Türkiye Yayıncılar Birliği'nden Yargıtay'a "müstehcen" tepkisi!
Türkiye Yayıncılar Birliği 'Genç Bir Don Juan'ın Maceraları' isimli eserin "müstehcen" bulunmasına tepki gösterdi.
Dünyaca ünlü Fransız yazar Guillaume Apollinaire’in Sel Yayıncılık tarafından Türkçeye kazandırılan 'Genç Bir Don Juan'ın Maceraları' isimli eserinin aldığı "müstehcenlik" cezasının bugün haber ajanslarınca duyurulması üzerine, Türkiye Yayıncılar Birliği bir basın açıklaması yayımladı.
Yargıtay 14. Ceza Dairesi'nin, 'Genç Bir Don Juan'ın Maceraları' adlı kitap nedeniyle müstehcenlik suçundan yargılanan Sel Yayıncılık sahibi İrfan Sancı ve çevirmen İsmail Yerguz'e verilen beraat kararını oy birliğiyle bozulduğu ve sanıkların 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasının istendiğinin belirtildiği haberin servis edilmesi üzerine, Yayıncılar Birliği'nden gelen açıklama şöyle:
"Sel Yayıncılık’ın yayımladığı, Guillaume Apollinaire’nin 'Genç Bir Don Juan’ın Maceraları' isimli kitabıyla ilgili olarak yayınevi yetkilisi İrfan Sancı ve çevirmen İsmail Yerguz’a açılan davada, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin verdiği beraat kararının Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından bozulduğu haberi basına yansımıştır. Bu bozma kararını üzüntü ve endişeyle karşılıyoruz.
Dünyaca ünlü bir şair olan Guillaume Apollinaire’in eserleri “dünya kültür mirası” olarak kabul edilip korumaya alınacak kadar değerlidir. Apollinaire’in çeşitli dillere çevrilmiş eserlerinin edebi niteliğinin yargı kurumlarınca sorgulanması, en hafif tabiriyle yadırgatıcıdır. Müstehcenlik, ahlakdışılık gibi sıfatlar öne sürülerek meşrulaştırılmaya çalışılan, yayıncılık alanında sansür ve otosansürü besleyen, ifade ve yayınlama özgürlüğü açısından son derece sakıncalı bulduğumuz bu sorgulama biçimini maalesef yıllardır, dünyaya mal olmuş pek çok edebiyatçının eserleriyle ilgili açılan davalarda gördük. 'Genç Bir Don Juan’ın Maceraları' ile ilgili olarak açılan davada verilen beraat kararının bozulması, yayınlama özgürlüğünün önünü kesen bu zihniyetin son ürünüdür.
Türk Ceza Kanunu’nun çocukları korumak amacı taşıyan ama her yaşa yönelik yayınlara uygulanan 226. maddesindeki tanımı belirsiz “müstehcenlik” ifadesine dayanılarak yayınlara getirilen yasaklar, açılan davalar, verilen cezalar yayıncılar üzerinde otosansür etkisi yapmaktadır. Daha önce çok kez vurguladığımız bir talebimizi tekrarlıyoruz: Çocukları korumak kılıfı altında çok değerli edebiyat eserlerinin okurlarıyla buluşmasının önünü kesen “müstehcenlik” açıkça tanımlanmalı, ilgili 226. madde yeniden düzenlenmeli, Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'nun raporlarına dayanılarak açılan ve yayınlama özgürlüğüne darbe vuran müstehcenlik davaları son bulmalıdır.
Apollinaire’in 1999’da yayınlanan 'On Bir Bin Kırbaç' isimli kitabı da yine “cinsel arzuları tahrik ve istismar ettiği” gerekçesiyle toplatılmış ve yayıncısı cezalandırılmıştı. Bu kararın ifade özgürlüğünü, adil yargılanma ve mülkiyet haklarını ihlal ettiği iddiasıyla AİHM’ye yapılan başvuruyu değerlendiren mahkeme 2010 yılında Türkiye’yi suçlu bulmuş, yayıncıya tazminat ödenmesine karar vermişti.
Yargıtay’ın 'Genç Bir Don Juan’ın Maceraları' ile ilgili beraat kararını bozmasını, gerekçesinde kullandığı, eserle ilgili değersizleştirici ifadeleri ve beraat kararına dayanak oluşturan üniversite öğretim üyelerinin bilirkişi raporuna yönelik yaklaşımını kınıyoruz. Apollinaire gibi dünyanın en büyük yazar ve şairlerinin eserlerinin edebi niteliğinin mahkemelerce tartışmaya açılması, bu eserleri yayınlayan yayıncıların kitaplarının toplatılması, yayıncılar ve çevirmenler hakkında dava açılması bir “demokratik hukuk devleti”nde görülebilecek bir durum değildir. Yetkilileri Türkiye’de yayınlama özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılması için gerekli adımları atmaya, yayınlama özgürlüğünü engelleyen kanun maddelerini kaldırmaya çağırıyoruz."
"SAPKINLIK DÜZEYİNE VARAN İFADELER"
Anadolu Ajansı'nın haberine göre, Yargıtay, 'Genç Bir Don Juan'ın Maceraları' adlı Fransızca kitabın Türkçe'ye çevrilmesi ve yayınlanmasını, kitabın, "anneye, teyzeye, kardeşe, aynı cinse, hayvanlara yönelik sapkınlık düzeyine varan ifadeler" içermesi nedeniyle, demokratik bir toplumda çoğulculuğun, hoşgörünün, açık fikirliliğin gereği olan ifade özgürlüğü kapsamında kalan eylemler olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığına karar verdi. Kararda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin "Hanyside-Birleşik Krallık" davasında verdiği karara vurgu yapıldı.