Oscar'ın en büyük adaylarından, bir gazetecilik filmi: 'Spotlight' ekibi Hürriyet'e konuştu
Hürriyet, bu gece Oscar'ın en büyük adaylarından ‘Spotlight’ filmine konu olan üç gazeteci ile röportaj yaptı.
Bu gece sahiplerini bulacak Oscar ödül töreninin en büyük adaylarından biri olan ‘Spotlight’, gelmiş geçmiş en iyi gazetecilik filmlerinden biri olarak gösteriliyor.
Hürriyet, bu filme konu olan üç gazeteciyle konuştu. Bugün The Washington Post’un başında olan Martin Baron, Spotlight ekibinin efsane şefi Walter V. Robinson ve ekibin tek kadın ismi Sacha Pfeiffer anlattı. İşte o röportajdan bazı bölümler;
AYAKTA ALKIŞLANMAYA ALIŞIK DEĞİLİZ
Pulitzer alan efsane ekibin başındaki Walter V. Robinson’a (kendisini Michael Keaton oynuyor) yaptığı işi beyazperdede görünce ne hissettiğini soruyorum; “Çok tuhaf geldi” diyor. “Gazeteciler ışığı başkasına tutar normalde, ışığın altında durmazlar!
BİR GAZETECİNİN YAPABİLECEĞİ EN İYİ ŞEY...
Filmde Rachel McAdams’ın başarıyla canlandırdığı gazeteci Sacha Pfeiffer: “Tek bir haber için bir yıl çalışan o ekibin parçası olmak nasıldı” diye soruyorum şu an yine Globe’da köşe yazarlığı yapan Pfeiffer’a. “Muazzamdı” diye yanıtlıyor.“Biliyor musunuz, gazetede okurlardan en çok geri dönüşü ‘Spotlight’ alıyordu. Halen de öyle. Okurlar en çok bu tür haberciliği umursuyor çünkü.”
Walter Robinson da benzer bir noktaya işaret ediyor: “Amerika’da yapılan her araştırma, okurların bir gazetecinin yapabileceği en iyi şeyin araştırmacı gazetecilik olduğuna inandığını gösteriyor.”
GAZETECİLİK TEHDİT ALTINDA
“Araştırmacı gazetecilik hiç şüphesiz tehdit altında. Çünkü basın yayın kuruluşları bugün geçmişe göre çok daha az kaynağa sahip. Herkes personel çıkarıyor. Oysa gerçek gazetecilik zaman alır, masraflıdır, büyük çaba ve adanmışlık gerektirir. Birçok kuruluş bu kaynağı ayırmakta gönülsüz. Masrafı göze alamıyorlar. Yine de ben, özellikle de Amerikan medyasının, araştırmacılığın gazeteciliğin özü olduğunu artık kavradığını düşünüyorum. Halkın gazetecilerin sorumluluğunu sorguladığı zamanlardayız. Bu yüzden yapabileceğimiz en sorumsuzca şey, güçlü kurum ve kişileri hesaba çekmekten vazgeçmek olacaktır. Yani gerçeği keşfedip anlatmak bizim gazeteciliğimizin asli unsuru. Kimliğimiz de bu bizim, ruhumuz da. Zaten okurumuzun bizden beklediği de bu. Israr ediyorlar. Ve istediklerini yapamazsak bizi bırakacaklar. Demek ki gazetecilik misyonumuzu yerine getiremezsek ortada okur falan da kalmayacak.”
Haberin tamamı için TIKLAYINIZ