda su kaynakları üzerindeki baskıyı artıracak çarpık kentleşme artıyor. Türkiye’nin bu hasar görmüş su döngüsünü tamir etmek için yeterli ekonomik ve teknolojik altyapısı var. Burada eksik olan bu adımları atacak siyasi istek” dedi.