"Turan Abi film boyunca filmdeki 'Salih' olmuştu. 'Bu filmin bendeki yeri hep ayrı olacak' diyordu..."

Cuma günü vizyona giren Bekçi filminin yapımcısı Elçin Çelik, Medyatava'ya konuştu...

Geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden usta oyuncu Turan Özdemir'in başrolünde olduğu "Bekçi" filmi, 14 Haziran Cuma günü sinemaseverlerle buluştu...



Özdemir'in ölmeden önce rol aldığı son film olan "Bekçi", bir kasaba mezarlığında gece bekçiliği yapan Salih’in gerçekle düşün birbirine karıştığı hikayesini mercek altına alıyor. Her gün 2 kilometrelik yolu kateden, sessizlik ve rutinin yol açtığı deliliğin sınırında gezinen Salih’in her gece yanına gelen tuhaf adamlar ile her gece rüyasına giren genç kız arasında sıkışıp kalma halini, yönetmen Durmuş Akbulut beyazperdeye aktarıyor.



Oyuncu kadrosunda Turan Özdemir'in yanı sıra Serhan Süsler, Koray Ergun, Uğur Karabulut, Engin Çelik'in yer aldığı filmin yapımcısı ve İde Film'in kurucusu Elçin Çelik Medyatava'nın sorularını yanıtladı...





Canan Kaya / Medyatava



canankaya@medyatava.com







*Elçin Çelik





Bekçi filmi bu cuma seyirciyle buluştu. Bu senin yapımcılığını üstlendiğin kaçıncı film?



Daha önce birbirinden özel yapımlara imza attık fakat film olarak Bekçi filmi bizim ilk filmimiz.



Daha önce yaptığınız yapımlar ne tür işlerdi? Biraz bahsedebilir misin?



Türkiye’de daha önce hiç yapılmayan bir türü denedik, çok özel bilgileri, özenle hazırlanan bir anlatımla  5’er dakika olarak ekrana taşıdık. Durmuş Akbulut’un kalemi ve yönetmenliği ile seri halinde yaptığımız  Sinemanın İlkleri, Ressamın Gözü, Hayatı Resmedenler gibi yapımlarımız hep uzun soluklu yapımlar oldu.



Peki film yapma fikri nasıl oluştu?



Biz İde Yapım olarak Mehlika Çelik, Engin Çelik ve Durmuş Akbulut’la bir durum değerlendirmesi yapalım dedik ve birlikte yaptığımız bu çalışmaların ardından, bu bilgi ve birikimle sinemaya geçmenin artık zamanı geldiğini düşündük. Tabii burda önemli olan yine yeni bir şey yapma fikriydi ve Bekçi filmine bu şekilde karar verildi.



 Nasıl bir hikâyesi var, izleyiciye ne vaat ediyor Bekçi?



Başrol karakterimiz olan Salih, kasaba mezarlığında gece bekçiliği yapan, hergün akşamüzeri bekçi kulübesine gelip sabah gün doğmadan geri dönen ve yıllardır yaptığı iş nedeniyle kendi içine kapanmış, gerçek yaşamdan kopan bir karakter.. İlerlemiş yaşına rağmen her gün kat ettiği uzun bir yolu var. Bu Salih’in öteki dünyası, diğer dünyasında ise gece kulübeye gelen tuhaf adamlar, rüyasına giren genç bir kız… Ta ki sabahın ilk ışıklarına dek, gerçekle gerçekdışı birbirine karışmış bir Salih var. 





Bekçi filmi için Anton Çehov’un ince mizahı ve Giovanni Papini’nin fantastik karakterlerini birleştiren barok bir masal da diyebiliriz.  Atmosfer büyük oranda Çehov anlatılarının atmosferini yansıtıyor. Buna biraz da Barok ışık ekleyince, kontrastlar son derece yerinde oldu. Bazı sahnelerde birebir resim ile çalışıldı. Mesela Rüya sahnesinin bir kısmı doğrudan Füssli’nin “Kabus” adlı tablosuna gönderme içeriyor. İç mekanda Rembrandt ışığına ağırlık verdik ve bir sahnede Michelangelo’nun “Ademin Yaratılışı” freskine doğrudan gönderme yaptık… Tabii bunu yaparken Durmuş Akbulut’un resim sanatına ve kompozisyona olan hakimiyeti  bize tam istediğimiz sonucu verdi. Tabi  en büyük şanslarımızdan biri de Görüntü yönetmenimiz olan Serdar Özdemir. İlk günden itibaren filmden sonra da bir ekip olmanın  ötesinde iyi birere arkadaş olacağımız çok belliydi.  Resim, müzik, fotoğraf zevkleri uyuşan ve kaygıları aynı olan bir ekip olunca bu tür işler hem eğlenceli hem de huzurlu geçiyor. Bu da izleyice ister istemez yansıyacaktır diye düşünüyorum.



Geçen yıl kaybettiğimiz usta oyuncu Turan Özdemir’in de son filmiydi Bekçi… Nasıldı Turan ağabeyle çalışmak?



Turan Özdemir gerçekten de tanınacak en özel kişilerden biriydi, tiyatrodan gelen bir disiplin kaygısı vardı. Biz bir araya geldiğimizde hep öğütler verir ve yönlendirirdi. Çok erken saatlerde buluşmamız gerekiyordu. Biz tabi mahçup bir şekilde Turan abi nasılsın diye sorduğumuzda ‘ben gayet iyi ve mutluyum beni düşünmeyin’ derdi. Bir kulübenin içinde mezarlıkta çekilen ve yüzde sekseni gece çekilen bir film. Gerçekten de hemen hemen her sahnesinde olan bir oyuncu için zor filmdi ve o buna rağmen bizi hiç kırmadı.





Bu filmle ilgili onun değerlendirmeleri nelerdi? Hem karakter, hem de filmin hikayesiyle ilgili nasıl yorumlar yapmıştı?



Turan abi senaryoyu alır almaz ‘müthiş bir hikaye’ dedi. Onun için de zor bir durumdu bugüne kadar sinemada hep komedi tarafı bilinen Turan abi ilk defa tam tersi bir rolle karşılaşmıştı. Hep onun heyecanı vardı. Durmuş’la konuştuğumuzda şunu fark ettik. Turan abi film boyunca filmdeki Salih olmuştu. Yürüyüşü, bakışı, konuşması. Bu filmin bendeki yeri hep ayrı olacak diyordu. 



En son ne zaman görüşmüştünüz?



İzmir’de sürekli gittiği cafe vardı İonia cafe orda buluştuk sohbet ettik. Telefonla sık sık konuşurduk zaten.



Filmin hikâyesi bir mezarlıkta geçiyor... Ne gibi zorluklarla karşılaştınız çekimler sırasında?



Gece sahnelerinde, hep özenle çalışmak zorundasınız. Mezarlıklar, kutsal yerlerdir. Her gece mezarlıkta çalıştığımız için tedirginliğimiz, zihinlerimizi açık tutuyordu. Şu kadarını söyliyeyim



gece sahnelerinde duyulan doğaya ait sesler tamamen doğal. Bir ya da iki ekleme var hepsi bu. Atmosfere ait sesler o kadar yoğun ki, dikkati hemen çekiyor. Özellikle kurt sesleri epey rahatsız ediciydi. Ateş yakarsanız kurtlar aşağı inmez deniliyordu tabi böyle olunca tedirgin olmamak elde değil.



Kaç hafta sürdü?



Bekçi filmi, İzmir’in Buca ilçesin’deki Kaynaklar köyünde üçbuçuk dört hafta gibi bir sürede çekildi. Filme hem halk hem de dönemin belediye başkanı Levent Piriştina desteklerini hiç esirgemediler.





Sen aynı zamanda deneyimli bir oyuncusun da… İşin yapımcılık kısmına geçtiğinde ne gibi zorluklarla karşılaştın?



Bir işin yapım kısmı her açıdan  büyük sorumluluklar gerektiriyor.   Çok stresli olduğunu söyleyebilirim.   Ben Dokuz Eylül Üniversitesi Opera Şan bölümünden mezun olduktan bir yıl sonra Istanbul’a yerleşme karari aldim. Abim ve ablam İstanbul’da yaşıyorlardı zaten.  Ablam Mehlika Çelik de Amerika’dan kesin dönüş yapıp İstanbul’da yaşama kararı almıştı ve Abim Engin Çelik ile  beraber İDE’yi yürütüyorlardı.  Bu benim için bir avantajdı, yapımcılığı da hayatımın bir parçası yapmak çok da zor olmadı bu yüzden. İstanbul’a geldiğimde kafamda sadece farklı ve yeni bir şeyler yapmak vardı.  Bu yüzden İDE’nin yapımcılık kısmına ağırlık verdim.  Bana en keyif veren, kendimi en iyi ifade ettiğim yer sanat olduğu için sanat ağırlıklı yapımlar üzerinde çalıştım.  Bu durum da genel olarak yapımcılık kısmımı besledi, farklı projeler ve sanat içerikli yepyeni formatlar hazırlamamızı sağladı.





“Bekçi” filmi  gerçekten özel bir yapım,  bir çok açıdan  bende  özel bir yeri var.  Keza sinema da öyle.  Aslında ailece eskilere dayanan bir bilinçaltımız var.  Babam Bingöl’ün Karlıova ilçesinde ilk sinema salonunu açan kişidir.  Söylediğim tarih 1970’ler...   



Mesela ağbim Engin Çelik, yerli sinemada Altın Palmiye ödülünü alan ilk film olma özelliğini taşıyan  Yılmaz Güney’in “Yol’ filiminde Tarık Akan’nın oğlu rolünde oynamıştı.  Yol filminin en etkili sahnelerinden ve  abimin de olduğu kar sahnesi bilinçaltımdaki  en güzel sahnelerden birinde yerini koruyor.  Bu bilinçle hatta  bu bilinçaltı ile büyüyünce, bu işe tekrar gireceğim de belliymiş aslında.



Tabi bu arada mezun olduğum bölüm  Opera, hep hayatımda en büyük şanslarımdan biri de İstanbul’da Talimhane tiyatrosu ile yollarımızın  kesişmesi oldu.  Mehmet Ergen ve Lerzan Pamir’in yönettiği çok iyi müzikallerde  oynamam benim için çok sevdiğim şarkı söylemeyi de hayatımda tuttu. Şu anda da Talimhane tiyatrosunda  Damdaki Kemancı’yı oyunu ile uzun zamandır kapalı gişe oynuyoruz.



Yeni film hazırlığı var mı?



Yeni bir film hazırlığımız var. Yine yapılmayan bir şey yapmak istiyoruz. “Devrim Erbil: Gökyüzü Öyle Maviydi Ki”. Ortak yapımcı olarak gireceğimiz filmi yazan yöneten Durmuş Akbulut, görüntüler Serdar Özdemir bu defa Ressam Devrim Erbil’in yapıtlarına odaklanmış bir film var. Yarı biyografik, fantastik, kara mizahı da içeren bir dram filmi. Bu film, Türk sinemanın kurmacaya dayalı, konulu ilk ressam filmi olacak.  Bu yaz, Balıkesir ve İstanbul’da çekimlere başlıyoruz.


BİM 29 Kasım Cuma 2024 indirim kataloğu yayımlandı Narin Güran cinayetinde katil belli oldu! Para çekme ve yatırma işlemleri değişiyor Teğmenler soruşturmasında görevden almalar Bankalara dolar talimatı gitti! 9 kilo vermişti! Derin göğüs dekoltesi olay oldu