Savaşçı'nın 'Temo'su Burak Sarımola: Sosyal medyada tehdit mesajları alıyorum

FOX'un sevilen dizisi Savaşçı'da Temo karakterini canlandıran Burak Sarımola, Medyatava'dan Canan Kaya'nın sorularını yanıtladı.



Dört yıldır televizyon ekranlarından uzak olan bir isimdi Burak Sarımola… FOX’ta ikinci sezonu yayınlanan “Savaşçı” dizisinin “Temo”su olarak ekrana döndü ve canlandırdığı “iyi adam” rollerinin aksine “kötü adam” karakteriyle çıktı karşımıza... “Temo” dizide kılıktan kılığa giren bir teröristi anlatıyor.



Burak Sarımola’yla neden 4 yıl boyunca dizilerde rol almadığını ve Savaşçı’da canlandırdığı “Temo” karakterini konuştuk.













Farklı bir karakterle ekrana geri döndünüz. Nasıl gidiyor Savaşçı?



Gerçekten çok farklı bir karakter. Bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Belki de bu benim Türkiye’deki son senemdi. Amerika’ya gitmeye karar vermiştim.



Siz de gitmeye karar verenlerdensiniz yani…



Evet. Gitmeden son sene bir iş yapayım ve öyle gideyim dedim. Akıllara tekrar geleyim istedim. 4 senedir ekranda yoktum çünkü…



Neden gitmek istediniz?



Eşim ve oğlum Amerikan vatandaşı. Benim de Green Card’ım var. Ama bu bir sebep değil, bu bir imkan aslında.



Neydi peki sebep?



Sebebi Türkiye’deki piyasaya küsmüş olmamdı. Oyunculuğa ara verme sebebim de buydu.



Ne oldu da vazgeçtiniz gitmekten?



Temo karakteri benim dönüm noktam oldu. Farklı bir karakteri canlandırmaya başladıktan sonra artık gidemeyeceğimi anladım. Hep aynı karakterleri canlandırmaktan çok sıkılmıştım çünkü.



Dizilerde yer almadığınız o dört sene boyunca ne yaptınız?



Sadece sinema filmlerinde oynadım. Aynı zamanda da oyuncu koçluğu yaptım. O nedenle tekrar hatırlatmak istedim kendimi gitmeden.



Bomba bir karakterle de geri döndünüz…



Artık bu konuda mütevazi olmayacağım. Evet, bomba gibi döndüm. Bu kadarını ben de beklemiyordum.





Sizi de şaşırttı yani karakter…



Beni bile şaşırttı evet… Elimle yazsam, ‘ben böyle bir karakter istiyorum’ desem bu olurdu. Eskiden hep iyi adam rollerinde oynuyordum. Dolayısıyla sert ve kötü bir karakterle geri dönmek istiyordum artık. Bu karakter beklentimin çok daha ötesinde kötü bir karakter oldu. Evet kötü adam, ama seviyorum.



Kötü karakteri izleyiciye sevdirmek de kolay bir şey değil aslında…



Kötüyü sevdirmek gerçekten çok zor. O yüzden mütevazi olamayacağım. Çünkü gerçekten çok yoruluyorum ve çok mücadele ediyorum.



Kaldı ki ülkede neredeyse dizilerin içinde yaşayan bir insan topluluğu da var… Peki tehdit ve hakaret geliyor mu?



Genelde sosyal medyadan geliyor.



Ne yazıyorlar?



“Seni gerçek hayatta görsem kafana sıkarım, bayrağı öptürürüm” gibi tehditler geliyor.



Siz nasıl bir tepki veriyorsunuz?



Cevap veriyorum.



Ne diyorsunuz?



Mesela 18 ay askerlik yaptığımı söylüyorum. O bayrağı ben seve seve öptüm ve öpmeye de devam edeceğim diyorum. Sonra “Abi helal olsun”a dönüyor mevzuu…  Bu süreci yönetmek gerekiyor çünkü dizilerle gerçeği birbirine karıştırıyor insanlar. Karıştırmamaları için de bir şeyler yapmak gerekiyor ve ben onun için bir şeyler yapıyorum.



Ne yapıyorsunuz?



Sürekli sosyal medyadayım. İnsanların her yazdığını okuyorum. Kötü sözleri de like’lıyorum, iyi sözleri de like’lıyorum. Hepsini okuduğumu gösteriyorum onlara. Ara sıra da onlara espirili cevaplar veriyorum. Bazen Temo’ya seslendiklerini düşünerek “Sen şöyle diyorsun, böyle yapıyorsun” yazıyorlar. Ben de 'Temo şu an bakkala gitti, ben Burak. Geldiğinde iletirim' diye mesajlar atıyorum.





Gerçek hayatta da Temo gibi adamlar var sonuçta…



Var tabii ki… Dolayısıyla birilerinin o adamları göstermesi ve canlandırması gerekiyor ve birçok kişi de buna cesaret edemiyor. Ben cesaret ettim.



Peki ‘Temo’ karakteri oyunculuk alanında size neler kattı?



Çıtamın yüksek olduğunu gördüm. Hem kendi kabuğumu kırdım, hem de kendi standartlarımın üstüne çıkabildim. Aslında bu varmış, sadece tercih ettiğim roller yanlışmış. 'Sadece yazanı ve senden isteneni yap' dediğim bir dönemi yaşadım tercih ettiğim rollerde. Oyuncu koçluğu benim ufkumu çok açtı.



Ne gibi kazanımlarınız oldu oyuncu koçluğu yaparken?



Cesareti, ters köşe yapmayı ve risk almayı öğrendim. Şu anda da risk alıyorum. Kendi sınırlarımı zorluyorum.



Galiba oyunculuk da biraz böyle bir şey değil mi?



Aynen öyle… Olgunluk dönemimde olduğumu düşünüyorum.



Kaç yaşındasınız?



38 yaşındayım. Zamanında çok fazla risk almamışım, onu gördüm. Benden istenenin daha da üstünü yapmaya çalışıyorum. Çok daha sınırları zorlamaya çalışıyorum. Demeki ki doğru zaman bu zamanmış ve doğru karakter buymuş… Demek ki temiz yüzlü bir adam da Türkiye’nin en iyi kötülerinden biri olabiliyormuş. Yıllarca bunu savundum aslında.



Neden o yıllarda değil de şimdi kötü karakter oldunuz peki?



Temiz yüzlü adam kötü olmaz dendi çünkü. Bununla mücadele ettim. 4 senedir bu yüzden ekranda yokum. Çünkü hep aynı temiz yüzlü parlak çocuk rolleri geliyordu.



Oyuncu adaylarına ve genç oyunculara da güzel bir tecrübe aktarımı oldu aslında bu söyledikleriniz…



Risk almaları gerekiyor. Hele ki günümüzde piyasa çok fazla oyuncu olmak isteyen insanla dolu. Niye seçsinler sizi? Bir farkınız olmalı…O nedenle risk almak gerektiğini söylüyorum hep.





Savaşçı’nın reyting başarısının sırrı nedir?



Hikaye çok başarılı. Süleyman Çobanoğlu gördüğüm en iyi senaristlerden biri. Ekip ve yönetmenlerimiz çok iyiler.



Set ortamı nasıl? Tartışmalar yaşanıyor mu?



Hiç öyle kavga gürültü yaşandığını görmedim. Gayet huzurlu bir setimiz var. Yönetmenlerimiz o kadar pozitifler ve o kadar yol açıyorlar ki, fikirlerimizi ve önerilerimizi asla geri çevirmiyorlar. Özgür bırakıyorlar ve bu da başarıyı getiriyor. Öte yandan çok başarılı bir kast yapılmış. Oyuncular çok özenli seçilmiş. Hepsi birleşince de ortaya böyle bir sonuç çıkıyor.



Çekimleri Eskişehir’de yapılıyor dizinin… Zor olmuyor mu evinizden uzakta olmak?



Otelde yaşamak kolay değil tabii. İnsanın evi gibi olmuyor. Ailemi ve evimi çok özlüyorum. Ama keyfimiz de yerinde sette.



Bir taraftan da babasınız tabii. Oğlunuz Odin kaç yaşında?



Üç buçuk yaşında.



Anlamı nedir Odin'in?



İskandinav mitolojisinde tanrıların tanrısı demek.



Nereden aklınıza geldi?



Ben Viking hayranı bir adamım. Eşim de öyle.



Eşiniz neler yapıyor?



Eşim Özge de oyuncu. Oyunculuk eğitimini Amerika’da aldı. Burada yıllarca tiyatro yaptı ve reklam filmlerinde oynadı. 6 yıl boyunca Şehir Tiyatroları’ndaydı. Sonra ayrıldı Şehir Tiyatrosu’ndan ve çocuk yaptık. İzin vermiyordu çünkü Şehir Tiyatrosu çocuk yapmamıza. (Gülüyor) Biz de dedik ki çocuk yapalım artık. Şu anda da oyunculuğu bıraktı ve yoga eğitmenliği yapıyor.



Daha dingin bir hayatı seçmiş anlaşılan… Peki önümüzdeki günlerde ne gibi yenilikler duyacağız sizden? Sinema olacak mı, tiyatroda yer alacak mısınız?



Uzun süredir tiyatro yapmıyorum.



Neden?



Çünkü para kazanmam gerekiyor. Bir de işin maddi kısmından çok tiyatronun kulis ortamını sevmiyorum.



Nasıl yani, biraz açar mısınız bu konuyu?



Birbirini çekememezlik var ve egolar tavan…



Sadece tiyatroda mı var bu durum?



Her yerde var ama tiyatroda bu çok fazla ve ben egolu bir adam değilim. Sokaktan bir adamım. Her zaman da öyleydim. O yüzden de o yalancı bohem kısım beni biraz bozuyor. Tiyatronun sahne üstünü çok seviyorum ama arka tarafta sıkıntı yaşıyorum.



Yeni dizi teklifleri geliyor mu?



Savaşçı devam ediyor ve dolayısıyla yeni bir dizi görüşmemiz yok. O nedenle şu anda Savaşçı’ya odaklanmış durumdayım. Bir yandan da Youtube’a “Olcak İş Diil” adlı bir dizi çekiyorum. Ezgi Ünal’la birlikte başrolü paylaşıyoruz.



Oyuncu koçluğuna devam ediyor musunuz?



Elbette. Şu anda da önümde bir atölye çalışması var. Kendi atölyemi kuruyorum. Temel oyunculuk, kamera önü oyunculuğu ve aynı zamanda da yoga çalışması olacak içinde.



Ne zaman açılacak atölyeniz?



Son hazırlıklarımızı yapıyoruz. Çok kısa bir zaman kaldı. Önümüzdeki günlerde duyurusunu yapacağız.





Canan Kaya / Medyatava



canankaya@medyatava.com




Son halini gören herkes aynı yorumu yaptı Narin Güran cinayetinde 3 kişi daha evdeymiş Dikkat! Meteorolojiden kritik uyarı geldi Kayıp iki sevgili ölü bulundu Uras, Bahçeli görüşmesine aracılık eden ismi verdi Asgari ücret için bir öneri de Ebru Polat'tan...