SAVAŞ GÖRÜNTÜLERİNE KIRMIZI NOKTA KONULSUN

Televizyonlarda yayınlanan dehşet verici savaş görüntülerinin çocuklarda ve hatta yetişkinlerde bile travmaya neden olabileceğini söyleyen Hürriyet yazarı Doğan Hızlan öneride bulundu...

Savaş görüntülerine kırmızı nokta konulsun



BİR önerim var, savaş görüntüleri ekrana geldiğinde; ana-babalar, çocuklara seyrettirmesinler diye kırmızı ya da başka renk bir noktayla uyarılsın, ya da 16 yaşından küçük çocuklar seyredemez ibaresi konulsun.



Müstehcenliğin çocuğun ruhunda yarattığı dengesizlik, yıkım, savaş görüntüleri yanında hiç kalır. Çocuk daha küçük yaşta yaşama sevincini yitirir, dünyayı kan ve gözyaşından ibaret sanır.



Nuran Çakmakçı'nın Hürriyet'te yayınlanan önemli haberinde psikolojik danışman Zeynep Türkmen aileleri uyarıyor:



‘‘Çocuk, savaşı televizyonda seyrediyorsa, bir velinin yanında seyretmeli.



Yaş küçüldükçe, parçalanmış cesetler, kanlı ortamlar, çocukta o tür görüntülerle travma yaratıyor.’’



Siz, çocuklar daha o yaşta zalim dünyayı tanısın diyorsanız, onun ruh hastası olmasından kaygılanmıyorsunuz demektir.



O zaman siz kendinizi bir psikiyatriste gösterin.



Yavuz Baydar'ın CNN TÜRK'te yayınlanan Soru-Cevap programını izlerim, konuk uzmanın verdiği bilgilerin ışığında değerlendirmelerim, bakış açımı oluşturan öğeler zenginleşir.



Salı akşamı Yavuz Baydar'ın konuğu Prof. Dr. Nevzat Tarhan'dı. Memory Center adlı rehabilitasyon merkezinde de çalışan psikiyatrist Tarhan, savaşın insan ruhundaki etkilerinden söz etti, soruları cevaplandırdı.



* * *



ÇOCUKLAR üzerinde savaşın yıkıcı etkisinin travmaya dönüşmesini özellikle belirtti.



Televizyonlarda ara vermeden yayınlanan savaş görüntüleri yalnız küçükleri değil büyükleri de etkiliyor. Bana göre, haber vermemek ne kadar kötüyse bu tür habercilik de o kadar yanlış.



Hayat eşittir savaş gibi bir atmosfer yaratılıyor.



Oysa bırakın savaşın dışında olan Türkiye'yi, Bağdat'ta bile günlük hayat devam ediyor.



Soru-Cevap programının bir izleyicisi, akrabalarının savaş bölgesinde olduğunu, sürekli onlardan haber almak için televizyon karşısında oturduğunu, bir travma yaşadığını söyledi.



Nevzat Tarhan'ın verdiği bilgilerden biri çok önemliydi, insanoğlunun hücrede ya da gözaltında tutulma süresinin azami 15 günle sınırlandırıldığını, yoksa kişiliğinin bir daha düzelmemek üzere bozulduğunu, yıkıma uğradığını açıkladı.



Demek ki biz de tahammülün sınırını aştık, süre 15 günü geçti.



Karikatürist, yazar dostum İzel Rozental geçenlerde, Auschwitz Kampı'nı ziyarete gitmiş. Bunca şey okuduk, bunca film seyrettik ama yakından görünce insan başka türlü etkileniyor, diyor.



Çocukların savaş karşısındaki kırılganlıklarını hepimiz biliyoruz.



Savaşta ölen çocukların acısı yüreğimize çöküyor.



Ne var ki, çocukların ruhunu daha şimdiden yaralamayalım.



* * *



HİÇ olmazsa hafta sonu çocuklarınıza yaşama sevinci aşılayın.


A101 28 kasım Perşembe indirim kataloğu yayımlandı Güran ailesinin 'sorguladığı' isim ortaya çıktı ŞOK 30 Kasım 2024 indirim kataloğu yayımlandı Peteklerin üzerinde çamaşır kurutanlar yandı Uğur Dündar vazgeçti, şüpheli durumlar sıralandı Kandil ve Öcalan'ın Talepleri Ortaya Çıktı