Polis baskını sonrası atık işçilerinden eylem: 'Bizi uçuruma yuvarlamalarına izin vermeyeceğiz'
Kağıt toplayıcısı işçilere yönelik dün Ümraniye'de gerçekleştirilen polis baskını sonrası bugün bir basın açıklaması yapıldı.
Kağıt toplayıcısı işçilerin depolarına yönelik dün Ümraniye'de gerçekleştirilen polis baskını sonrası bugün bir basın açıklaması yapıldı.
İşçiler tarafından yapılan açıklamada, "Biz kağıt toplayıcıları olarak tüm bu baskılara, haksızlıklara karşı uluslararası mahkemelerde dahil olmak üzere tüm anayasal, demokratik haklarımızı kullanmaya devam edeceğiz ve bizi yaşamın kıyısı olan çöplere kadar sürükleyenlerin bizi buradan uçuruma yuvarlamalarına izin vermeyeceğiz" denildi.
Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
''Aylardır Valilik kararı ile süregelen kağıt depoları baskınlarına bir yenisi eklendi. 04.10.2021 tarihinde Esenkent bölgesinde yapılan depo baskınlarında kağıt toplayıcısı arkadaşlarımız bir kez daha mağdur edildi. Daha önceki baskınlarda Valiliğin yaptığı basın açıklamalarında toplayıcılar çevre ve halk sağlığını tehlikeye sokmak, kayıt dışı ve sağlıksız koşullarda istihdama yol açmak, kamu zararı ve haksız kazan elde etmek, güvenlik sorunu yaratmak, kayıt dışı göçmen çalıştırmak iddiaları ile suçlanıyordu.
Dün yapılan baskınlar sonrasında yapılan basın açıklamasında Valiliğin dilinin değiştiğini görüyoruz. Valilik tarafından yapılan basın açıklamasında denetimlerinin hedefinin mevzuat hükümlerine uygunluğunun sağlanmasından ibaret olduğu ifade ediliyor.
Valiliğin yaptığı iki basın açıklamasındaki dil farklılığı daha önceki yaptığı uygulamaların ve yarattığı yıkımların kamuoyu tarafından kabul edilmediğini, halkımızın bu zorbalığı onaylamadığını açıkça gösteriyor.
Dikkat çeken bir noktada tüm baskınlar sonrasında sadece Valiliğin açıklama yapmasıdır. Bu mesele kriminal bir meseleymiş gibi durmadan Valilik açıklama yapıyor. Sorunun diğer muhatapları ise derin bir sessizliğe boğulmuş durumdalar. Bu baskın kararları sadece Valiliğin kararı mıdır, yoksa bu kararlarda belediyelerin onayı var mıdır? Ümraniye Belediye Başkanı bizzat kendisi toplayıcılara Kadosan bölgesinde yer göstermedi mi? Ümraniye bölgesindeki kağıt depolarının Kadosan’a taşınmasını kendisi istemedi mi? Şimdi kendisinin kağıtçılara gösterdiği bölgeye Valilik müdahale ederken sessiz kalmaya devam ediyor?
Bu zulme sessiz kalan Siyasi partiler, seçmenleri olan kağıtçıların yaşadığı bu mağduriyet karşısında daha ne kadar sessiz kalacaklar? Yoksulların vatandaşlık haklarını beş yılda bir kimin ensesinde boza pişireceğini seçmesinden ibaret mi görüyorsunuz?
Kağıtçılara yönelik bu operasyonların açıkça yoksul insanların yaşam hakkını hiçe saymak olduğunu bilen siyasi partiler ve belediyeler topu valiliğe atarak kendilerini kurtaracaklarını düşünüyorlarsa çok yanılıyorlar.
Belediye ve siyasi parti temsilcileri ile görüştüğümüzde bize Valiliğin yaptığı uygulamalardan kendilerinin de rahatsız olduğunu söylüyor. Kapalı kapılar ardında bize ilettiğiniz üzüntülerinizi ve rahatsızlıklarınızı kamuoyu önünde de açıkça ifade etmelerini bekliyoruz. Eğer yüzbinlerce insana yaşatılan bu mağduriyeti doğru bulmuyorsanız yanımızda olun. Doğru buluyorsanız çıkın ve söyleyin. Suskunluğunuza devam ederseniz bu suça ortak olduğunuza dair kanaatimiz artık kanaat olmaktan çıkıp somut bir ispata dönüşecektir.
Valilik bu baskınların tek gerekçesinin mevzuata uygunluk sağlamak olduğunu söylüyor. Bahsettiğiniz mevzuat çıktığı 2004 yılından bu güne kadar bizim sayabildiğimiz kadarıyla 17 kere değişikliğe uğradı. Daha mevzuatı çıkaranlar ne istediğini bilmiyor. Siz hangi mevzuata uygunluktan bahsediyor sunuz? Yarın mevzuat bir kere daha değişirse bugün yaptığınız zulümden dolayı acı çektirdiğiniz yüzbinlerce insana “pardon” mu diyeceksiniz? Bizim yaşadığımız maddi ve manevi kaybın karşılığı bir özürden mi ibaret olacak?
Siz istediğiniz kadar basın açıklamaları yaparak, yapılan baskınların kamu yararı olduğu için halkı ikna etmeye çalışabilirsiniz. Bu halk neyin kamu yararı neyin sermayenin yararı için yapıldığını görüyor. Düne kadar en yetkili devlet görevlileri biz kağıt toplayıcılara “gönüllü çevreciler” diyerek teşekkür ediyordu. Hatta Van depreminde Sayın Cumhurbaşkanı bizzat kendisi Meclis kürsüsünden kağıt toplayıcılara teşekkür etmişti. Daha düne kadar “gönüllü çevreci” dediğiniz insanlara bugün bu kadar ağır ithamlarda bulunuyorsunuz.
Bu halk yaşananları görüyor değerlendiriyor. Halkın iddia ettiğiniz gibi size mi yoksa kendisi gibi yoksul kağıtçılara mı destek verdiğini hep beraber göreceğiz.
Bizler çektiğimiz tüm acılara rağmen hayata tutunabilmek ve onurlu yaşamak için bu işi yaptığımızı defalarca belirttik. Bizim haksız kazanç sağladığımızı söylemek kimsenin haddine değildir. Haksız kazanç elde ettiğimizi söyleyenler gelsinler ve sadece bir gün bizimle çalışıp bizimle yaşasınlar. O zaman kazancımızın helal mi haram mı olduğunu anlayacaklardır.
Basın aracılığı ile buradan sonunun muhatabı olan belediyelere, valilik ve çevre bakanlığına sesleniyoruz.
Derhal gözaltına alınan arkadaşlarımızı serbest bırakın.
Bir an önce bu baskınlardan vazgeçin. Bir sorun varsa bu sorunu konuşarak çözmek için kağıt toplayıcıları muhatap alın.
Siyasi partiler, belediyeler seçmenlerinden ve yoksullardan yana taraf olun ve Valiliğin bu yasadışı uygulamalarını engellemek için gerekli girişimleri başlatın. Ya da bu uygulamaları onaylıyorsanız, yoksulların tarafında değilseniz bunu çıkın ve açık açık kamuoyu ile paylaşın.
Daha yasal mevzuatlar bile yokken bu işin cefasını çeken kağıtçıları yok etmek için değil, sisteme entegre etmek için projeler üretin.
Biz kağıt toplayıcıları olarak tüm bu baskılara, haksızlıklara karşı uluslararası mahkemelerde dahil olmak üzere tüm anayasal, demokratik haklarımızı kullanmaya devam edeceğiz ve bizi yaşamın kıyısı olan çöplere kadar sürükleyenlerin bizi buradan uçuruma yuvarlamalarına izin vermeyeceğiz.''