Türk sinema sektörünün barometresi: Adana Film Festivali

25. Uluslararası Adana Film Festivali Direktörü İsmail Dikilitaş, Sayım Çınar'ın sorularını yanıtladı...















SAYIM ÇINAR



sayimcinar@gmail.com





Türkiye’nin en önemli film festivallerinden 25. Uluslararası Adana Film Festivali, 22-30 Eylül 2018 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Festival Direktörü İsmail Dikilitaş’la festivalin içeriği, beklentiler ve bu yılki yeniliklerle ilgili sohbet ettik. Tiyatro oyuncusu ve Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi olan İsmail Dikilitaş, 25’incisi yapılacak ve ilk gerçekleştirildiği 1969 yılı düşünüldüğünde de 50 yılı geride bırakmaya hazırlanan festivalin, Türk sinema sektörünün barometresi olduğunu ve her geçen yıl daha güçlenerek, kapsamı genişleyerek geleceğe uzandığını söylüyor. Söz Sayım Çınar ve İsmail Dikilitaş’ta.





Direktörlüğünü yaptığınız Adana Film Festivali’ni nasıl tanımlarsınız?



Adana Film Festivali, sinema sektörünün adeta bir barometresi gibi, 1969’dan bu yana süren geleneğini korumaktadır. Tabii ki ulusal sinemamızın etki alanı ne kadar genişlerse Adana Film Festivali’nin etki alanı da o kadar genişler. Çünkü ulusal sinemayla şu anda organik bağı olan ülkemizdeki en güçlü festival Adana Film Festivali’dir. Ulusal sinemamızdaki bir film Anadolu’da ilk önce Adana’da vizyona girer, seyirciyle ilk temasını gerçekleştirir ve sonrasında o seyirciden elde edilen verilerle kendi vizyon haritasını belirlermiş. Bu anlamda bu gelenek aslında Adana Film Festivali’ne aktarıldı. Önümüzdeki yıl, ilk festivalin ardından 50 yılı geride bırakmış olacağız. Bu kadar zamandır, söz konusu barometre görevini sürdürmektedir.



Ve şimdi yeni bir Adana Film Festivali’ne hazırlanıyoruz.



Festivalimizi bu yıl 25. kez yapıyoruz. Sektörel sorunlar ya da ülkemizde yaşanan siyasal süreçler, ekonomik sorunlar ve daha başka nedenlerle zaman zaman yapılamadı Adana Film Festivali. Ne mutlu ki bize, göreve geldiğimizden beri, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü döneminde aralıksız yapılıyor. Bu bizim için büyük bir gurur kaynağı. Başkanımız Hüseyin Sözlü’nün bu konudaki desteği çok önemli.



Onur Ödülleri alan sanatçılarımızla ilgili görüşlerinizi öğrenmek isterim. Nedir bu sanatçıların sizdeki yeri?



Adana Film Festivali’nin direktörü olarak, yaşam boyu başarı ödülü ve onur ödülü verdiğimiz sanatçılarımızın her birinin sanata, sinemaya, bir ömür boyunca yaptıkları katkıyı çok iyi biliyorum.



Bir Cüneyt Arkın çocukluğumuzun önemli kahramanlarındandır. Çocukluğumuzda hayalimiz onu uzaktan görebilmek, belki onunla yan yana gelebilmekti. Onun yıllarca hepimizde biriktirdiği sinema emeğini göz ardı etmemiz mümkün değil. Göreve geldiğimizde ilk aklımıza gelen Cüneyt Arkın’ın kendisi oldu. O’nun sinemaya katkısına sadece oyunculuk olarak bakamayız. O’nun sinemaya kazandırdığı, işini ciddiye alma felsefesi çok önemli. Cüneyt Arkın’ın en önemli özelliklerinden biri, tehlikeli sahneler için, ya da kavga sahneleri için dublör kullanmamasıdır. Bu yetenekleri kazanabilmek için doktor olmasına rağmen, özel olarak bir sirke gidip aylarca çalıştığını biliyoruz.





Sinema dünyasındaki jönlerin genel tarzını kırıp, sanatsal ciddiyetten taviz vermeyen ve kendini geliştirmek için sonuna kadar çalışan bir aktör olarak ön plana çıkan bir isim Cüneyt Arkın.



25. Adana Film Festivali’nde kendisine onur ödülü veriyoruz ve hasta olmasına rağmen titizlikle bize yardımcı olmaya çalışıyor, sinemaya verdiği değerden, ciddiyetinden hiç ödün vermiyor.



Yönetmen Şerif Gören de ödül alacaklar arasında.



Yönetmen Şerif Gören’e Yaşam Boyu Başarı Ödülü takdim edilecek. Sayın Şerif Gören, sinema sektöründe bir çok alanda çalışmış fakat özellikle yönetmenlik çalışmalarıyla Türk Sineması’na önemli katkı sağlamıştır.



Diğer isimleri de analım isterim.



Sayın Muhterem Nur, Türk Sinema tarihindeki kült isimlerden biridir ve gönüllere en çok dokunan, duygu sağanağı oluşturan, en çok ağlatan, ağlayan, mendil parçalatan aktirist olarak bilinir.



Sayın Ahmet Mekin ve Sayın Süleyman Turan, karakter oyunculuğunun Türkiye’deki liderleri arasındadır ve her iki sanatçımız da hayatlarını Türk Sineması’na harcayarak, gönülleri kazanmışlardır.



25. Uluslararası Adana Film Festivali kapsamında, sinema sanatına ömürlerini harcayan, başarılı olan,  Türk Milleti’nin gönlünde taht kuran isimlere ödül verdik. Şerif Gören, Cüneyt Arkın, Ahmet Mekin, Muhterem Nur ve Süleyman Turan’a, Adana Film Festivali özel ödüllerini kabul ettikleri için minnettarız.



“Şu anda Türk Sineması’nın en güçlü, dominant yönetmenlerini Adana Film Festivali’nde ağırlamaktan mutlu olacağız.”



Her bir yarışmaya yoğun başvuru yaşandığını biliyoruz. Nasıl yönetildi bu süreç?



Başvuru süreçlerimiz yarışma dallarının tamamında yoğun ilgiyle karşılaştı. Ulusal sinemamızın geçtiğimiz yıl ortaya çıkan ürünlerinin hemen hepsi bu yıl bizim yarışmamıza başvurdu. Bağımsız bir ön jüri bu çalışmayı yürütür ve sonunda bize bir seçki sunar. Biz de festivalimizin koşulları doğrultusunda ön jürinin seçtiği eserleri, yarışma finalistleri olarak açıklarız. Bu yıl seçkiyi yaparken epeyce zorlandılar. Seçtiğimiz filmler içinde 5 dünya prömiyeri, 6 Türkiye prömiyeri var. Bunların haricinde geçmiş yıllarda farklı festivallerde yarışmış filmler de var. Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması finali için toplam 15 filmlik seçki yaptık. Şu anda Türk Sineması’nın en güçlü, dominant yönetmenlerini Adana Film Festivali’nde ağırlamaktan mutlu olacağız bu anlamda.



Açılış ve kapanış filmleriyle ilgili bilgi alabilir miyiz? Nasıl belirlendi bu filmler?



En fazla dikkat çekecek filmimiz tabii ki açılış filmi. Adana Film Festivali’nde Kerem Akça ile çalışmaktan mutluluk duyuyoruz. Kerem Bey’le beraber uluslararası seçkide önemli bir ivme kazandık. Geçtiğimiz yılki açılış filmimiz The Shape Of Water yıl sonunda Oscar alınca, Adana Film Festivali’ndeki seçki değeri açığa çıktı.



Bu yıl açılış filmimiz Spark Lee’nin Blackkklasnman’ı. Blackkklasnman Oscar yolculuğundaki en güçlü eserlerden biri. Uluslararası film festivallerinde ne kadar ilgi gördüğü ortada. Ödüller alıyor ve Oscar için iddialı geliyor. Bu yıl bünyemize aldığımız filmlerin en zayıfı bile uluslararası festivallerde ciddi ilgi görmüş, ödülle gelmiş filmlerdir.  Bu filmlerin Türkiye’deki ilk gösterimlerinin Adana Film Festivali’nde gerçekleştiriliyor olması bizim festivalimizin değerini artırıyor.



Cannes Film Fastivali ile iş birliğiniz hangi boyutta?



Cannes Film Festivali ile yapacağımız iş birliği bu yıl kısa filmle başladı ama ilerleyen yıllarda ortaklığımızın daha dinamik ve daha zengin bir içeriğe dönüşeceğini söyleyebilirim. Cannes Film Festivali, sinema adına dünyanın en önemli çekim merkezi. Bu birikimleri Adana’ya aktarmamız, şimdilik ulusal sinemanın çekim merkezi olan Adana’nın aynı zamanda, ayrıştırılarak ya da bir bölümü kaldırılarak değil, uluslararası düzlemde de önemli bir yere sahip olması için elimizden geleni yapıyoruz. Elbette bunu ulusal sinema geleneğimizi koruyarak yapacağız.





“Festivalimizin bir özelliği de yayınlarla kalıcı iz bırakmak.”



Bu yıl sinemaseverler için sürprizler olduğunu biliyoruz. Bunlarla ilgili bize bilgi verebilir misiniz?



Bu yıl 25. yıla özel kitaplar hazırladık. Alican Sekmeç’in arşiv diyebileceğimiz Altın Koza’nın Yolcuları kitabı çok önemli. Belge niteliğinde bir kitap. Şerif Gören kitabı ve Erhan Tuncel’in hazırladığı Ahmet Mekin kitabı ve diğer kitaplarımız da çok değerli eserler ve festivalimizin değerini artıran yapıtlar olarak görüyoruz her birini.



Festivalimizin bir özelliği de yayınlarla kalıcı iz bırakmaktır. Bu anlamda bu yıl Screen dergisi ile de önemli bir anlaşmamız var. Screen dergisi Adana Film Festivali’ne özel iki sayı çıkartacak. Screen dergisinin o sayıları ulusal sinemamızın uluslararası mecrada tanıtılmasında çok önemli rol oynayacak.



Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması’na yoğun başvuru olduğunu biliyorum. Bu bölüm Türk Sineması’na ne tür katkı sağlıyor?



Evet yoğun başvuru var ve bu iyi bir şey. Burası sinemanın emekleme dönemi olarak da görülebilir. Genç arkadaşların ilk çalışmalarının festivalimizde yarışmasını teşvik etmek, onları geleceğe hazırlamak ve aynı zamanda buraya geldiklerinde sinemanın ustalarıyla da yan yana olmalarını sağlamak çok güzel olacak. Bunun festivalimizin amaçları açısından büyük önem taşıdığını düşünüyorum.



Esasında Adana Film Festivali, yurt dışındaki festivallere katılmak isteyen Türk filmleri için de bir hazırlık mecrası olarak da tanımlanabilir mi?



Bu fikre katılmamak mümkün değil. Mesela Kırmızı Lale Film Festivali ile kurduğumuz diyalog ve ortaklık, kardeşlik protokolü ile beraber ciddi bir iş birliği olarak tanımlanabilir. Cannes, Frankfurt Film Festivalleri gibi ciddi festivallerle sürekli iletişim halindeyiz. Festivalimizin, Türk filmlerinin Avrupa’daki tanıtımı açısından önemli bir görevi üstlendiğini görüyoruz. Buna katkımız oluyorsa ne mutlu bize.



Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’yü de tebrik etmek gerek. Çünkü onun döneminde Adana Film Festivali aralıksız şekilde yapılıyor. Nasıl başarıldı bu?



Başkanımızın, festivalin sanatsal yönünün zayıflatılmaması konusunda kesin talimatı var. Önemli festival dediğinizde iş zaman zaman karmaşıklaşabilir ama Adana basın toplantısında da görüldü ki; kendisi festivalin sanatsal yönüne çok önem veriyor.



Başkanımız bu anlamda bir Türk milliyetçisidir. Türk Sineması’na bu kadar emeği, gücü, katkıyı sağlamak isterken, yapılanların ana amaca bir katkısı yoksa manasızlaşır. O açıdan mutlaka ve mutlaka Türk Sineması’na ve Türk sanatına katkı sunma yolunda ilerlememiz gerekiyor. Başkanımızdan aldığımız talimat bu yönde.



“Festivalimize özel bir durum olarak, film gösterimlerinin ücretsiz olduğunu bir kez  daha açıklamak isterim.”



Festival kapsamında bu yıl bir de mobil uygulama başlıyor. Sinemaseverler rezervasyonlarını mobil uygulama aracılığıyla yapabilecek. Rezervasyonu mobil uygulamayla yapamayanlar için bir çözüm olacak mı?



Rezervasyon yaptırmayanlara da yardımcı olacağız. Rezervasyonsuz giriş olmayacağı için arkadaşlarımız mobil uygulamayı gerçekleştiremeyenlere, online rezervasyon yapmaları konusunda yardımcı olacak. Festivalimize özel bir durum olarak, film gösterimlerinin ücretsiz olduğunu bir kez daha açıklamak isterim.



Son olarak… İsmail Dikilitaş oyunculuğa devem edecek mi?



Benim mesleğim oyunculuk. Ne iş yaparsak yapalım, asıl mesleğimden kopamam. Tiyatro sanatçısıyım, elimden geldiğince sahnede olmak ve reji çalışmaları yapmak istiyorum. Aynı zamanda Çukurova Üniversitesi’nde öğretim görevlisiyim ve oyunculuk dersi veriyorum.


Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem Narin Güran cinayetine ilişkin kritik bilgi İstanbul'da polise saldırı: Şüpheliler gözaltında