TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş: Demokrasiyi en yüksek seviyeye çıkarmak için mücadele edeceğiz
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Milletimiz sokaklara çıkarken kazanımlardan vazgeçmeyeceğini ortaya konmuş, demokrasiye sonuna kadar sahip çıkmıştır. Hep beraber TBMM'de temsil edilen ve edilmeyen bütün siyasi partiler ve 85 milyon demokrasiyi en yüksek seviyeye çıkarmak için mücadele edeceğiz" dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, TBMM’de düzenlenen 15 Temmuz Anma Töreni’nde açıklamalarda bulundu.
Kurtulmuş'un açıklamaları şu şekilde:
"Dünyanın birçok yerinde Allah muhafaza böyle bir şeyle karşılaşırsa insanların büyük çoğunluğun burunlarını odadan dışarıya çıkaramayacağı ortamda bu milletin darbecilere karşı direnebilmesinin ardında yatan en önemli hususlarından birisi demokrasiye olan tutkumuzdur. Bu milletin önemli hassasiyeti, işgale karşı, yabancıya karşı direnmektir. O gün uçan uçakları kullanan pilotların, onlara emir veren ve arkasındakilerin buralı olmadığı, milli olmadığını hisseden milletimizin işgal teşebbüsü ile karşı karşıya kaldığını anlamış ve cesaretle sokaklara çıkabilmiştir. Bu milletin kitabında işgalciye karşı eyvallah etmek yazmaz. Ayrıca bu milletin en temel özelliklerinden birisi vatanı savunmada olağanüstü gayretidir.
DEMOKRASİ MESAJI
Bu milleti Çanakkale'de coşturan, Dumlupınar, Kocatepe, Trablusgarp'ta, Allahuekber dağlarında en önemli hususiyetin şehadet bilinci olduğunu biliyoruz. O gece ecdattan bize miras kulan o ayrıntılara şahit olduk. 15 Temmuz gecesinde milletimizin bu büyük hassasiyetlere sahip olduğumuzu gördük. Başta 15 Temmuz şehitleri olmak üzere, isimlerini bilmediğimiz 15 Temmuz'un o görünmez yüzbinlerce kahramanlarını saygıyla selamlıyorum. Demokrasinin olmadığı yerde ne insan hakları ne özgürlüklerin ne bireysel hakların olması mümkün değildir. Milletimiz sokaklara çıkarken kazanımlardan vazgeçmeyeceğini ortaya konmuş, demokrasiye sonuna kadar sahip çıkmıştır. Hep beraber TBMM'de temsil edilen ve edilmeyen bütün siyasi partiler ve 85 milyon demokrasiyi en yüksek seviyeye çıkarmak için mücadele edeceğiz. Demokrasiyi korumakla birlikte demokrasi düşmanı vesayet odaklarına karşı hiçbir ayrım gözetmeksizin, vesayet odaklarının tamamına karşı her ortamda mücadele etmek bizim 15 Temmuz'dan çıkardığımız önemli derslerden biridir.
"SADAKAT MİLLETİN KENDİSİNEDİR"
Devlet kurumların içerisine sızan FETÖ örgütlenmesini, devlet kurumlarının sadece içinde tarafgirlik oluşturması değil aynı zamanda devletin kurumlarının ruhunu ortadan kaldırdığını hepimiz biliyoruz. Devlet kurumlarının ruhunun ortaya konulması, bunu yerine getirirken de kamunun kurum ve kurumlarından güçlendirilmesi en önemli siyasi görevlerimizdendir. Şeffaflık sadece hesap verebilirlik bakımından değil, devlet kurumlarının işletilmesi bakımından hayati unsurlardan birisidir. Devletin içerisinde liyakat, ehliyet ve sadakat prensipleri içinde kamu görevlerinin iş yapmasının temin edilmesidir. 15 Temmuz'da birileri devlet yöneticisi olsa bile anayasal düzene değil de kendisine emir verenlerin devlete ne büyük zarar vermiş olduğunu görmüş olduk. Sadakat ne sözde bir hocaya ne de karanlık bir locayadır. Sadakat milletin kendisine ve tamamınadır. 15 Temmuz bize bir cümlelik bir ders verdi: Kurallara dayalı bir sistem ve mutlaka vatana millete güvenen bir halk toplumsal yapı. Bunu sağlayabilmek için bütün gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye darbe meselesiyle sadece 15 Temmuz'da karşılaşmadı. Türkiye 5 sefer halktan oy almadıkları halde idareye el atmak isteyen birtakım şaibeli grupların istilasına uğradı.
"DARBELER DÖNEMİ GERİDE KALMIŞTIR"
Türkiye çok partili siyasi hayatında 5 kere darbe, adına ne derseniz deyin, Türkiye 5 sefer idareye halktan oy almadıkları, güç almadıkları halde idareye el atmak isteyen şaibeli grupların istilasına uğradı. Bütün milletimiz 5 tane darbe ve darbe benzeri olay karşısında ne yazık ki ağır bedeller ödedi. Bu bedellerin en başında gelen toplumsal kamplaşma ve kutuplaşmadır. Türkiye'de her darbe, darbeye alkış tutan şakşakçılarla bedel ödeyenler arasında bir büyük mücadeleye sahne oldu. Darbe ve darbe girişimlerinin hemen sonra Türkiye'de büyük ekonomik kaoslar yaşandı. Darbelerden sonra çok daha önemli tehditlerle karşı karşıya kalmış olduk. Darbeler ondan sonraki on yıllarda da gelen nesillerin bedelini ödemeye devam ettiği ihanet hareketleridir. 15 Temmuz'dan sonra darbeler dönemi geride kalmıştır. Yeter ki biz millet olarak farklılıklarımızı zenginlik olarak ortaya koyalım, ortak şuur ve milli birlik ve şuurda birleşmeyi becerebilelim. Bundan sonraki dönemde daha güçlü bir demokrasi, kuvvetli ekonomik refah, bütün kesimlerle birlikte birliğin beraberliğin sağlandığı çok güçlü toplumsal zenginlik olarak yoluna devam edecektir. Cenab-ı Allah bu millete 15 Temmuz benzeri bir ihaneti bir daha göstermesin.