Nurgül Yeşilçay: Çok konuşmayın ve işinize odaklanın

Ünlü oyuncu Vatan'dan Burak Kara'nın sorularını yanıtladı.

İran yapımı ‘Güzel Cin’ filminin çekimlerini tamamlayarak Türkiye'ye dönen Nurgül Yeşilçay, Fahrelnisa Zeid hayranlığını vurgulayarak İran sinemasını anlattı. Yeşilçay gençlere tavsiyelerde de bulunarak, "Çok konuşmayın ve işinize odaklanın" dedi.



Nurgül Yeşilçay, Vatan'dan Burak Kara'ya verdiği röportajda, "Resim yaptığınız biliyoruz. Bu yaratım süreci sizi etkiliyor? Yaptığınız resimlerin yanı sıra, bir de koleksiyonerlik yönünüz olduğunu duyduk. Koleksiyonunuzda hangi ressamların eserleri var ve seçimlerinizi neye göre yapıyorsunuz?" sorusuna şöyle yanıt verdi: "Hiçbir şeyi tek başına düşünemeyiz. Hep sorarlar gençlere tavsiyeleriniz ne diye, açıklıyorum: Bir: Dinlemeyi bileceksiniz, çok konuşmayın ve işinize odaklanın."



Burak KARA / VATAN



Sanatla da ilgilenirim gündüz kuşağını da izlerim



80’den fazla ülkede yayınlanan Muhteşem Yüzyıl Kösem’den sonra bu sezon ekranlarda yoksunuz? Yakında bir dizi projesinde sizi görecek miyiz?



Yurtdışı artık Türk dizileri için çok önemli bir noktada. Sadece Orta Doğu değil, Balkanlar, Rusya, Güney Amerika’da da bizim dizilerimiz izleniyor. Dolayısıyla çok iyi düşünülmüş, tüm dünyaya satılacağının bilincinde işler üretmemiz lazım. Bunun için de çok çalışmak gerekiyor. Üzerinde çalıştığımız bir proje var. O ne zamana hazır olursa ve istediğimiz kıvama gelirse o zaman sete çıkacağız.



Herkesin saçmalamak için zamanı olmalı



Daha önce “Bundan sonra ne yapacaksınız diye soranlara. Ben de “Canıma çok güveniyorum, canım ne isterse onu yapacağım” demişsiniz. Canınız bundan sonra ne yapmak istiyor?



Aaa! Onu İkinci Bahar döneminde söylemiştim, nereden buldunuz? (Gülüyor) Gerçi doğru söylemişim. Neyse, bu sene şimdiye kadar üniversite gençliğiyle buluşamamıştım yoğunluğumdan dolayı, onlara bol bol vakit ayırmayı düşünüyorum.



Dizi şartları, sizin gibi sektörün eski isimleri tarafından eleştiriliyor. Bir diziye başlarken kurallarınız oluyor mu?



Tabii ki oluyor. Gün ve saat sınırlaması gibi. Ben çok disiplinli çalışırım. Sete zamanında ve çalışmış bir şekilde gelirim. Bu kurallar biraz da ekibin disipline olmasını sağlar. Balığın baştan kokmasını kimse istemez herhalde.  Ayrıca yaratıcı işler yapan herkesin saçmalamak için serbest zamanı olmalı bence. Yoksa sadece zanaatın gelişir.



Kendimi Sünger Bob’a benzetiyorum



Siz, üniversitede mesleğinizin eğitimini de almış bir oyuncusunuz. Yeni nesil oyuncu adaylarına ne tavsiye edersiniz?



Ooo çok enteresan bir soru. Bunun ucu herkese dokunur (Gülüyor) Televizyon, bilgisayar, sinema ve tiyatro farklı insan tiplerinin ve yaş gruplarının vakit harcaması için kullanılan araçlar. Her şey insanların güvenli bir şekilde vakit harcamalarına hizmet ediyor sadece. Hiçbiri birbirinden daha önemli değil. Buna da show business. Yeni nesil oyuncu adaylarına Sünger Bob’u izlemelerini tavsiye ederim ki ben kendimi bu dünyanın içinde biraz ona benzetiyorum. Her gün Bay Yengeç’in para kazanması için mutlu bir şekilde işe gider, işini önemser, mutlu olur. Bir okullu arkadaşlar var, bir de okullu olmayanlar. Okullu arkadaşlarda gözlemlediğim bazı mecraları diğerlerinden daha üstün görmeleri. Okullu olmayanlarınsa zeki olanları, bunun çalışmadan olmayacağını anlayıp işinde ilerliyor. Diğerleri de zaten kendiliğinden eleniyor. Ben her zaman seyirciyi kendi yerime koyup en iyisini sunmaya çalıştım onlara.



Güzel hayallerin içinde olmayı seviyorum



Bir yandan Atıf Yılmaz, Fatih Akın gibi yönetmenlerin filmlerinde oynarken, diğer yandan Özcan Deniz projesinde sizi görmek mümkün. Gişe filmi ve festival filmi, sizde hangisi hangi tatmini yaratıyor?



Yönetmen size bir hayaller gelir, size anlatır düşüncelerini. Siz kabul edersiniz ya da etmezsiniz. Ben güzel hayallerin içinde olmayı, güzel insanlarla beraber çalışmayı seviyorum. Gişe ya da festival filmi olması önemli değil. Filmi anlayıp ona göre oynamayı önemsiyorum. Her filmin dili, içeriği, anlatım biçimleri  farklıdır çünkü ve bu benim bildiğim en büyük heyecan.



Laubali olmayan rahatlığı seviyorum



İkinci Bahar’daki Nurgül’den bugüne şöhret hayatınızda ya da kişiliğinizde neleri değiştirdi?



Çok daha çabuk olgunlaştırdı. Şakası yok, elinin ayarı da yok şöhretin. Evrene mesaj göndereceğime, kendime göndermeyi öğretti. Hayal kurmanın da bir donanım gerektirdiğini öğretti, öyle kafana göre hayal kuramazsın. Bir gün çıkıp soruyor hayat, ‘Sen bu hayali hak etmek için ne yaptın?’ diye. Sonra çalışırken ve hayata karşı öğrendiğim en önemli şeyi öğretti. Gergin olmayan ciddiyet, laubali olmayan rahatlık seviyorum ben.



Yeşilçam’da ‘dört yapraklı yonca’ çok meşhurdu. Sizi de Türkan Şoray’ın varisi olarak görüyorlar. Günümüzde dört yapraklı yonca olsa, diğer yapraklar kimler olurdu?



Bu benim için çok büyük bir onur. Türkan Hanım’ı çok seviyorum çünkü. Dört Yapraklı Yonca kendi zamanında çok güzeldi. Hepsi birbirinden değerli dört sanatçı ve hepimiz onlara saygı duyuyoruz. Ben soruyu biraz değiştirip yeni nesilden en beğendiğim oyuncuları söyleyeyim size... Mesela Hazal Kaya, Ayça Ayşin Turan ve Ecem Uzun. Bunların sektöre büyük katkı sağladığını düşünüyorum.



Aşksız bir hayat olur mu?



Oğlunuz artık yetişkin olma yolunda, ilişkiniz nasıl bir hal aldı bu dönemde?



Nejat’la vakit geçirmekten çok keyif alıyorum. Ne bileyim, gün sonunda yaptıklarımızı anlatıyoruz birbirimize. Onun ilgilendiği şeyler Lego, Playstation gibi... Hepsini büyük bir dikkatle dinliyorum. Ayrıca ergenlik dışarıdan bakılınca çok eğlenceli bir şeymiş ve gitgide de daha eğlenceli olacak gibi duruyor.



Sizi sürekli çocuğunuzla birlikte görüyoruz kendinizi ilişkiye kapatma durumu söz konusu mu?



Aşksız olur mu? Kısa süreli de olsa ”aşık olma yeteneğini kaybetme” hastalığına tutuldum galiba. (Gülüyor) Erich Fromm ne diyor: “Aşktan başka her şeyle daha çok ilgileniyoruz, bu yüzden aşık olamıyoruz” Bence zirvede bırakalım röportajı... (Gülüyor)



İnternet dizilerine sıcak bakıyorum



Dizi sektörünün internete evrilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Siz herhangi bir internet dizisinde rol almaya sıcak bakar mısınız?



Günümüzde internet her şey. Aksi düşünülemez. Bilgiye erişim kolaylaştı. Zaman daha verimli kullanılır oldu. Facetime’a bayılıyorum. Uzaklık ortadan kalktı. Herkes sesini daha kolay duyuruyor internet sayesinde. Hal böyleyken internet dizilerinin önemini ve kapladığı alanı görmemek ya da görmezden gelmek büyük körlük olur. Ben de internet dizilerini izliyorum ve takip ediyorum. Bizde de iyi örnekleri var. Tabii ki içinde olmayı çok isteyeceğim ve sıcak baktığım bir mecra.



Röportajın devamını okumak için TIKLAYIN




Enes Güran'ın Ses kayıtları Ortaya Çıktı Derin yırtmaçlı sahne kıyafeti olay yarattı Okan Buruk'un özel isteği Michail Antonio Narin Güran cinayeti davasında yeni gelişme! Sıcaklıklar 15 derece birden düşecek Restorandaki yangından acı haber geldi