TGC, usta gazeteci için toplandı
TGC, 'meslekte iz bırakanlar' toplantısında usta gazeteciyi andı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 'Meslekte İz Bırakanlar Toplantıları'nın 12'ncisi 'Oktay Akbal’a Mektuplar' başlığıyla Basın Müzesi'nde düzenledi.
Öykücü, romancı, gazeteci ve yazar Oktay Akbal, İstanbul'da 20 Nisan 1923 yılında doğdu. Sait Faik ve Sabahattin Ali'den sonra Türk öykücülüğünde yeni bir kilometre taşı olarak kabul edilen Oktay Akbal, çağdaşı yazarları da etkileyen bir isim olarak anılıyor.
'Önce Ekmekler Bozuldu', 'Aşksız İnsanlar', 'Önce Şiir Vardı', 'Bir Simit Ağacı Olaydı', 'Hiroşimalar Olmasın', 'Atatürkçülük Savaşı'nın da içinde olduğu birçok kitap yazan Oktay Akbal, son yıllarda yaşlılığa bağlı hastalıklarla yaşamını sürdürüyor.
91 yaşındaki Oktay Akbal'ın Cumhuriyet'te yayınlanan son yazısı 23 Mart 2014 tarihini taşıyor. Her gün yazı yazamadığı için çok üzülen ve 'yazmak, yaşamaktır' diyen Oktay Akbal'a en büyük desteği ise eşi Ayla Akbal veriyor. Eşiyle birlikte Muğla Akyaka'da yaşayan Oktay Akbal Basın Müzesi'nde düzenlenen toplantıya gönderdiği bir mesajla duygularını dinleyicilerle paylaştı.
Oktay Akbal’a Mektuplar kitabının ele alındığı toplantıya TGC Başkanı Turgay Olcayto, Önceki Başkan Orhan Erinç, Genel Sekreter Sibel Güneş, Balotaj Kurulu Başkanı Muammer Tuncer ve Sekreteri Haşmet Yavuz’un da aralarında bulunduğu çok sayıda gazeteci ve yazar katıldı.
BAŞKAN OLCAYTO: DEMOKRATİK REJİMLERDE BASIN HÜRDÜR SANSÜR EDİLEMEZ
Toplantının açılış konuşmasını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto yaptı. Olcayto, Oktay Akbal’ın inatla korkmadan gerçekleri dile getiren en önemli aydınlardan biri olduğuna dikkat çekerek günümüzde basına uygulanan baskıların her geçen gün arttığını ifade etti.
Başkan Turgay Olcayto, konuşmasında şunları dile getirdi:
"17 Aralık operasyonunun ardından görevden alınan eski Bakanlar hakkında kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu’yla ilgili haberlere yayın yasağı getirildi. Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararıyla yasaklama çıktı. Başta Cumhuriyet olmak üzere Evrensel, Birgün, Yurt, Zaman ve Taraf gazeteleri yasağa tepki gösterdiler. Yasağa uymayacaklarını söylediler. Basının görevi kamu yararını ilgilendiren bütün konularda bilgi ve fikirleri topluma aktarmaktır. Demokratik rejimlerde basın hürdür ve sansür edilemez. Yayın yasakları ile olayların kamuoyuna aktarılmasının engellenmesi Anayasa’ya da aykırıdır. Bilgi edinme yurttaşlara tanınmış bir haktır. Habere ulaşmak, haberi yorumlamak ve haberi serbestçe yayınlamak da basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilir. Yayın yasakları bu hakkı zedelemektedir. Halktan haber gizlemenin sakıncalarını da sıkça yineledik. Son 4 yılda alınmış 149 yayın yasağı kararı var. Bingöl’de polis öldürülüyor. Yasaklama geliyor. Uludere’den başlayıp Reyhanlı’ya kadar pek çok olayda gerçekler halktan gizlendi. Türk halkının öğrenemediği ne kadar çok haber var. Biz gazeteci olarak bile orada yaşananları bilmiyorsak kamuoyu nasıl aydınlanacak"
OKTAY AKBAL’IN MESAJI: MEKTUPLARIN ÖZGÜN BİÇİMLERİ BASIN MÜZESİ'NDE KORUNMASI DİLEĞİM
Moderatörlüğünü Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı Orhan Erinç’in yaptığı toplantıda gazeteci-yazar Ali Sirmen, eleştirmen Hikmet Altınkaynak ve İş Bankası Kültür Yayınları Editörü Ruken Kızıler konuştu.
Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı Orhan Erinç, konuşmasına Oktay Akbal’ın gönderdiği mesajı katılımcılarla paylaşarak başladı. Akbal, mesajında şunları dile getirdi:
"Değerli Dostlar; edebiyat, anı ve belge değeri olan bu dost mektuplarının özgün biçimlerinin Cemiyetimizin Basın Müzesi’nde korunması ve gerektiğinde araştırmacıların bilgilerine sunulması, dileğimdir. Zamanlar geçer, değerli anılar varsa, onlar hep kalır. Bu mektupların kitaplaşmasında katkı ve emeği büyük olan edebiyatçı yazar, dostum Hikmet Altınkaynak’a, kitabı yayımlayan İş Bankası Kültür Yayınları yönetimine, editör Rûken Kızıler’e çok teşekkür ederim. Ayrıca bu toplantıyı gerçekleştiren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Basın Müzesi’ne, toplantıya katılan değerli konuşmacılara ve konuklara da sevgilerimi, teşekkürlerimi sunarım"
ORHAN ERİNÇ: OKTAY AKBAL’IN YAZISINI İLK OKUYAN GAZETECİLERDEN BİRİYİM
Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Orhan Erinç,“Ben yıllarca yazı işlerinde Oktay Akbal’ın yazısını ilk okuyan gazetecilerden biri oldum. Oktay Akbal’a Mektuplar kitabının çıkması çok değerli" diyerek başladığı konuşmasına yayın yasaklarıyla ilgili görüşlerini dile getirerek devam etti:
Erinç, "Son yayın yasağı ile halkın bilgi edinme hakkı elinden alındığı gibi gazetecinin de adli haber yazma olanağını da elinden alınıyor. Polis, adliye muhabiri dediğimiz çok önemli alanın çalışanlarının da haber yapmasını engelleyen bir uygulama. Basın Yasası’na dayanarak radyoyu, televizyonu, interneti bağlayıcı karar almak olanağı hukuken yok. Ancak ama yayın yasaklarında her nedense 3. maddeden hareketle basına yasak getirmek gibi hukuki sorunla karşı karşıyayız. Hukuki dayanağı olmayan bir yayın yasağı var. Son yayın yasağı ‘basılı, görüntülü ve internet gazeteciliği’ dediği için radyoyu kapsamıyor" şeklinde konuştu.
HİKMET ALTINKAYNAK: HAYATTA HİÇBİR ŞEYE BOYUN EĞMEDİ
Oktay Akbal’a Mektuplar kitabının yazarı olan Hikmet Altınkaynak, şunları söyledi:
Oktay Akbal, bu mektupların yok olmasını istemiyordu. Onları 70 yıl boyunca saklamış, korumuş, gözü gibi bakmış, değer vermişti. Mektuplar, değerli dostlarından gelmişti ve değerli bilgiler içeriyordu. Bu nedenle de mektupları bir an önce okurla buluşturmak istedi. Haklıydı, dün yazılmış gibi mürekkep kokuyordu. Doğaldır ki uçup gitmeyen yalnızca mürekkep değildi. O yoğun duygulardı. Bu mektupları yayımlama kararı, sanırım biraz da bu yoğun duyguları paylaşmak içindi. Ama bir yandan da Oktay Bey, zaman zaman karamsarlığa kapılıyor, yaşlılıkla, hastalıkla savaşıyor. Hayatta hiçbir şeye boyun eğmediği gibi, onlara da boyun eğmiyordu. Geleceğe kalacak mektupların; belgesel, yazınsal değeri olsun istedim. Seçmeyi tıpkı bir şiir antolojisi hazırlar gibi yapmaya çalıştım. Mektuplar, yazıldığı gibi aynen kitaba aktarıldı. Buna hem ben hem de yayınevi editörü Sayın Rûken Kızıler, büyük bir dikkat ve özen gösterdik. Okunamayan sözcükleri olası sözcüklerle tamamlama yoluna gitmedik, yerini boş bırakıp (…) olarak belirttik. Bilinmeyen kişi, yer, yapıt, sözcük adlarını çok büyük oranda dipnotlarla açıklamaya çalıştık. Yazar sıralamasını, yazanların soyadına göre yaptım. Her yazarın mektuplarını da ilk mektubundan son mektubuna doğru kendi içinde yazılış tarihine göre dizinsel olarak sıraladım.
CEPLERİ MEKTUPLA DOLU KUŞAĞI SAYGIYLA ANIYORUZ
İş Bankası Kültür Yayınları Editörü Ruken Kızıler ise toplantıda yaptığı konuşmada kitabın oluşma süreciyle ilgili duygularını paylaştı:
"Oktay Akbal, tüm yaşamı içinde kendisine gelen mektuplara o kadar zaman ayırmış ki, taşradan gelen mektuplarda hep bir istek var. Oradan ulaşamadıkları gazeteleri, dergileri talep ediyorlar. Para birleştirip ona gönderiyorlar. Sadece öykücü, gazeteci, romancı değil aynı zamanda bir mektup üstadı olduğunu mektuplardan görüyoruz. Oktay Akbal’a mektupları saklayıp, arşivini açtığı için de kendisine müteşekkirim. Cepleri mektupla dolu kuşağı saygıyla anıyoruz"
ALİ SİRMEN: OKTAY AKBAL İÇİNDEKİ ÇOCUĞUNU ÖLDÜRMEMİŞ BİR ADAMDIR
Oktay Akbal ile uzun yıllar birlikte çalışan gazeteci-yazar Ali Sirmen ise “aydın cesaretini ondan öğrendim” diyerek konuşmasına başladı.
"Doğrusu söze nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Bugün Oktay Akbal ile telefonda konuştum. Buraya gelen herkese selamlarını, sevgilerini gönderdi. Oktay Akbal hasta. Onun hasta olduğunu duymak insana üzüntü veriyor. Fakat ne tuhaftır ki bütün bu elverişsiz koşullara rağmen Oktay Akbal ile konuşunca insanın içi açılıyor. Benim de içim açıldı. Onu teselli edeceğime ben teselli buldum. Oktay Akbal, bir güzel insandır. İçindeki çocuğu hiç öldürmemiş bir adam. Her zaman insana yaşama sevinci verir. Ondan unutulmaz bir şey öğrendim. Aydın cesaretinin ne olduğunu Oktay Akbal’dan öğrendim. Askeri darbeleri beraber yaşadık. Fakat Oktay Akbal yazı yazarken hiç kendini tutmaz, frene basmaz, düşüncelerini gözünü kırpmadan söylerdi. Aydın cesaretinin aynı zamanda insanın korkarak da olsa düşüncesini açıklama inadı olduğunu Oktay Akbal’dan öğrendim"
KİTAPTA KİMLERİN MEKTUPLARI VAR?
Nahit Ulvi Akgün, Besim Akımsar, Sabahattin Kudret Aksal, Talip Apaydın, Prof. Dr. Neda Armaner, Mustafa Balbay, Özdemir Balkan, Tahsin Banguoğlu, Faik Baysal, Vehbi Belgil, Egemen Berköz, Adnan Binyazar, Salah Birsel, Dr. H. Wilfrid Brands, Alev Çoşkun, Necati Cumalı, Bülent Ecevit, İlhami Emin, Ali Gevgilili, Kasım Gülek, Ruşen Hakkı, Kenan Harun, Georg Hazai, Ayhan Hünalp, Ahmet Köksal, Cahit Külebi, Nezihe Meriç, Yaşar Nabi Nayır, Behçet Necatigil, Fahir Onger, Fikret Otyam, Lütfi Özkök, Ziya Osman Saba, Mehmet Salihoğlu, Mehmet Seyda, Salim Şengil, Ahmet Telli, Naim Tirali, Prof. Dr. Fehmi Yavuz, Hilmi Yavuz.
MESLEKTE İZ BIRAKANLAR TOPLANTILARI
TGC Meslekte iz bırakanlar toplantılarıyla yaşayan ve kaybettiğimiz gazeteci ve yazarların dünya görüşlerini, eserlerini üyeleriyle paylaşmayı sürdürüyor: Bugüne kadar toplantılara konu olan gazeteci ve yazarların isimleri ise şöyle:
1. Burhan Arpad/ çevirmen-yazar
2. Cevat Fehmi Başkut /gazeteci
3. Doğan Nadi/ Gazeteci-yazar
4. Faruk Nafiz Çamlıbel/ şair-yazar
5. Hrant Dink/ gazeteci
6. İlhan Selçuk ve karikatürist Turhan Selçuk
7. Niyazi Ahmet Banoğlu/ gazeteci, tarihçi, yazar
8. Semih Balcıoğlu/ karikatürist
9. Şakir Süter/ Gazeteci
10. Uğur Mumcu/ gazeteci- yazar
11. Vasfiye Özkoçak/ gazeteci