Sosyal ağlarda 'check-in' yapanlara çok ciddi uyarılar!
Arkadaşları keyifli tatil anılarıyla kıskandırayım derken, hırsızların kurbanı olmayın.
Facebook, Google Plus, Foursquare ve benzer sosyal ağlar üzerinden 'check-in' yapmak gittikçe daha popülerleşiyor. Özellikle yaz tatilinde nerede olduğunu ve ne yaptığını sosyal ağlardaki tüm arkadaşlara bildirmek neredeyse vazgeçilmez bir alışkanlığa dönüştü. Kulağa oldukça eğlenceli geliyor; ancak tam olarak nerede bulunduğunuzu herkese söylemenizin farklı güvenlik risklerini de beraberinde getirdiğini de unutmamak gerekiyor. Güvenli içerik ve tehdit yönetimi çözümleri lideri Kaspersky Lab, web üzerinde gizliliği koruma ve güvenli bir şekilde check-in yapabilmekle ilgili önemli ipuçlarını sunuyor.
Sosyal ağlarda belki de en sık rastlananlar arasında, "Hey! Yeni arabama bakın", "Bu restoranda yemek yiyorum" ya da "İş için yeniden Tokyo yollarında..." gibi bildirimler başta geliyor. Akıllı telefonların yetenekleri sayesinde bu bildirimlere fotoğraflar ve videolar da eşlik ediyor. Öyle ki 'check-in' kavramı artık vazgeçilmez alışkanlıklarımızdan birine dönüştü. Tanıdıkların lüks bir otelde konakladığımızı, nişanlandığımızı, yeni bir ev satın aldığımızı veya hayranı olduğumuz bir sanatçıyla tanıştığımızı bilmelerini istememiz oldukça doğal. Peki ya güvenliğimiz?
HIRSIZLARA AÇIK DAVETİYE
Sanal 'check-in' ile ilgili güvenlik sorununun nedeni çok basit; check-in yaptığınızda veya konumunuzu içeren fotoğrafları sosyal ağlara yüklediğinizde adresin görülebilmesi, tam olarak nerede olduğunuzun da herkes tarafından bilinmesi anlamına geliyor. Ve günümüz dünyasında, bu bilgiyi görenlerin sadece arkadaşlarınız olmadığını hatırlatmamıza gerek yok. Diğer bir ifadeyle siz New York'un tadını çıkarırken, İstanbul’daki evinizin soyulması hiç de uzak bir ihtimal değil.
'Check-in'lerin halka açık olmasının sebep olduğu bu riskler, birkaç yıl önce gün yüzüne çıkmıştı. Ancak buna rağmen popüler olması engellenemedi. Bugün, kendi Twitter hesabınızdan http://pleaserobme.com internet sitesindeki check-in’leri kontrol edip, özel hayatınızın ne ölçüde ifşa edildiğini görebilirsiniz. Twitter check-in’inden yola çıkan bir hırsızın yapması gereken, basitçe Google Maps özelliğini kullanarak, yaşadığınız mahallenin sakin bir yer olup olmadığına bakmaktır. Hatta hırsız, evde kimsenin olup olmadığını anlamak için blog’unuzun yasal veriler bölümünden kolayca bulabileceği ev telefonunuzu da arayabilir.
Özel hayatının bütün ayrıntılarını sosyal medyada paylaşmayı seven biriyseniz, hırsızlara daha ayrıntılı bir soygun planı yapma fırsatı da sunmuş olursunuz. Örneğin yeni bir televizyon seti veya dizüstü bilgisayar aldınız, bu haberi de bir Instagram veya Twitter fotoğrafıyla paylaştınız. Yabancıların da bu haberleri takip edebildiğini unutmayın. Hırsızlar için bu, iştahlarını kabartan ve menüde ne bulunduğunu gösteren açık bir davetiyedir; belki de onların ağız tadına hitap ediyordur.
RİSKLERİ AZALTMAK MÜMKÜN!
Peki, sanal check-in güvenli bir şekilde yapılabilir mi? Evet, olabilir. Ancak yine de içinde biraz risk unsuru bulunduracaktır. Check-in’lerinizi Facebook, Google Plus veya Foursquare’den halka açık olarak yapmayı tercih etmemiş olsanız dahi, web hizmetindeki bir hata, verilerinizin kolayca yabancılar tarafından da görülmesine neden olabilir. Bundan etkili bir şekilde korunmanın en iyi yolu, çevrimiçiyken kendiniz hakkında çok fazla bilgi girmeyi bırakmaktır. Tatilde olduğunu belirten bir bildirim tek başına bir işe yaramayacağından, sosyal ağlarda adresinizi, telefon numaranızı ve iş yerinizi yazmaktan kaçınmanız tavsiye ediliyor. Ayrıca, mobil cihazları zararlı yazılımlara karşı korumak ve şifrelerin çalınmasını engellemek için uygun bir güvenlik uygulaması da bu konudaki riskleri azaltır.