Netflix’in ilk Danimarka dizisi The Rain oyuncularından ipuçları

The Rain, 4 Mayıs’ta ekrana geliyor.

Netflix’in iddialı dizisi The Rain oyuncuları ntv.com.tr’ye konuştu. “Dünyanın en mutlu, refah seviyesi en yüksek ülkelerinden biri olan Danimarka’da bir virüsün yağmurla birlikte yayılması sonrası medeniyet yok olursa neler olurdu?” sorusuna yanıt arayan bilimkurgu dizisi The Rain, 4 Mayıs’ta ekrana geliyor.



Netflix’in ilk Danimarka orijinal dizisi The Rain 4 Mayıs’ta ekrana geliyor. Distopik bir hikayenin ele alındığı dizide dünya artık bildiğimiz dünya değildir. Yağmurla taşınan bir virüsün İskandinavya'daki insanların neredeyse tamamını hunharca yok etmesinden altı yıl sonra sığınaklarından dışarı çıkan Danimarkalı iki kardeş, dışarıda medeniyete dair hiçbir şey kalmadığını görürler. Hayatta kalan bir grup gençle birlikte, terk edilmiş İskandinavya topraklarında tehlike dolu bir maceraya atılıp bir yaşam belirtisi bulmaya çalışırlar.



Ortak geçmişlerinden ve toplumsal kurallardan bağımsız bir şekilde kim olmak istediklerini özgürce seçebildikleri bu dünyada hayatta kalmaya çalışan grup, bir zamanlar yaşadıkları dünyayla birlikte yok olduğunu sandıkları gençlik ikilemlerinin, sevginin ve kıskançlığın kıyamet sonrası bu yeni dünyada hâlâ var olduğunu fark ederler.





'Medeniyet yok olsaydı neler olurdu?'



ntv.com.tr’ye konuşan dizinin yaratıcıları Jannik Tai Mosholt & Christian Potalivo, dizinin hazırlık sürecinin 18 ay sürdüğünü belirterek heyecanlı olduklarını belirtti. Peki ikili, nasıl bir yaratım sürecinden geçti?



Jannik Tai Mosholt şöyle anlattı:



“İskandinavya’da tüm sistem bir anda yok olsa nasıl olurdu düşüncesinden yola çıktık. İskandinavyalılar olarak sahip olduğumuz tüm ideolojiler ve tüm fikirler, gurur duyduğumuz sistemimiz ve toplumumuz ortadan kaybolsa ne olurdu? Medeniyet yok olsaydı tüm o fikirler ve ideolojiler hala var olabilecek miydi? Başlangıç fikri, İskandinavya’da felaket sonrası hikayesiydi. Netflix’in ilk Danimarka filmi için bir arayış içinde olduğunu öğrenince görüştük. Şanslıyız ki Netflix İskandinavya’da kıyamet sonrasını ele alacak hikaye fikrini beğendi. Hemen yazmaya başladık ve başlangıç fikrimize odaklandık. Elimizden geldiğince en iyi şekilde anlatmaya çalıştık.”



'Biz en kötüsünü hayal etmek istedik'



“Kıyamet sonrası evrende bir hikaye oluşturma fikri belki de yaşadığımız zamanlarda çok fazla korku, endişe ve belirsizlik içinde olmamızdan kaynaklanıyor” diyen Christian Potalivo, “Biz en kötüsünü hayal etmek istedik ve içinden bir umut bulabilir miyiz dedik” ifadesini kullandı.



Jannik Tai Mosholt, “Korkmamız gereken şeylerle sürekli olarak bombalanıyoruz. Gerçekten anlamıyoruz ve bazen dünyanın yarın batacağını hissediyoruz. Kimse bunun neden olduğunu anlayamıyor ama bunun gerçekleşebileceğini hissediyor. Bu şekilde hissettiğinizde, bazen kendinizi hayal etmeye çalışırken veya kıyamet sonrası ortamlarda yer alan hikayeleri görmek isterken buluyorsunuz” dedi.



'Baskı altındayken nasıl umutlu olabilirsiniz?'



Dizinin yaratıcıları, The Rain’in, seyirciye vereceği mesajı şöyle açıkladı:



“Bizi insan yapan şeyler, iyi bir insan olmanız ya da doğru inançlara sahip olmanız, bir sınava tabi tutulduğunda insan olarak harekete geçmeye ve bu inançları sağlam tutmaya ne kadar devam edersiniz? Çok net bir mesajımız var: En baskı altında olduğunuz durumda bile sizi insan yapan şeyleri koruyabilir, korkularınızı hatırlayabilir ve bundan bir umut yeşertebilir misiniz?”



The Rain, seyirciye ne vadediyor?



“Tek başınıza hayatta kalırsanız ve hiçbir insanla ilişkiniz yoksa bu hiçbir şeye değmez diyoruz. Seyirci heyecan, mücadele ve eğlenceyi bir arada bulacak. Distopik ve zaman zaman karanlık bir hikaye olsa da biz aydınlığa ve umuda odaklanmaya, ilişkilere ve eğlenceli olana odaklanmaya çalışıyoruz. İnişleri ve çıkışları olan heyecan verici bir yolculuk yaratmaya çalışıyoruz ve hepsini bir arada izlemek çok keyifli.”



Çağatay Ulusoy'un dizisini merakla bekliyorlar



Netflix’in Çağatay Ulusoy’un başrolde yer aldığı ilk orijinal Türk dizisi ‘The Protector’a hazırlandığını ve diziyi çok merak ettiklerini belirten Danimarkalı yaratıcılar, “Bundan 5-10 yıl öncesine kadar sadece Amerika’dan ya da kendi ülkemizden yapımları izleyebiliyorduk ama artık Türkiye’den, Brezilya’dan, Polonya’dan; bugüne kadar izlemediğimiz pek çok ülkeden dizi seyredebiliyoruz. Bu çok heyecan verici” dedi.



Dünyanın en mutlu ülkelerininden birinde felaket olursa...



The Rain’de, yağmurla taşınan bir virüsün İskandinavya'daki insanların neredeyse tamamını hunharca yok etmesinden altı yıl sonra sığınaklarından dışarı çıkan Danimarkalı iki kardeşten birini canlandıran Lucas Lynggaard Tønnesen, henüz 17 yaşındayken ilk uluslararası projesini seyirciyle buluşturmanın heyecanını yaşıyor.



Danimarka'da yıkım başlıyor!



ntv.com.tr’ye konuşan Tønnesen, hislerini şöyle anlattı:



“Netflix’in ilk Danimarka dizisinde yer almak gurur verici. Bu, bizim için olduğu kadar tüm dünya için de heyecan verici. Çünkü insanlar dünyanın en mutlu ülkelerinden biri olarak görülen Danimarka’da bir yıkım ve kıyamet gibi bir olay sonrasında oluşacak görünümü tüm dünya izleyecek.”



Yazının devamını okumak için TIKLAYIN




A101 26 Aralık Perşembe aktüel kataloğu yayımlandı Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! TIR ve yolcu otobüs çarpıştı: 18 yaralı İstanbul'da polise saldırı: Şüpheliler gözaltında