Son Dakika... Bakan Tunç: Gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklu herhangi bir gazeteci yok
2024 Yılı Bütçe Görüşmeleri'nde konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç yargıda reform, gazetecilik ve tutuklanma olaylarına dair açıklama yaptı.
Bakan Tunç TBMM Genel Kurulunda, bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2024 yılı bütçesine ilişkin konuştu.
Gazetecilik ve tutukluluk, yargıda reform, yeni anayasa, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı hakkında açıklamalarda bulundu.
Yeni anayasanın millete borç olduğunu dile getiren Bakan Tunç, aynı zamanda Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı uygulaması hakkında detayları aktardı.
HAKİM VE SAVCI YARDIMCILIĞI SİSTEMİ
Bakan Tunç, "Önümüzdeki yıldan itibaren Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı uygulamasına başlıyoruz. Bundan böyle, Avukatlık stajına başlayabilmek için, Hakim ve savcı yardımcılığı sınavına girebilmek için bu ön elemeden geçmek gerekecek. Bu durum Hukuk mesleklerinde kaliteyi artıracaktır. Uygulamasına başlayacağımız bir diğer önemli husus, Hakim ve savcı yardımcılığı kurumudur. Bundan böyle 2 yıl süren hakim ve savcı adaylığı sistemi yerine 3 yıl süren 1 yılı adalet akademisinde, 2 yılı tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında usta-çırak ilişkisi ile geçecek olan hakim ve savcı yardımcılığı sistemini hayata geçiriyoruz. İlk sınavı da bu hafta sonu ÖSYM tarafından yapılacak." dedi.
"TÜRK YARGISI BAĞIMSIZDIR"
Bakan Tunç, Genel Kurul’daki bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin yaptığı konuşmalarda yargıya yönelik eleştirilerin olduğunu belirterek, “12 milyon kararı 2022 yılında hakim ve savcılarımız vermiş. Ama burada gündeme getirdiğiniz bir-iki tane karar. Yargının hatalı kararları olabilir ama bu hatalı kararlar yine yargı mekanizması içinde istinafı ile temyizi ile düzeltilme imkanı vardır. O nedenle 24 bin hakim ve savcımızı töhmet altında bırakacak bu genellemelerden kesinlikle kaçınmalıyız. Şunu rahatlıkla ifade edebiliriz: Türk yargısı, her zamankinden daha tarafsız ve bağımsızdır. 27 Mayıs darbesinde, darbe mensupları, darbecilerin yanında mı durdu darbe mağdurlarının yanında mı? Darbe mağdurlarını, başbakanı, bakanları idama mahkum eden bir yargı vardı. 12 Eylül’de Türk yargısı, darbecilerin yanında mı durdu darbe mağdurlarının yanında mı? Nerede durdu? Darbecilerin yanında durdu. 15 Temmuz’da Türk yargısı nerede durdu? 15 Temmuz’da Türk yargısı, milletinin yanında durdu. Darbe mağdurlarının yanında durdu. (FETÖ yargılamalarında) Tabii ki içlerinde hata yapan, yanlış yapan varsa Hakim ve Savcılar Kurulu bunun için var. Onlarca yüzlerce kararlar veriliyor. Dolayısıyla burada bu konuları gündeme getirdiğimizde genellemelerden kaçınmak lazım” diye konuştu.
YENİ ANAYASA MESAJI
"Yeni ve demokratik bir anayasa yapmak milletimize olan borcumuzdur" diyen Bakan Tunç, "Anayasa’nın 138’inci maddesi gereğince devam eden yargı süreçleriyle ilgili bir değerlendirme yapmamız doğru olmayacaktır. Yargının hatalı kararları yine yargı mekanizması içerisinde düzeltilme imkanı vardır. Bu da yapılmaktadır." ifadelerini kullandı.
Açıklamalarına devam eden Tunç, "Milletimizin ihtiyaçlarına cevap verecek güvenilir ve erişilebilir adalet sisteminin tesisi için yargı alanında reform irademiz planlı ve kesintisiz bir şekilde sürmektedir." dedi.
Açıklamalarını sürdüren Tunç, "Hak arama yollarını anayasal güvenceye kavuşturduk. Bu kapsamda, Kamu denetçiliğinin kurulması, Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Hakkı, Bilgi Edinme Hakkı, Kişisel Verilerin Korunması Hakkı, Sendikal haklar, memura toplu sözleşme hakkı, kadınlara, çocuklara, engelli ve yaşlılara, şehit aileleri ve gazilerimize pozitif ayrımcılık düzenlemelerini anayasal güvenceye kavuşturduk. Anayasamızda, hukuk devleti ilkesini tahkim eden, temel hak ve özgürlükleri genişleten sessiz devrim sayılabilecek reformlara imza atsak da yeni Anayasaya ihtiyaç duyduğumuz açıktır. 177 maddeden oluşan anayasamızda bu güne kadar 184 değişiklik yapılmış olması, yeknesaklığının bozulmasına, maddeler arasında uyumsuzluklara neden olunduğu da bir gerçektir. Darbe döneminde hazırlanan Anayasamızın yapılış usulü ve yapanların darbeci olması bile tek başına yeni Anayasa için gerekçedir" dedi.
"TUTUKLU GAZETECİ YOK"
Eleştiri ve haber sınırını aşmayan, düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağına yönelik, hem TCK’de hem Terörle Mücadele Kanunu’nda hem de Basın Kanunu’nda gerekli düzenlemeleri gerçekleştirerek ifade özgürlüğünün tahkimine yönelik aşama kaydettiklerini kaydeden Tunç, “Özellikle bu suçlar bakımından istinafta kesinleşme noktasında bir yüküm vardı. Temyiz yolunu açarak bu konudaki özgürlük alanını da hak arama yolunu da genişletmiş olduk. Gazeteciliği ya da sosyal medyada paylaşım yaptığı gerekçesiyle tutuklananlar olduğunu söyleyenler oldu. Şu anda gazetecilik faaliyeti nedeniyle cezaevinde bulunan kimse yok. Tabii paylaşılan gönderilerin içeriğine baktığımızda, eğer o paylaşımda gerçek hayatta suç teşkil eden bir husus, sosyal medyada da tekrarlandığında ya da aynı suç sosyal medyada paylaşım yoluyla işlendiğinde elbette biz cezaevi yaptırımıyla karşılaşmaması mümkün değil” ifadelerini kullandı.
KADINA ŞİDDET AÇIKLAMASI
Kasten yaralama, eziyet, tehdit, kasten öldürme suçlarının kadına yönelik işlenmesi halini ağırlaştırıcı sebep olarak düzenlediklerini hatırlatan Tunç, “Kasten yaralama suçunun kadına yönelik işlenmesi durumunu tutuklama sebebi saydık. Israrlı takip yıllarca tartışıldı ‘suç sayılsın’ diye. Israrlı takibin Ceza Kanunu’nda suç tipi olarak düzenlenmesini sağladık. Kadına yönelik şiddetin önlenmesindeki kararlı mücadelemizden hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz. Uyuşturucu suçlarına, cinsel saldırı suçlarına, çocuk istismarı suçlarına verilecek cezaları artırdık, terör suçlarında olduğu gibi bu suçlar bakımından lehe olan infaz düzenlemelerinden yararlandırılmamasını sağladık” değerlendirmesini yaptı.