Onur Tan açıkladı! EDHO yeni sezonda devam edecek mi?

'Günde 1500 - 2000 mesaj alıyorum...'

Dört sezondur büyük ilgiyle izlenen atv'nin Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinin başarılı yönetmeni Onur Tan, son dönemde yaptığı workshoplarla da adından söz ettiriyor. Ceyda Zengin ve Duygu Durukan'ın ortaklığında kurulan Objektive House'daki derslerine rekor sayıda başvuru yapılan ünlü yönetmenle konuştuk.



Birsen ALTUNTAŞ

birsenaltuntas76@gmail.com



* Objective House'da verdiğiniz derslere rekor başvuru olmuş. İlk kez mi ders veriyorsunuz?



- Hayır, daha önce TÜRVAK'ta da kurgu üzerine çalışmalarım olmuştu. Fakat bu, ondan farklı olarak bir araya gelip birlikte bir şeyler yapmak üzere tam manasıyla yurt dışındaki workshop tarzı kendimizi geliştirme çabası aslında... Gelen herkesi oyuncu yapacağız diye bir iddiamız da yok. Daha ziyade amacımız aktörlük mesleğini icra eden ve onun üzerine bir şeyler katmak isteyenlerin ulaşamadığı yerlere kapı açmak... Bu nedenle 'zaman' konusunu seçtim. Şimdiye kadar setlerde birçok oyuncumuzun dramada zamanla ilgili bir konsantrasyonlarının, daha doğrusu açılımlarının olmadığını gördüm. Biz de bu nedenle dramadaki zamanı oyunla nasıl değerlendiririz konusuna çalışıyoruz. Gayet de güzel geçiyor.





* Derslere gelen gençleri nasıl buldunuz?



- İnanılmaz iyi buldum. Derslerde de çok sık tekrarlıyorum. Benim workshop'larda anlattıklarım sadece beni bağlar. Ben bu meslekte doğru ve yanlış bir şey olduğuna inanmıyorum. İyi ve kötüyü bile göreceli olarak kabul ediyorum. Bir film yaparsınız beğenilir ya da beğenilmez. Dolayısıyla film yaptıktan sonra onu bu doğru film, bu yanlış bir film klasmanına sokamazsınız. 'Bu doğru oynuyor, bu yanlış oynuyor' diyemeyeceğiniz gibi... Ama ben kendim beklediğimin de ötesinde çok başarılı arkadaşlar gördüm.



* Son yılların en popüler mesleklerinin başında oyunculuk geliyor. Herkes oyuncu olmak istiyor. Size de ulaşıp oyuncu olmak isteyenler çok oluyor mu? Ve herkes oyunculuk yapabilir mi?



- Bunu kendi mesleğim yönetmenlik üzerinden söyleyeyim. Yine doğru ya da yanlış yoktur. Bana göre şu anda yaptığım iş otobüs şoförlüğünden daha basit bir iş. Neden derseniz? Otobüs şoförünün arkasında 55 can vardır, bir hata yaptığı zaman birisi ölebilir. Bizimki doktorluk, avukatlık, mühendislik ya da herhangibir beşeri bilimlerden farklı bir iş. Biz sanatın bir dalında ifadeyle dramayı anlatmaya çalışıyoruz. Mimar hata yaptığında bina çöker, doktor hata yaptığında hasta ölür ama siz hata yaptığınızda hiçbir şey olmaz. Filminiz beğenilmez ve iyi bir yönetmen olamazsınız. Steven Spielberg film yapıyor. 3,5 milyar insan izliyor. Ben bir dizi yapıyorum. 50 - 60 milyon izliyor ama siz şu cep telefonunun HD kamerasıyla bir şey çektiğinizde eve gidip bir yakınınıza izlettiğinizde sizin de bir izleyiciniz oluyor. Şimdi 3,5 milyara 60 milyon, 60 milyona bir kişi ama sonuçta hepsi bir yönetmenlik vasfı taşıyor. Siz de kendi çektiğiniz videonun yönetmenisiniz. Sizin de bir izleyiciniz var.





Aynı şeyi getirip oyunculuğa uyarladığınızda yapılması gerekenden farklı bir durum sözkonusu olmuyor. Herkes oyuncu olmak istiyor. Çünkü çok da güzel bir örnek var; workshop'ta arkadaşlara anlatmıştım. Şu tepenizdeki lambayı değiştirmek için 100 tane aktör gerekiyor. Aktör olmalarına rağmen biri değiştiriyor, diğer 99'u "Ben de yaparım" diyor. Ekran karşısında da bir şeyi izlediğinizde de "Ben de yapardım, yapabilirim, orda ben de olmalıyım" diyor. Her insan kendine göre biricik ve özel bir yeteneği var. Tabii ki bunların içinden kaçırdığımız ıskaladığımız yetenekler olabiliyor. Tabii ki Güneydoğu'da çok yetenekli bir çocuğu bizim görme şansımız olamayabiliyor. Onun buraya gelip bize kendisini göstermesi için 10 saniye ayırsam günde ortalama 300 - 500 kişi görebilirim. Ki, hayatımı bu işe vakfetsem...





Elbette sosyal medya hesaplarından ordan burdan "Hocam ben de oynayayım. Bir kere de beni deneyin, bir şey yapalım" diyen çok fazla oluyor. Günde hakikaten abartmıyorum 1500 - 2000 tane mesaj geliyor ki, o mesajları okumak bile bir mesai... Tabii ki o mesajları okuyamıyorum. Onun arkasından bir müddet sonra daha argo, daha ağır mesajlar geliyor. Kabalaşmaya başlıyorlar. "Nasıl bir adamsın ki gönderdiğimiz mesajı okuma zahmetine bile katlanmıyorsun" ya da başka bir şey. Herbirine cevap verecek olsanız tamamen sosyal medyada cevap veren bir insan olarak hayatınızı idame ettirmeniz gerekiyor. Kimse bu adama 1500 - 2000 mesaj geliyor diye düşünmüyor.



* Bu arada çok merak ediliyor. Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz yeni sezonda devam edecek mi?



Tabii ki, uzun bir müddet daha devam edecek. Dizide her şey başladığı gibi devam edecek.





* Sezon finali tarihiniz netleşti mi?



Bütün diziler gibi biz de mayıs ayının son haftası ya da haziran ayının ilk haftası, ona kanal karar verecek, sezon arası vereceğiz. Yoğun çalışan bir ekibiz. Tatil sonrası eylülde tekrar işbaşı yapacağız.





* Aynı zamanda sektörün en başarılı yönetmenlerinden son olarak İstanbullu Gelin'i yöneten Zeynep Günay'la evlisiniz. Aynı meslekten iki kişinin aynı evde olması kolay mı, zor mu?



Bir kere öncelikle evin içinde asla ve asla iş yok. Şöyle düşünün bir yönetmen olarak sete gidip arabanızı park edip aşağı indiğinizde etrafınızı 5 kişi çeviriyor ve dakikada 5 soru geliyor; Kamerayı nereye koyalım, ne taksın, ne giysin? Gün boyu dakikada 2 soru mutlaka geliyor. Bu 2 sorudan biri şikayet oluyor. Kimse de evet ya da hayırlık bir soru sormuyor. Dakikada 2 soruya bölseniz bunu, saatte 120 soru, 10 saatte 1200 - 1600 soru soru cevaplıyorsunuz. Bunun içinde de o dramayı gerçekleştirmek zorundasınız. Bu 1600 sorunun 500'ü şikayet. Eve geldiğinizde, kapıdan içeriye adım attığınızda 15 saattir settesiniz kapıyı açan eşiniz "Hayatım nasıl geçti günün?" derse 1600 soruyu tekrar başa alamayacağınız için ve o da aynı şeyleri günboyu yaşadığı için iş konuşmuyoruz. İzlerken de neyin eksik olduğunu görmemize rağmen onun nelerden dolayı eksik olabileceğini bildiğimiz için tesadüf eseri denk gelirsek salı akşamı benim diziye, cuma akşamı onun dizisine izleyip "Çok güzel olmuş" deyip birbirimizi tebrik ediyoruz. Evde tamamen çocuklar ve ailemiz var.





* Yeni bir film projeniz var mı? Balkaymak adlı bir film çekmiştiniz. Onun devamı gelecek mi?



- Balkaymak sinemaya adım atmak ve yapımcılığı öğrenmek için yaptığımız küçük bir işti. Yapım ve gişe anlamında çok başarılı neticeler almadı. Bunun sebepleri vardı ve biz de bu sebepleri öğrenmek için o işe girmiştik zaten. Şimdi daha büyük projelerle şansımızı zorlayacağız.



* Bu yaz film yapacak mısınız?



Evet, yapacağım. Bir değil, iki tane yapacağım hatta...



* Oyuncu kadrosunda belli olan isim var mı?



Yok, şu an sadece senaryoya odaklanıyorum.



* Senaryoyu siz mi yazıyorsunuz?



- Evet, ben yazıyorum.


Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Wanda Nara Siyah Tangasıyla Meydan Okudu! Şakir Paşa Ailesi'ndeki yatak sahneleri alev aldı! Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem