SONDAKİKA Devlet Bahçeli'den Türk Tabipler Birliği'ne çok sert tepki: Bunlar hipokrat yeminlerini çiğneyen yüz karalarıdır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 14 Mart Tıp Bayramı öncesinde doktorlara yönelik 'Açık konuşacağım, açık konuşmayı severim, varsın gidiyorlarsa gitsinler' çıkışının yankısı sürerken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de bugün Türk Tabipler Birliği için çok sert ifadeler kullandı: Eğer bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa o da TTB’nin yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtıdır. Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu'na da emoji tepkisinde bulundu.

Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.

İşte Bahçeli'nin açıklamaları:

14 MART TIP BAYRAMI

Hayatı riske etmek demek, insanın akıp giden yaşamında bir başkası için fakarlıkta bulunması demektir. Bir düşünürün dediği gibi hayat bize verilmiştir fakat bize o kadar az aittir ki belki de yaşadığımız son olay, hissettiğimiz son yalnızlık umudumuzun son yamacıdır.

Her canlı nefes alır fakat insan olmak için nefes almaktan daha fazlası lazımdır. Bir insanın başkası için riske girmesi, elini taşın altına koyması gıpta edilecek bir harekettir.

Dün kutladığımız 14 Mart Tıp Bayramı taşıdığı pek çok anlamının yanı sıra vefanın, feragatin, erdemin, eşsiz ve emsalsiz bir özverinin başta doktorlarımız olmak üzere tüm sağlık çalışanlarımızda nasıl bayraklaştığını ifade eden özel bir gündür. Doktorlarımıza, hemşirelerimize, ebelerimize, tıbbın yüz akları olan insanlarımıza ne yapsak az, ne söylesek eksiktir. Onlara gönül borcumuzu ödememiz kolay değildir. Ülkemizde ilk koronavirüs vakası 11 Mart 2020'de açıklanmış ilk vefat ise 17 Mart 2020 tarihinde gerçekleşmişti. İki yılda salgının ağır sonuçlarına maruz kaldık. Düşüş trendinde olan vaka sayılarına rağmen maalesef can kayıpları halen devam etmektedir.

Siyasetten ticarete, kültürden sanata, ülkeler arası ilişkilerden diplomasiye, ekonomiden çalışma şartlarına kadar salgın her yeri tasallutu altına aldı. Beşeriyet zor ve meşakkatli bir sürecin bütün olumsuzluklarıyla sarsıldı, yüzleşti.

Canı veren Allah'tır, elbette alan ya da alacak olan Allah'tır. İnsana düşen önce tedbir almak sonra tevekkül etmektir. Koronavirüsle mücadelede doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız hayatlarını riske atmak pahasına insan üstü bir gayretle mücadele etmişlerdir. Hepsine müteşekkiriz. Hepsine şükran duyuyoruz. Gece gündüz demeden fedakarlık anıtı haline geldiler. Türkiye, sağlık alanında övgüyle bahsedilen bir başarı yakalamışsa bunun halkasında doğru yönetim ve isabetli altyapı yatırımları olduğu kadar doktorlarımız, hemşirelerimiz, ebelerimiz, hasta bakıcılarımız, teknik kadro vardır.

Sağlık çalışanlarımızın temel sorunlarını, haklı taleplerinin bilincindeyiz. Nitekim sayın Cumhurbaşkanımızın dün açıkladığı 5 müjdenin çok değerli ve sevindirici olduğu kanaatindeyiz.

MHP ve Cumhur İttifakı hekimlerimizin ve diğer sağlık çalışanlarımızın her zaman destekçisi, dert ortağıdır.

"GİDİŞLERİ OLSUN, GELİŞLERİ OLMASIN"

Koronavirüs salgını başında sağlık sistemimizle ilgili yapılan kara propagandaları hala unutmadık. TTB'nin bu kara propagandanın sevk ve idaresinin yapıldığı nifak yuvası olarak her yalana, iftiraya sarıldığı aleni bir gerçek olarak karşımızdadır. Bunlar hipokrat yeminlerini çiğneyen, hekimliğin itibarına menfur ideolojik saplantılarla zarar veren yüz karalarıdır.

Şimdi de diyorlar ki hekimlerimiz Türkiye'yi terk ediyormuş. Bilmiyorlar ki kalpleri vatan ve millet sevgisiyle çarpan hekimlerimizin hiçbir yere gittiği veya gitmeyi düşündüğü yoktur. Eğer bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa o da TTB'nin yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtıdır. Haydi buyursunlar. Gidişleri olsun da gelişleri olmasın. Bunlar dışında giden olursa da keyifleri bilir. Mevlana gibi, "Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük; bir başka bahar için sadece yaprak döktük" deriz.

Bütün sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı'nı tebrik ediyorum. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti kınıyorum. Bu melanet hastalığın sonuna yaklaşmaktan memnuniyet duyuyorum. Her gecenin bir sabahı vardır, o sabahın ışığı ufukta görünmüştür.

KILIÇDAROĞLU'NUN DİYARBAKIR GEZİSİ

CHP Genel Başkanı iki günlük Diyarbakır gezisi esnasında Çanakkale önlerine gelen zalimlerin izinden yürüdüğünü teşkil ederek 'Tarihimiz kirli, yüzleşmemiz gerekir' diye konuşmuş. Tarihimize kirli demek namertliktir, nankörlüktür. Vatan ve millet sevgisinden nasipsizliktir. Kılıçdaroğlu'nun karanlık tarihini bilemeyiz. Şayet kastettiği Türkiye ve Türk milletinin tarihi ise önce Çanakkale'ye bakmasını sonra da zillet emellerini gözden geçirip aklını başına devşirmesini tavsiye ederim.

Türkiye'nin yüzünü kızartacak bir tarihi yoktur. Bunu iddia edenler Çanakkale'de tepelediğimiz düşmanın bugünkü devamıdır. Çanakkale bir şuurdur, bir ufuktur, bir gururdur, aziz şehitlerimizin zafer emanetidir. Bu emanet başımız üstündedir, namusumuzdur asla kirletilemeyecektir.

Kılıçdaroğlu kendisiyle, kendi tarihiyle yüzleşebilir. Hatta beklenen de budur. Ancak Türk tarihi ile yüzleşme niyeti varsa uyarıyorum ki bu tarih Kılıçdaroğlu'nun tarihi değildir. Buna hiç hakkı yoktur. Yozgat'ta başka Diyarbakır'da başka konuşan bir siyasetçiye güven duyulamaz.

Kılıçdaroğlu, ABD'nin Kızılderelilerden özür dilediğini söylüyor. Kızılderelilere soykırım yapıldı. Kılıçdaroğlu'nun mertse, gözü kesiyorsa ağzından ıslanmış baklayı çıkarsın da görelim. Nereye varmak istediğini açıklasın da duyalım. Kimlerin hesabına çalıştığını açıklasın da gerçek yüzünü tanıyalım. Sayın Kılıçdaroğlu söyler misin Türk milleti kimden özür dileyecek? Nedir senin meselen? Kimlerdir seni böyle seferber eden?

Kılıçdaroğlu milletin huzuruna çıkıp derhal özür dilemeli, çarpık sözlerinden, çürük siyasi emellerinden dolayı pişman olduğunu belirtmelidir. Aksi halde tarihimize kirli demesinin ağır sonuçlarına katlanmak durumunda kalacaktır.

Çanakkale deyince gözleri yaşarmayan kim varsa onlara dikkat edeceğiz, onlara karşı dikkatli olacağız. Çünkü onlar bizden değildir, esasen ve manen milletimize ait olmayanlardır.

NE DEMEKSE BU EMOJİ

Türkiye barış masasını kurmuşken Kılıçdaroğlu'nun 9 Martçıların izinden yürüyerek yine bir 9 Mart'ta Diyarbakır'a gitmesi, dünya Antalya'yı konuşurken 10 Mart'tan itibaren duyanları infiale sürükleyecek açıklamalarda bulunması es geçilecek bir alçalma hali değildir.

Kılıçdaroğlu'na geçtiğimiz hafta üç soru sordum. 4 parçalı Kürdistan'tan yana mısın değil misin? Terörist Demirtaş'ın ailesi ile görüştükten sonra İmralı canisinin ailesiyle de buluşacak mısın? Zillet ortaklarına büyük Kürdistan'a taraftar olup olmadıklarını sormayı aklından geçiriyor musun? Bizim bir Twitter mesajımı alıntılayarak emojiyle cevap vermiş. Ne demekse bu emoji? Sayın Kılıçdaroğlu emojiyi bırak, ergenler gibi davranmaktan vazgeç. Emelin nedir, hedefin nedir onu söyle.

A101 26 Aralık Perşembe aktüel kataloğu yayımlandı Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem Narin Güran cinayetine ilişkin kritik bilgi