Murat Saygı'dan flaş Beyaz Show açıklaması!
Kanal D Genel Müdürü Saygı, Cengiz Semercioğlu'nun sorularını yanıtladı.
Doğan Medya Grubu'nun Demirören Medya Grubu'na satılmasının ardından yeniden Kanal D Genel Müdürü olan Murat Saygı, Hürriyet Gazetesi yazarı Cengiz Semercioğlu'nun sorularını yanıtladı.
Cengiz SEMERCİOĞLU / MİLLİYET
KAZANDIKLARI PARALAR HOLLYWOOD FİYATLARINA ÇIKMIŞ
◊ TV piyasası gelir gelmez dizilere koyduğun 800 bin liralık üst limit barajını konuşuyor. “Milyon liralık diziler kapıdan içeri girmeyecek” sözün doğru mu?
- Evet, doğru... Dediğim gibi asıl problem sektörün genelinde. Sektöre giren reklam parasıyla çıkan program maliyeti dengesiz. 1-2 kanalın mutlu olması fark etmiyor, sektör kendi içinde zararda. “Niye zararda” diye baktığın zaman sebebi, yüksek maliyetler. Peki, bu yüksek maliyetler yüzünden televizyonlar zarar ediyor da yapımcılar para mı kazanıyor, hayır. Para kazananlar sadece menajerler ve oyuncular. Çok büyük paralar kazanıyorlar. Oyuncuların kazandığı paralar Hollywood fiyatlarına çıkmış. Ben diyorum ki, bu sektörde bu kanallar yaşamazsa, yapımcılar da yaşayamaz, oyuncular da yaşayamaz.
◊ Oyuncuların fedakârlık yapması mı gerek?
- Yapmak zorundalar. Dönem yapımcının da oyuncunun da fedakârlık yapması gereken bir dönem.
◊ Ben bu bütçelerle yapımcıların kazanmadığına katılmıyorum ama...
- Yapımcıların para kazanmasının tek şansı da yurtdışı satışları olmuş. Bunun için öncelikle yurtdışına satılabilecek miktarda dizi yapman lazım.
Dizin burada 5 bölümde yayından kalkarsa nasıl para kazanacaksın? Dolayısıyla satışı yaparken, yurtdışı satış payı koyuyorsun da bugünü düşünmeden tamamen afaki yapıyorsun bu işi.
Birkaç yapımcı yurtdışına satılabilir diziler yapmışlar, çok iyi para kazanmışlar filan ama önce bugün. Bugün kanallar yaşamalı ki yarın olabilsin. Bu yapımcı için de, sanatçı için de, menajer için de böyle...
Bu söylediklerimden menajer ve sanatçıya karşıyım diye bir şey de çıkmasın. Burada rasyoneli doğruyu bulmak lazım.
◊ Bugünkü koşullarda kanalın bir diziden kâr etmesi için ne olması lazım?
- Herhangi bir televizyon kanalı, 800 bin liranın üstünde bir iş yapıyorsa, o işten para kazanması için en aşağı 10-12 reyting alması lazım. Çok da kolay bir şey değil bu.
Mesela biz bir diziye başlarken “5-6 reytingle bu dizi yaşar” diyoruz. 5-6 reytingli dizi, 800 bin lira maliyetliyse yaşayabilir.
Çünkü o 800 bin liralık dizi, minimumda 1.2 milyon lira gelir elde edecek ki kanalın genel giderleri, maaşları çıkabilsin.
Çünkü bir tek o dizi için para kazanmak diye bir şey yok.
SEKTÖR AŞAĞI GİTMİŞ
◊ Yönetici olarak bıraktığın özel televizyonculukla geldiğinde bulduğun özel televizyonculuk arasında nasıl bir fark var?
- Ne yazık ki olumsuz yönde bir fark var. Bunu Kanal D özelinde söylemem doğru değil. Sektör bazında konuşuyorum... Çünkü kanalların biri çıkar, biri düşer. Fazla takılmamak lazım. Ama sektör maalesef çok aşağı gitmiş.
◊ Neler değişmiş 7 yılda?
- Sektörde birçok grubun ana işi medya değil. Bu nedenle gerçekten çok kalifiye yöneticilerin yönetmediği bir dönem yaşanmış. Bir taraftan da kanal sayısı çok arttı. Eskiden 4 kanallı bir ortam varken şimdi TRT dahil 7 kanallı bir ortam var. Eskiden asıl konu birinci olmakken, şimdiki zamanda önem sırası değişmiş. En kötüsü, işin ekonomisi maliyetler açısından büyümüş ama gelir bacağında çok da artamamış. Tam tersi pazar, 7 kanala kırılmış görünüyor. Dolayısıyla, kanal kâr mı ediyor, etmiyor mu kimse bu konularla ilgilenmemiş. Eski patronlar döneminde zarar eden bir iş yapmak mümkün değildi.
◊ Gelinen noktada seni en çok şaşırtan ne oldu?
- Ben sektörde en çılgın patronlarla çalıştım, en sıkışık dönemlerde bile hiç toplu personel çıkartmadım. Şimdi güçlü kanallarda bile toplu personel çıkarma durumu var. Ben patrona “Diziyi tekrar edelim, şu personeli çıkarmayalım” derdim. Onlar da ikna olurdu... Rasyonel kaybolmuş sektörde.
“Niye sen bu kadar milyona dizi yapıyorsun, bu işin rasyoneli var mı” diyecek birisi çıkmamış. Yöneticiler de hesap makinesiz devam etmişler.
“DELi YÜREK”i 10 BÖLÜMDEN SONRA TUTTURDUM
◊ Günümüzde dizilere artık çok şans da verilmiyor. Tutmadıysa iki bölümde yayından kaldırılıyor... Sizin zamanınızda böyle değildi...
- Ben, “Deli Yürek” gibi bir diziyi 10 bölümden sonra tutturmuştum. O zaman dizinin arkasında “Televole” vardı. Şansal Büyüka gelirdi, “Murat Bey, bunu ne zaman kaldıracaksınız” diye. Biz de “Dur Şansal bey, biraz daha” deyip idare ederdik. 10’uncu bölümden sonra dizi fenomen oldu. Mesela “Bir Demet Tiyatro”, Star TV kaldırma kararı aldıktan sonra tutmuştu. Ama şimdi sektöre panik hakim. Bir dizi, ilk gün kötü reyting almışsa hemen, “Bunun yedeği nerede”... “Yedeği hazırlanana kadar kaç bölüm garanti”, “Yapımcıya söyleyin 3 bölümde toplasın kalksın”... Yapımcı da zaten cenazeyi yıkamak üzere o 3 bölümü yapıyor. Aman para harcamayayım diye. O anlamda sektörün disipline olması lazım.
◊ Bir müdür tek başına sektörü değiştirebilir mi?
- Biz artık sektörün veteranıyız...
◊ Veteran dedin de, yaş kaç oldu?
- Boş ver. (Gülüyor) Ruhum genç. En azından sabah 07.30, gece 23.00 çalışabilecek haldeyim. 30 yaşındakilerle spor yapabiliyorum. Hayat kalitesi odur...
Soruya tekrar dönersek, bütün kanalların para kaybettiği dönemde reklam konusunda vadelerin kısaltılması lazım. Türkiye hâlâ gayri safi milli hasılanın reklama oranının en düşük olduğu ülkelerden biri. Onun için hâlâ Amerika, Türkiye’de birçok kanal kuruyor. Discovery, Sony onun için geliyor buralara. Biz de reklam bedava. Amerika’ya git saniyesi 400 dolardan aşağı reklam bulamazsın. Ben televizyonların bir araya gelerek bu dertleri çözeceğine inanıyorum. Hem maliyetleri düşürme hem de gelirleri artırmayla ilgili ortak sektör menfaatine bir şeyler yapabileceğimizi düşünüyorum.
◊ Kanal patronları bir araya gelir mi?
- Şu anda iletişim kuramayacağımız kanallar yok. Eskiden vardı. “Ben Doğan grubuyla iş yapmam”, “Ben Sabah’la bir araya gelmem” diye... Artık kavgalar dövüşler yok. Artık şirketlerin ve sektörün kendi rasyonelleri var. Hep birlikte para kaybedip batalım mı? Battıkça kanallar el değiştirip durur, onun yerine kanalları yaşatmak lazım...
ŞU ANDA SEKTÖRDEKİ EN BÜYÜK ALICI BİZİZ
◊ Yeni dönemde rakip kanalların alım gücünü nasıl görüyorsun?
- Bu dönemde biz dâhil hiçbir kanalın eli bol davranma lüksü yok. Şu anda sektördeki en büyük alıcı Kanal D. Çünkü Kanal D’nin elinde sadece benim başlattığım ve eylül itibari ile 13’üncü sezonuna merhaba diyecek “Arka Sokaklar” var. Bundan dolayı, güzel projelerle gelen herkese kapımız açık. Daha öncesinde çalışılmayan birçok yapımcı, kanalın el değişimi ve benim gelmemle misafirimiz oldu.
◊ Bu yapımcılar daha önce neden Kanal D ile çalışmak istemiyorlarmış?
- Türkiye’nin en iyi işlerini yapan yapımcılar buranın kapısından geçmez olmuşlar. Hem de “Dizinin yurtdışı satışı da bende olacak”, “Bunun mülkiyeti de benim” gibi bana göre 3 para etmeyecek şeyler yüzünden. Zaten buralarda oluşan gelirler paylaşılıyor. Sen satsan ne olacak, ben satsam ne olacak? Önemli olan geliri maksimize etmek.
Şimdi herkese kapımızı açtık, projelerini getiriyorlar. Bu yapım işi yapımcıya güvenilerek yapılan bir iş. Yapımcı inandığı işi sana getiriyor, sen de inanıyorsan yap. Ondan sonra, “Yok ben onun senaryosuna sahne yazayım”, “Şu cast’ı da ben belirleyeyim” olmaz. Hem öyle yaparsan yapımcının sorumluluğu olmaz. İş tutmadığı zaman yapımcı “Sen söyledin bana” derse ne diyeceksin? Kanal veya yönetici kendini yapımcı zannediyorsa problem var demektir.
KANAL D IŞILTILI BİR KANAL OLACAK
◊ Murat Saygı denince akla stüdyo programları gelir. Yeni sezonda Kanal D’de stüdyo programları daha mı ağırlık kazanacak?
- Evet, 1-2 tane stüdyo programının siparişini verdik bile. Dizisiz bir hayatı bugün düşünemiyorsun ama ben Show TV’deyken haftada 1 dizim, 2 sitcom’um vardı. Kanal D’deki dönemimde 4-5 dizi, 1-2 gün ise stüdyo programları vardı. Şimdi en azından o günlere dönmek istiyorum. Kanal D’de şu an “Arka Sokaklar” var, 3-4 tane daha dizi yaparız. 2 günde format program yaparız. Onlar tutmazsa başka format tutar.
◊ Format programların maliyeti daha az olduğu için mi böyle rahatsın?
- Dizi tutmadığı zaman acayip bir ekonomik zarar yaratıyor. Bir formata başladın ama tutmadı, çok büyük zarar verecek rakamlar ile karşılaşmıyorsun. Tutturduğun zaman ise az maliyetle, çok reyting üreten bir proje yapıyorsun ve kanalın ışıltısı çıkıyor ortaya. Bana göre Kanal D’nin ekranı şu an tozlu. Yeni dönemde ışıltılı bir kanal olacak.
◊ Nasıl ekran yüzlerinin olmasını istersin?
- Genç, dinamik ve eğlenceli tipler olsun. Televizyonlar çok ağlak, gülen insan yok. Gün boyunca ya bağırış çağırış, ya ağlayan ya da çocuğunu kaybedenlerin olduğu programlar var. Kanal D’de öyle şeyler olmayacak.
◊ Ne tür programlar olacak?
- Gündüz son derece neşeli kadın programları olacak. Güzellik ve moda gibi ümit veren programlar yayınlayacağız. Moda programı yaparken de o dünyanın ünlü isimleri ile çalışmayacağız. Gerçek insanlarla reality şov yapacağız. Son derece eğlenceli bir şey olacak.
◊ Diziler de mi eğlenceli olacak, sitcom yayınlayacak mısınız?
- Dizilerde öyle bir lüksüm yok. Ama mesala, “Ne deneyeceksin” dersen, haftada 1-2 gün rakiplerimin çok dram ağırlıklı olduğu günlerde komedi deneyeceğim, alternatif olarak. Karşı tarafta birileri birbirini boğazlarken, Kanal D’de komedi olacak. Sitcom da yapacağız. Sitcom bir televizyon çeşidi ve de çok makul maliyetle yaparsın. Ama herkes akıbeti belli olmayan yurtdışı satışına yatırım yapmaktan sit-com yapmıyor.
Hâlbuki sitcom’un en büyük avantajı, al 10 kere yayınla... Oysa ki yüksek reyting alan dramayı bir kere daha yayınlayamazsın. Onun için sitcom da yapacağım, “Güldür Güldür” vari programlar da...
İsterse çok reyting almasın, kanalda onların olmasına ihtiyaç var. Mümkünse format gecelerini hafta sonu üst üste yapabilirim. 4 tane üst üste format yapsam 1 dizi maliyeti yapmaz. Beyaz (Öztürk) gibi büyük bir değer var elimde.
BEYAZ’A YENİ FORMAT ARIYORUZ
◊ Beyaz Show devam edecek mi?
- Beyaz’la devam edeceğiz ama klasik Beyaz Show yapmayacak. Yeni bir format düşünüyoruz. Onun da içine sinen bizim de üzerinde anlaşacağımız yeni bir format olacak.
◊ Yine sohbet, talk show mu olacak?
- İnan bakıyoruz. Yarışma da, game şov da olabilir.
◊ Beyaz’ın yeni programı saat kaç gibi yayınlanır, nasıl bir akış var kafanda?
- 23.00’ten geç olmayacak.
ESER YENENLER’LE 2 YARIŞMA
◊ “2 tane programla anlaştık” dedin. Biraz da onlardan bahseder misin?
- Stüdyo formatları, yurtdışından. Biri tahmin, diğeri eğlenceli içinde komedinin fazlası ile yer alacağı bir yarışma. İkisi için de Eser Yenenler’le anlaştık.
◊ Programların içerikleri hakkında biraz daha detay verir misin?
- Yurtdışında siyasilerin yüzlerini kullanarak yaptıkları maskları biz burada futbolcu ve sanatçı ile yapacağız. Onların oyunlardaki komedileri çok iyi. Bizim kendi stüdyolarımızı kullanacağız. Ben programın eski “Şahane Pazar” gibi pazar akşamlarında reytingte zirveye oynayacağını düşünüyorum. Diğeri dediğim gibi tahmin yarışması. Tahmin yarışmaları her zaman iş yapar. Çünkü herkesin oynayabileceği bir şey. Yazın prime time’da gireceğiz.
◊ “Çarkıfelek” de geri döndü...
- Yazın bir deneyeceğiz. Çarkıfelek dünyada her zaman iş yapıyor. Eylülden itibaren belki belli periyotlarda yayınlayabiliriz ama anlaşmamız diğer yazı da kapsayacak şekilde.
◊ Bu iki yarışma dışında başka format var mı yakın zamanda?
- Evet, çocuklara özel gerçekten güzel bir programımız daha Kanal D’de olacak.
4 KADIN SUNUCULU PROGRAM GELİYOR
◊ Anlaştığını yeni dizi var mı?
- Drama ekibimle 7-8 diziyi inceliyoruz. 2 tanesini sipariş verdik gibi. Kontrat aşamasındayız. 3 ve 4’üncüyü de olgunlaştırıyoruz. Yazın tek dizi gireceğiz.
◊ Gündüz kuşağında tasarrufun ne olacak?
- Gündüz kuşağımızda magazin programı var, gelin-kaynana yemek yarışması devam ediyor. Yeni dönemde sabahları 4 kadının sunacağı bir sabah programı yayınlayacağız.
◊ Kimler sunacak?
- Kesin olarak Hande Ataizi var. Diğerleri sürpriz olsun.
◊ Programın içeriği ne olacak?
- İçinde yemek, güzellik ve moda her şey var. Çok hafif magazin sohbeti de yer alacak. Bizim stüdyolarda çekilecek. Dikkat edersen hep bizim stüdyolarda diyorum. Çünkü en çok şoka girdiğim şey döndüğümde Kanal D’nin yarısını bulamadım. Ben burayı bıraktığım zaman Kanal D’nin arka tarafında izleyiciler birbirinin üzerinden geçerdiler, programlara konuk olmak için... Şimdi ise her yer ofise dönmüş. Oraları yaşamadan buraları yaşatamazsın. Yeni dekorlar gelmeye başlıyor, burası yine yaşayan bir yer olacak.
Röportajın devamını okumak için TIKLAYIN