Türkiye'de ifade özgürlüğü 2022'de geriledi mi? ABD raporunda Türkiye'deki hak ve hürriyetlerin gerilediği belirtildi
ABD hükümetinin geçen yıla ilişkin İnsan Hakları Raporu’nun Türkiye bölümünde Türkiye'de ifade özgürlüğü hak ve hürriyetler konusunda gerilemeler olduğu belirtildi. Raporda "Hükümet, yüzlerce kişiyi, ifade özgürlüklerini kullandıkları için mahkum etmiş ve cezalandırmıştır." ifadeleri yer aldı.
ABD Dışişleri Bakanlığı, dünyadaki insan hakları uygulamalarını değerlendirdiği yıllık raporunu yayınladı.
Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın dün bir basın toplantısıyla açıkladığı raporun Türkiye bölümü 102 sayfadan oluşuyor.
Rapor, kişisel bütünlüğe saygı, insan haklarına saygı, siyasi süreçlere katılım özgürlüğü, devlette yolsuzluk ve şeffaflık konusundaki eksiklik, iddia edilen hak ihlallerinin sivil toplum kuruluşları tarafından soruşturulmasına yönelik hükümetin tutumu, ayrımcılık ve toplumsal suistimaller ve işçi hakları ana başlıklarını içeriyor. Rapordan öne çıkanlar ise şöyle:
YARGI BAĞIMSIZ HAREKET ETTİ Mİ?
“İşkence ve diğer acımasız, insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleler Anayasa ve yasalarda yasak olmasına rağmen ulusal ve uluslararası hak grupları, bazı polis memurlarının, cezaevi yetkililerinin ve askeri ve istihbarat birimlerinin bu uygulamalara başvurduğunu bildirmiştir. Yerel insan hakları örgütleri, barolar, siyasi muhalif isimler, uluslararası insan hakları grupları ve diğerleri, hükümet yetkililerinin bazı kişilere gözaltı esnasında tehdit, kötü muamele ve olası işkence gibi uygulamalara başvurduğunu belirtti.
İnsan hakları grupları, polisin gözaltılar sırasında genellikle aşırı güç kullandığını ve protestocuları yaraladığını bildirmiştir.
Bazı askerlerin, bazen ölüm veya intiharla sonuçlanan ağır taciz, fiziksel istismar ve işkenceye maruz kaldıkları bildirilmiştir. İnsan hakları grupları, orduda, özellikle azınlık Alevi ve Kürt kökenli askerler arasında şüpheli ölümler olduğunu bildirmiştir. Hükümet, bu tür olayları sistematik olarak soruşturmamış veya bu olaylara ilişkin verileri açıklamamıştır.
Cezaevlerindeki nüfusun fazlalığı önemli bir sorun olmaya devam etmiştir.
OSMAN KAVALA'NIN DURUMU HATIRLATILDI
Yasa, keyfi tutuklama ve gözaltını yasaklamakta ve herhangi bir kişinin, tutuklama veya gözaltının yasaya uygunluğuna ilişkin mahkemede itiraz etme hakkını öngörmektedir. Ancak çok sayıda güvenilir rapor, hükümetin bu gerekliliklere her zaman uymadığını göstermektedir.
Kanun, bağımsız bir yargı öngörmektedir. Ancak yargı, özellikle yürütme organının etkisine maruz kalmaya devam etmiştir.
25 Nisan’da iş insanı Osman Kavala, 2016 darbe girişimi ve 2013 Gezi Parkı protestosuna karıştığı iddiasıyla ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’ suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Aralarında 71 yaşındaki mimar Mücella Yapıcı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi şehir plancısı Tayfun Kahraman, belgesel yapımcısı Çiğdem Mater’in de olduğu davanın diğer yedi sanığı ise 18’er yıl hapis cezasına çarptırıldı ve hemen gözaltına alındı… 2020 yılında Gezi Parkı protestolarına karışmaktan beraat eden Kavala, 2016’daki darbe girişimiyle ilişkili suçlamalarla ilgili olarak cezaevinden çıkmadan hemen önce yeniden tutuklandı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Kavala’ya yönelik suçlamaların siyasi amaçlı olduğuna hükmetti ve serbest bırakılmasına karar verdi. AİHM, ayrıca 2020 yılındaki suçlamalarda yeni bir iddianameyi haklı çıkaracak yeterli bilgi bulunmadığına hükmetmişti.
Anayasa’da adil yargılanma hakkı öngörülmekle birlikte, barolar ve hak örgütleri, yürütmenin yargıya müdahalesinin ve hükümetin attığı adımların bu hakkı tehlikeye attığını ileri sürmüşlerdir.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ DETAYI
Anayasa ve kanunlar, belirli sınırlar dâhilinde ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü sağlamaktadır. Hükümet, yıl boyunca basın ve diğer medya mensupları da dahil olmak üzere ifade özgürlüğünü kısıtlamıştır. Ceza Kanunu’ndaki birçok madde, bir suçu veya suçluları övmeyi ya da halkı düşmanlığa, kine veya aşağılamaya teşvik etmeyi yasaklayan geniş hükümlerin yanı sıra, kamu düzenini korumayı amaçlayan ve devlete, cumhurbaşkanına veya hükümet yetkililerine hakareti suç sayan hükümler aracılığıyla basın ve diğer medya platformlarının özgürlüğünü ve ifade özgürlüğünü doğrudan kısıtlamaktadır. Yasa ayrıca, net esaslar belirlemeksizin ‘yanlış bilgi yaymayı’ suç sayan bir madde ile internette ifade özgürlüğünü de kısıtlıyor.
Hükümetin başlıca muhalif ve bağımsız gazeteleri temsil eden gazetecileri kovuşturmaya tabi tutması ve gazetecileri hapse atması, ifade özgürlüğünü engellemiştir. Medya çalışanları, hükümeti eleştirmenin hem ekonomik hem de yasal işlem yoluyla misillemeye yol açabileceği korkusuyla otosansürün yaygın olduğunu ifade etmiştir.
CUMHURBAŞKANI'NA HAKARET SORUŞTURMALARI
Hükümet, yüzlerce kişiyi ifade özgürlüklerini kullandıkları için mahkum etmiş ve cezalandırmıştır. Hükümet, kendisini eleştiren ifadelere, sıklıkla terörist gruplarla ilintili olma, terörizm veya devleti tehlikeye atma iddiasıyla suç duyurusunda bulunarak karşılık verdi. Hakaret yasalarının artan uygulaması ifade özgürlüğünü sınırlamak için kullanıldı. Raporlar, 2014 yılından bu yana 160 binden fazla kişi hakkında ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan dolayı soruşturma açıldığını ve 35 binden fazlasının yargılandığını göstermektedir. Aralarında binden fazla çocuğun da bulunduğu 38 binden fazla kişi hakim karşısına çıkmıştır. Bu davalardan 12 bin 881’i mahkumiyetle sonuçlanırken 10’u çocuk olmak üzere 3 bin 625 kişi hapis cezasına çarptırıldı.