Son Dakika... Müsavat Dervişoğlu CHP'nin Erdoğan'ı Meclis'te ayakta karşılamasını değerlendirdi: Yabancı bir devlet başkanı gelince ayakta karşılıyorsanız Cumhurbaşkanı da geldiğinde farklı tavırda olmamanız gerekir
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu tv100'de Kübra Par'la Ana Haber'de soruları yanıtladı. Dervişoğlu, CHP'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Meclis'te ayakta karşılaması konusuna ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu tv100'de Kübra Par'ın sorularını cevapladı.
Dervişoğlu'nun açıklamalarından dikkat çeken satır başları şöyle:
ÖZEL VE BAHÇELİ'NİN DİYALOGLARI
"Kürsüde başka özel münasebetlerde başka davranmanın vatandaş nezdinde siyasetçilere getireceği bir itibar olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca sanki sahnede bir oyun var herkes bu oyunu oynuyor yanlış algısını oluşturabilir.
ERDOĞAN'IN MECLİS'TE AYAKTA KARŞILANMASI
Konuya siyasi beklentiler üzerinden değil, devlet gelenekleri üzerinden bakmanın daha yerinde olduğunu düşünüyorum. Duruma göre vaziyet alınmaz. TBMM'ye yabancı bir devlet başkanı gelince ayakta karşılıyorsanız, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Cumhurbaşkanı da geldiğinde ondan farklı bir tavır sergilememeniz gerekir. Programlar Erdoğan'a ayağa kalkmayarak çözülmez."
NORMALLEŞME TARTIŞMALARI
İnsanlar yaşadıkları ülkeye güven duymayacak bir hale geldi. Böyle bir durumda 4.5 milyon genç eğitimde değilse ve istihdama dahil olmamışsa siyasiler kendi söylemlerini normalleştirmek suretiyle bu sorunlara çözüm bulabilecekler mi. Hayır. O zaman normalleşmenin aranmasında bir gerekçe olmalı. Ben 2018'deki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini anormalleşmenin miladı kabul ediyorum.
Sadece kürsülerden her türlü hakareti yapınca siyasetçiye olan bakış iyileşiyor mu? Siyasetçi ne söyleyeceğini bildiği kadar ne söylemeyeceğini de idrak etmesi gerek. Günün şartlarına göre istifade alanı oluşturabilmek adına birtakım söylemleri sertleştirmek değildir siyaset."
MERKEZ İNŞASI SÖYLEMİYLE KASTI NE?
Türkiye'de uzun zamandan beri siyasetin merkezinin içinin boşaltılması yolunda büyük bir çaba sarf ediliyor. Merkez bir sosyolojik kavramdır, siyasi değil. Yani bir ülkenin insanlarının sahip olduğu milli ve manevi değerlerin bütünüdür. 1 asırlık Cumhuriyetin kuruluş felsefesidir.
Siyasette merkezi boşaltmak için çok büyük senaryolar sahneye koyulmuştur. 60'da darbe olmuştur siyasetin merkezi boşalmıştır, 12 Mart bir müdahaleyle siyasetin merkezini boşaltmıştır, 80 darbesi de aynı şekilde olmuştur. 28 Şubat'ta darbe nitelikli bir müdahale olması sebebiyle siyasetin merkezini boşaltmış, oraya da AK Parti ikame etmiştir. İhtilalin ardından 44 yıl geçmiştir ve 22 yıldır AK Parti tarafından yönetilmektedir.
Bizim dediğimiz şu: Verdiğimiz hukuk, demokrasi, adalet, hürriyet mücadelesiyle toplumun yeniden bütün kesimlerinin kabulunü alacak siyasetin inşası mümkündür. Bu aşırılıkların hepsini törpüleyecektir.
"İYİ PARTİ'NİN MERKEZİ İNŞA EDEBİLME İHTİMALİYLE UĞRAŞILIYOR"
İYİ Parti'yle partilerin uğraştığına dair emareler var. Ben olsam uğraşmam. Milletvekili transferleri vs... Partimizdeki istifalara ilişkin kişiler üzerinden konuşmayı doğru bulmuyorum. Biliyorsunuz siyaset gidenlerle değil kalanlarla yapılır. İnançlar idealler ve hedefler noktasından ve matematiksel olarak bakarsanız iki ayrı durum ortaya çıkar.
Benden önce ve benimle birlikte olan istifalar için şunu söyleyebilirim ki, gidenlerin benim tavrım, partinin ilkeleri vs. gibi konusunda neyden rahatsız olduklarını söylemesi lazım. Böyle bir yorum ve eleştiri de almadık. Partiden istifalar kendi siyasi geleceklerine ilişkin şüpheler üzerine oluşmuş olabilir. İsim vermeyeyim ama bazı istifalar üzerine üzüldüğümü söyleyebilirim.
"AKŞENER'İN SİYASETE DÖNÜŞÜYLE İLGİLİ BİR KONU YOK"
Sayın Akşener'le rutin planlı bir görüşmemiz yok ama elbette ki görüşüyoruz. Aramız gayet iyi. Sayın Genel Başkanımız bizim kurucu genel başkanımızdır. Kendisiyle derin bir sohbetimiz olmadı. Siyasete dönüşüyle ilgili bir hususta konuşmamız olmadı. Ben Akşener'i kongrede yenerek genel başkan olmadım.
"ERKEN SEÇİM İHTİYAÇSA DERHAL SEÇİM İSTEYELİM VE YARIŞALIM"
Anayasamızın 101. maddesi Sayın Cumhurbaşkanının aday olamayacağını söylüyor. Ama sanki erken seçime bir angajman varmış ve Erdoğan'a yeni bir adaylık zemini oluşturalacakmış gibi Cumhurbaşkanı olması muhtemel kişilerle Erdoğan yarıştırılıyor.
Fakat anayasamızda ifade edildiği gibi 2 dönem kuralı açıkça yazılmış. Sayın Erdoğan bu ülkeyi 22 yıldır yönetiyor. Anayasaya uyulmamasını gerektirecek birtakım stratejiler anayasanın arkasından dolanmak anlamına geliyor benim için.
Herkes AK Parti'nin ve CHP'nin adayı kim olacak diye konuşuyor. Vatandaşın, gencin, emeklinin çiftçi hali ne olacak diye sorulmuyor. Bu ülkede erken seçim ihtiyacı varsa bugün söylenir, ertesi gün TBMM toplantı tarihini belirler, sonra seçim tarihi YSK ile görüşülüp takvim bazında belirlenir. Sonra ise seçim tarihi açıklanır. Eğer bu bir ihtiyaçsa ve bu ülkenin ihtiyaçlarını çözecekse, isteyelim ve yarışalım hemen.
Ama sözlerim Özgür Özel'e. İfadeleri Erdoğan'a erken seçim için seçim takvimi belirleme şansı veriyor. Ben erken seçim konusunda her türlü anayasanın kurallarına bağlıyım.
Türkiye Türkiye'nin kurtuluşunu başka alanlarda aramalıdır. Erken seçimde değil."
YAVAŞ'IN ADAYLIĞI
Konuyla ilgili herhangi bir görüşmemiz yoktur. Ekrem İmamoğlu için de aynısı geçerli. Kimi destekleyeceğine seçmen karar verir. Ben kim olacak tartışmasında değilim. Vatandaşın hali benim öncelikli gündemim. Tabi o zamana kadar köprünün altından çok sular geçebilir. Ama benim herhangi bir siyasi angajmanım yok.
Ekonomi yönetiminde liyakat esas alınmamış, ekonominin temel kurallarına uyulmamış bir süreç yaşandı. Ekonomi kolay çözülebilir bir sıkıntıdır aslında. Kurallarını uygularsınız ve ekonomik problemlerin tamamının kendi kendine iyileştiğine şahit oluştursunuz. Ekonomi kuralları devlete yansımalıdır. Bütün bunlar için Türkiye'nin rahat bırakılması ve sağa sola savrulmaması lazımdır. Dış politika söylemlerine de bu açıdan dikkat etmek lazımdır."