Şamanizm bir din midir, neye inanır? Kimlere şaman denir? Şaman ne yapar, özellikleri neler?
Şamanizm, bir şamanın (kamın), çeşitli bilinç durumları vasıtasıyla ruh dünyası ile etkileşime girdiği dini bir uygulama olarak kabul ediliyor. Özellikle Asya, Kuzey Amerika, Sibirya ve Güney Amerika'da yaygın olarak görülen şamanizm, en dikkat çeken inanç sistemlerinden biri. Peki, Şamanizm bir din midir, neye inanır? Kimlere şaman denir? Şaman ne yapar, özellikleri neler? İşte şamanizm ve şamanlarla ilgili bilinen yanlışlar ve doğruları...
Gerek ritüelleri, gerek ayinleri, gerekse de müzikleri ile tamamıyla kendine özgü olan bir inanç sistemi olan Şamanizm, insanlık tarihinin en eski inanç ve ritüel sistemlerinden biri olarak kabul ediliyor. Eski Türkler Gök Tanrı inancının yanında şamanizm inancını da benimsemişti. Günümüzde hala bu inanç sistemine kendini adamış olanlar ve şamanlık öğrenmek için çabalayanlar mevcut. Peki, Şamanizm bir din midir, neye inanır? Kimlere şaman denir? Şaman ne yapar, özellikleri neler? İşte şamanizm hakkında her şey...
ŞAMANİZM BİR DİN MİDİR, NEYE İNANIR?
Şamanizm bilindiğinin aksine bir din değildir. Şamanizm, doğayla, ruhlarla ve evrenin manevi boyutları ile etkileşime dayanan bir inanç sistemidir. Şamanizmin bir din olabilmesi için bir tanrıya, dogamtik kurallara, kutsal metinlere ve belirli bir ibadet yapısına sahip olması gerekir. Bundan dolayı Şamanizm bir din değildir. Şamanizmi, ruhani dünya görüşü ve bir yaşam biçimi olarak değerlendirebiliriz.
Şamanizme göre doğadaki her şey bir ruha sahiptir. İnsanlar, nehirler, hayvanlar, ağaçlar, dağlar, hatta gökyüzü bile kendilerine özgü ruhlara sahiptir. Bu ruhlar, hayatın bir çok yönünü ve insanların kaderini etkileyebilir.
KİMLERE ŞAMAN DENİR?
Şamanizm inanç sisteminde şamanların yeri oldukça özeldir. Şamanlar, ruhlar alemine geçiş yapabilen kimselerdir. Bu kişiler ruhlarla iletişim kurabilir ve bu dünyadan ruhani bilgelik getirebilir.
ŞAMAN NE YAPAR, ÖZELLİKLERİ NELER?
Şamanların rolleri ise hastalıkları iyileştirmek, av ve hasat ritüelleri düzenlemek, kötü ruhları uzaklaştırmak, toplumlara rehberlik etmek olarak sayılabilir.
Şamanlar, dans, rüya görme, davul çalma, trans ve meditasyon gibi ritüellerle ruhani dünya ile iletişim kurarlar.
Ruhsal Yolculuk ve Trans esnasında şamanlar toplumları için rehberlik, şifa vya da koruma sağlamak için bilgi toplar.
Şamanizmde doğayla uyum içinde olmak ve doğanın döngülerine saygı duymak vurgulanır.
Şamanitik toplumlar için atalarının ruhları çok önemlidir ve bu ruhlar büyük bir saygı görür. Bu ruhlar, topluluklarına rehberlik edebilir, onları cezalandırabilir ya da koruyabilir.
TÜRKLER ESKİDEN ŞAMAN MIYDI?
Eski Türklerde Şamanizm inancı oldukça yaygındı. 751 yılında Talas Irmağı kenarında gerçekleştirilen Talas Muharebesi'nde, Arap ve Türk orduları Çinlileri ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu savaşın ardından Türkler yavaş yavaş Müslümanlaşmaya başladı. Fakat eski Türkler önceden Şamanizm inancına bağlıydı. Şamanizmin kökeni, yazılı tarih öncesi döneme yani Paleolitik Çağ'a kadar uzanıyor. Bu dönem de yaklaşık olarak M.Ö. 40.000-10.000 yılları arasına tekabül ediyor.
Türklerin bilinen en eski dini geleneksel Türk dini olarak isimlendiriliyor. Bunun dinin temelini se Gök Tanrı inancı oluşturuyor. Gök Tanrı ile şamanizm inancı birbirine benzese de aslında aynı şey değil. İkisi de Türklerin inanç sisteminde önemli bir rol oynadı. Gök Tanrı inancı, eski Türklerin ve diğer Orta Asya bozkır topluluklarının inanç sistemleridir. Gök Tanrı inancı tek tanrılı bir inanç sistemidir. Fakat Şamanizm, daha çok bir inanç sistemi ve manevi pratikler bütünü olarak tanımlanmaktadır.
Orta Asya'da yaşayan eski Türk toplulukları, şamanizme dayalı bir inanç sistemi benimsemişlerdi. Eski Türkler, Orta Asya bozkırlarında yaşıyordu ve çevrelerindeki doğa ile derin bir ilişki içindeydiler. Bu coğrafyada yaşayan Türkler, doğadaki her şeyin bir ruhu olduğuna inanıyordu.
Eski Türkler dediğimiz gibi şamanizmin yanında Gök Tanrı'ya da inanıyordu. Bu inanç, Türklerin şamanik inanç sistemini tamamlayan bir unsurdu.
Şamanizmin bazı unsurları, Türklerin İslamiyet'i kabul etmesinden sonra bile kültürel pratikler ve halk inanışları içinde varlığını sürdürmüştür.