Tarım Bakanı Kirişci'den patates, soğan açıklaması: İstismar ediliyor
Kilosu 30 TL'yi bulan soğan, seçim konuşmalarının önemli başlıkları arasında yerini aldı. Soğan tartışmasına yanıt, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci'den geldi. "Seçimden seçime patatesi, soğanı konuşan bir halimiz var. Bunların istismar edildiğini vurgulamak isterim" diyen Kirişci, soğan arzında bir sorun olmadığını sorunun tarımın doğasında olduğunu dile getirdi.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Sivas Valiliği ek binasında tarım sektörü temsilcileriyle düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, çiftçilerle buluşmak ve sektörün bugünü ile yarınını konuşmak üzere illeri ziyaret ettiğini belirtti.
Kirişci, Türkiye'nin 21 yıldır izlediği doğru politikalarla bugüne kadar hiçbir ürünün arzı noktasında sıkıntı yaşamadığını vurgulayarak, sektörün üretim yapmasının mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti.
SUYUN YÜZDE 77'SİNİ SULAMADA KULLANIYORUZ
Tarımda suyun çok önemli olduğunu dile getiren Kirişci, "Türkiye'nin 112 milyar metreküp suyu var ama 58 milyar metreküplük kısmını şu anda kullanıyoruz. Bunun da yüzde 77'si yaklaşık 44 milyar metreküpünü tarımsal sulamada kullanıyoruz. Geri kalan yüzde 23'lük kısmı da evlerimizde ve sanayide kullandığımız sular." dedi.
TÜRKİYE SU STRESİ ALTINDA
Türkiye'nin, 1313 litre kişi başı su tüketimiyle su stresi altında olduğunu belirten Kirişci, "Bu 1000 ile 1700 arası su stresli ülke olarak tanımlanıyor ama 1000'in altına düştüğünde su fakiri ülke oluyoruz. Biz iklim değişiminin olumsuz etkisi olmasa bile önümüzdeki 30-40 yılı öngörmeden daha erken bir zamanda su fakiri bir ülke olacağımızı bilmemiz lazım. Çünkü bizim nüfusumuz artmaya devam ediyor." diye konuştu.
SOĞAN AÇIKLAMASI: ARZLA İLGİLİ PROBLEM YOK, TARIMIN DOĞASINDA VAR
Kirişci, tarım ve ormancılık adına yeni bir dönemi başlattıklarını ve planlı tarımı hayata geçireceklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Şimdi mesela güncel olan soğan meselesi var, soğanla ilgili de bir arz açıklığından falan da değil, üretimle ilgili, arzla ilgili önemli bir problem yok ama tarımın doğasında vardır. Yani seçimden seçime patatesi, soğanı konuşan bir halimiz var. Bunların istismar edildiğini özellikle belirtmek ve vurgulamak isterim. Biz istiyoruz ki üreticinin geliri istikrara kavuşsun, üretici öngörülebilir bir süreci dikkate alarak üretim yapsın. Burada 1 yıl ona 1 yıl buna değil, üretilmesi gerekenlerin ne olduğuna karar vermiş, bir kamu otoritesi tarafından yönlendirilmiş bir çiftçi olsun istiyoruz."
TAHIL KORİDORU DÜNYAYA BİR NEFES OLDU
Kirişci, tahıl koridoru hakkında da bilgiler vererek, "Geçen geminin sayısı 890. Bu zamana kadar 890 gemi geçti. Süre 6 ay uzatıldı, şimdi 2 ay daha uzatıldı. İhtiyaç olursa bunun da uzatılabileceğini söyleyebiliriz. Ama burada sadece 445 dolar olan buğdayın tonu, 280-290 dolara gerilemedi, aynı zamanda dünya bir nefes aldı. Yani emtia fiyatlarında da bir gerileme oldu ve dünyadaki o panik havası gitti." diye konuştu.
BASINÇLI SULAMAYA GEÇİLECEK
Tarımla ilgili eylem planları hakkında da bilgiler veren Kirişci, "Önümüzdeki 5 yılda Türkiye'de bütün sulama sistemleri vahşi sulamadan kapalı sulamaya, basınçlı sulamaya geçecek. Her şehir kendine yeterli olsun diyoruz. Kent tarımını çok önemsiyoruz, özellikle jeotermalin olduğu yerlerde sera OSB’ler yani endüstriyel amaçlı sera OSB’lerin kurulumunu teşvik ediyoruz, destekliyoruz." dedi.
Kirişci, tarım organize sanayi bölgesi sayısını artırmayı da hedeflediklerini vurgulayarak, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Tüm Türkiye'de tarım OSB sayısını 100’ün üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Çünkü tarım sektörüne ormana gençlerimizin ilgisi en alt düzeyde. Bunların ilgisini çekmek için gençlerimizden bu alanda faaliyet göstermek isteyenlere arazi tahsisi, buradaki faaliyetler için ihtiyaç duyacakları finansman, üretecekleri ürünü alım garantisi, bu üç aşamalı uygulamayı bu kardeşlerimize inşallah sunacağız. Kadını kırsalda tutamadığımız için aileyi tutamıyoruz ve aileyi de tutamadığımız için gençler de heba oluyor. Biz bu gençlerin TEKNOFEST kuşağı gibi tarıma da ilgi göstermelerini sağlamak için aileyi burada ailenin direği olan anneyi sosyal güvenliğe kavuşturacağız. Sosyal güvenliği olan bir anne, aileyi toparlayacak. Böylelikle ailenin başka yerlere gitmesi söz konusu olmayacak."