Türk dizileri hangi şartlarda çekiliyor?
Milliyet yazarı, madalyonun öbür tarafını kaleme aldı.
Milliyet Cadde yazarı Sina Koloğlu, bugünkü köşe yazısında uzun süreleriyle tartışma konusu olan Türk dizilerinin set zorluklarını kaleme aldı.
Sina KOLOĞLU / MİLLİYET CADDE
DİZİ ÜRETİMİNİN AĞIR BEDELLERİ
‘Türkiye’de bir dizinin izlenebilir hale getirilen günlük çekim süresi 25 dakika’ (Fransız Telerama dergisinde ‘İstanbullywood; Dizilerin Fabrikası’ başlıklı 28/12/2014 yılında yayımlanan makaleden). Türkiye’de çekilen dizilerin ham görüntülerinin işlenip, izlenir hale getirilme süresi 25 dakika. “Ne olmuş, ne var bunda?” diye soracaksınız. Bu süre bir batı dizisinde günde ne kadar? Altı dakika. Günlük çektiği görüntüleri altı dakikada hazır hale getiriyorlar. Bir sinema filminin batıda günlük izlenebilir hale getirilme süresi ise iki dakika. Bizim dizi oyuncusunun “Yazı boş geçirmeyelim, aradan bir film çıkaralım” dediği ülkemizde sizce bu süre ne kadardır? Türkiye fason dizi ve film üretim merkezi oldu. Daha çok üretim ve bunun için haddinden fazla çalışma saatleri mevcut. ‘Türk lirasının değerinin düşmesi, yabancı girişimcilerin medyaya olan ilgisini daha da artırıyor’; batılı medya araştırma şirket analizlerinden bir demet, sanki sektörü özetler gibi. İlgi alanı tabii ki televizyon ve dizi sektörü. Bu konuya ilerleyen günlerde değineceğim.
170 dakika çekim 16 saat çalışma!
Sektörün eskilerinden, 12 yılını vermiş bir isme, “Dizilerde kaç kişilik ekipler halinde çalışılıyor, 50 kişi olduğu söyleniyor, doğru mu?” diye sordum. “50’den fazla, dizi süreleri artık 160-170 dakikalara çıktı, dolayısıyla ortalama bir ekip 16 saat çalışıyor. İşin yoğunluğuna göre sayı fazlalaşıyor. Düşün saat 05.00, ben yeni eve gelebildim” diye yanıtlamış beni. Sonra eklemiş; “Neyse abi, uyumam lazım.”
Bu sadece bir örnek. Peki bu ne için yapılıyor? Dünya dizi satışının yüzde 36’sının alıp, ABD’nin önünde ilk sıraya yerleşmek için mi? Diziler sayesinde globalleşmenin merkezinde kültürel ve ekonomik güç olma hayali için mi?
Bu köşede, dizilerimizin dünya piyasalarında ciddi rakamlara ulaşmasını ve onların ekonomik getirisini de yazdım. Bir de madalyonun öbür yüzünde hangi şartlarda gerçekleştiğinin de ufak örneğini vermek istedim.
Sina Koloğlu'nun yazısının devamını BURADAN okuyabilirsiniz.