Meral Akşener Netanyahu'ya bombaladı: Netanyahu 21. yüzyılın yeni Hitler’idir
İYİ Parti lideri Meral Akşener, İsrail'in, Gazze'deki hastane saldırısına sert tepki gösterdi. İsrail Başbakanı Netanyahu'yu Hitler olarak tarifledi. "Bu saatten sonra, katil Netenyahu için, söylenecek hiçbir söz kalmamıştır. O, 21’inci yüzyılın, yeni Hitler’idir. Holokost’u yaşamış bir halkın, yüz karasıdır. Zaman farklı, zihniyet aynı zihniyettir. Ve derhal yargılanmalıdır" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.
Akşener'in konuşmasından satır başları:
-Dün akşam, Gazze'den gelen bir haberle sarsıldık. Yaşadığı terör saldırısından sonra, teröre karşı savaş iddiasıyla, yola çıkan İsrail'in sivilleri bile hedef alabilen, gaddarlığı, dün gece Gazze'de, bir hastaneyi bile bombalayacak kadar alçalmış, ve terörizme dönüşmüştür.
-Evet, değerli dava arkadaşlarım. Bunun adı, düpedüz terördür. Çünkü devletler, hastane bombalamaz. Devletler, sivilleri hedef almaz. Dün gece, tüm insani değerleri, hiçe sayan, artık alçak bir mezalime dönüşen bu eylemler teröre karşı savaş değil Bizzat Netenyahu terörüdür.
-Dün gece yaşananlar, tarihi bir ibret vesikasıdır. Dün gece yaşananlar, 1938 yılı Almanya'sında yaşayan Yahudilerin, bir soğuk kasım akşamı yaşadıklarının, günümüzdeki gölgesidir.
“NETENYANU DERHAL YARGILANMALIDIR”
-Hitler canisinin, Kristal Gece Komplosu'nun, mağduru olan bir halkın lideri bugün çıkmış, yeni bir kristal gecenin, faili olmuştur. Önce çıktılar ‘Hastaneyi Hamas bombaladı, biz yapmadık.' dediler.
-Kimse bu yalana inanmayınca bu sefer de, ‘İslami Cihad Örgütü'nün attığı füze, yolunu şaşırdı' diyecek kadar alçaldılar.
-Bu saatten sonra, katil Netenyahu için, söylenecek hiçbir söz kalmamıştır. O, 21'inci yüzyılın, yeni Hitler’idir. Holokost'u yaşamış bir halkın, yüz karasıdır. Zaman farklı, zihniyet aynı zihniyettir. Ve derhal yargılanmalıdır.
-Bölgemiz ve 21'inci yüzyılın dünyası bu katıksız barbarlığa, daha fazla sessiz kalamaz. Medeni değerleri savunduğunu iddia eden her ülke her uluslararası örgüt, her insan bu vahşete karşı, tutum almalıdır.
-Yoksa, savunduğunu iddia ettiği değerleri, inkar etmiş olur. Dün, Hitler'in Çekoslovakya'yı işgaline ses çıkarmayan, Rusya, Fransa ve İngiltere yönetimleri nasıl ki, halklarının, acı bedeller ödemesine sebep oldularsa bugün de, bu zıvanadan çıkmış faşiste, dur diyemeyen bir dünya, yeni ve ağır bedeller ödeyecektir.
-O nedenle, buradan tüm dünyaya, bir çağrıda bulunuyorum: Kafaları kuma gömmenin zamanı, artık geçmiştir.
-İçinde Filistinlileri barındırmayan, demokrasi ahkamları üzerinden, mağduriyet üretme çabalarının vadesi, artık dolmuştur.
-Dünkü büyük soykırımın, acıları üzerinden, bugünün terörünü, aklama ikiyüzlülüğü de artık bayatlamıştır. Vakit artık, çok geç olmadan, bu gidişata dur deme vaktidir. Vakit artık, sağduyu ve vicdanı, hakim kılma vaktidir. Vakit artık, vahşete son verip, adaletin ve hukukun önünü açma vaktidir.
“DÜNYA İÇİN BÜYÜK BİR SINAV”
-Yaşananlar, dünya kamuoyu için, büyük bir sınavdır. Ya bu acılardan ders alıp, yaraları saracağız. Ya da Ortadoğu'nun, bir acı ve gözyaşı coğrafyası kalmasına göz yumacağız.
-Ya vicdanda ve adalette birleşeceğiz; Ya da, bir daha birleşmemek üzere, nefretle ayrışacağız. Ya bu sınavı geçip, insani değerleri, dünyada hakim kılacağız, Ya da sınıfta kalıp, zulmün hüküm sürdüğü, yeni bir dünyaya, boyun eğeceğiz.
ENFLASYON TEPKİSİ
-Her gün, yeni bir olayı, ya da, yeni bir açıklamayı tartışıyoruz. Her gün, yeni polemiklere maruz kalıyoruz.
-Ama bir konu var ki, aslında hiç değişmiyor. Ve iktidar da, nedense, hiç bu konuya girmiyor, giremiyor. O konuda da, elbette ekonomi.
-Ekonominin gündemi değişmiyor ama üzerimizde yarattığı yıkım, her gün büyüyor, derinleşiyor. Geçim sıkıntısı, her gün daha da artarak büyüyor. ‘Ekmek, aslanın ağzında yatar, midesinde biter' derlermiş. Ama artık o aslan, ağzı da, midesi de boş geziyor.
-Enflasyon ve hayat pahalılığı, ülkemizdeki ailelerin, her bir ferdini, ayrı ayrı etkiliyor. Özellikle çocuklarımız, derinleşen yoksulluğu, daha fazla hissediyor.
-Çünkü okullar açıldı. Bir yandan, kitap, defter masrafları diğer yandan da, giyim, kuşam, servis masrafları derken ailelerimiz günden güne, çıkmaza sürükleniyor.
“ZAMLAR ERİYİP GİTTİ”
-Temmuz ayında, büyük gürültüyle yapılan maaş zamları, eriyip gitti. Kış, kapıya dayandı. Artan fiyatların yanına, bir de, ısınma masrafları eklenecek. Üstelik dünya yine, savaşla karşı karşıya. Yani bu ne demek? Bu, enerji fiyatları, daha da artacak demek.
-Hızla yükselen enerji fiyatları da, bizim için, hem zam, hem de cari açık demek. Biliyorsunuz, daha yeni, motorine, 2 lira 23 kuruş zam geldi. Tabii ki sırada, benzin zammı var.
Seçim öncesi verilen müjdeler, yapılan açılışlar, söylenen büyük sözler, hala hafızamızda. Ama ne hikmetse, maalesef milletimizin payına, zamdan başka bir şey düşmüyor.
EMEKLİLER AÇIKLAMASI
-Emeklimizin, asgari ücretlimizin aldığı maaş, açlık sınırının altında kaldı. Çalışan nüfusumuzun, neredeyse yarısı, asgari ücretli. Yani çalışanlarımızın neredeyse yarısı, açlık sınırının altında yaşamaya, mahkûm edildi.
-Milletimiz âdeta, can çekişiyor. Ama iktidar, kendi elleriyle sebep oldukları enflasyon için bile, faturayı yine, milletimize kesiyor. Böyle bir utanmazlık, böyle bir vicdansızlık olabilir mi? Daha dün meydanlarda, bülbül gibi şakıyıp, bol keseden, vaatler verirken bugün, dut yemiş bülbüle döndüler.
İKRAMİYE TEPKİSİ
-Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta emeklimize, 5 bin liralık “ödeme” yapılacağı söylendi. Şimdi bu arkadaşların, ‘ödeme’ dedikleri, maaş mı? Değil. İkramiye mi? Değil. Öyleyse nedir? Belli değil.
-Üstelik, bu UFO'ya benzeyen, ‘tanımlanamayan uçan ödeme', yalnızca bir kereye mahsus olarak ödenecek. Aslında söylemek istedikleri şu: ‘Biz emeklilere, önümüzdeki seçimler için, para veriyoruz.' Yani, akıllarınca emekliye, yerel seçim sadakası veriyorlar. Bu kadar basit.
Üstelik de, bu ‘ödemeden’, emekli olup, fiilen çalışmaya devam edenler de, yararlanamayacakmış. Şimdi ben de buradan, iktidardakilere sormak istiyorum: Allah aşkına; emekli olup da, çalışmaya devam edenler, acaba keyfinden mi çalışıyor? Emekli maaşıyla geçinebilseler, sizce, ikinci bir işte çalışırlar mı?
-Böyle bir akıl tutulması olabilir mi? İşte bu akılsızca hazırlanan, adaletsiz düzenlemeden faydalanabilmek için şimdi emekli çalışanlarımız, belki de, işlerinden çıkıp, çalışmaya, kayıt dışı olarak devam edecekler.
-Devletimiz de, prim kaybına uğrayacak. Biz bu uygulamada, neye üzüleceğimizi şaşırdık. Türk Devleti'nin, emeklisini kayıt dışı ekonomiye itecek kadar, akılsızca yönetildiğine mi üzülelim?
“AKP İÇİN İMRALI YOLLARI TAŞTAN”
-Bildiğiniz üzere ülkemizde, yerel seçimler ile genel seçimlerin, dinamikleri arasında, bazı farklar var.
-Yalnız, ben burada sadece, seçim süreçlerinin, teknik farkından bahsetmiyorum. Ak Parti iktidarının, ilkesiz siyasetinin oluşturduğu, bir yaklaşım farkından bahsediyorum.
-Kendisine, icraatlarına, memleket için çözümlerine, ve vizyonuna güvenmeyen Ak Parti; bugüne kadar, seçim rekabetini sürdürmenin yolunu; Ya rakiplerine çamur atmakta, Ya da çamura, bizzat kendisi bulanmakta bulmuştur.
-Her türlü ahlaksızlığı mübah gören, bu ilkesiz siyaset anlayışıyla; Genel seçimlerde, bizi; terörle yan yana gelmekle, teröre destek vermekle, ve en nihayetinde, hızlarını alamayıp, teröristlikle suçlarken;
-Yerel seçimlerde ise; Terörden ve teröristlerden, bizzat kendilerinin medet umduğu, bir büyük çelişkiye, bir büyük ikiyüzlülüğe, mahkûm olmuşlardır.
-AK Parti'nin, bitmek bilmeyen, bu kısır döngüsünün, biz zaten en başından beri farkındaydık…
-Bu yüzden, geçtiğimiz seçim süreci boyunca biz, terör üzerinden, iftira atmalarına da, şaşırmamıştık. Şimdiyse önümüzde, yerel seçimler var. Yani bu ne demek, biliyor musunuz? Bize attıkları, ne kadar iftira varsa, şimdi, hepsini yapmak, kendileri için mübah demek.
-Yani; Cumhur ittifakı için, “2'nci geleneksel, terörist başından, oy dilenme festivali” başlıyor demek…
-Ez cümle; Artık, Ak Parti iktidarı için, İmralı'nın yolları, taştan demek… Şimdi biz, böyle söyleyince, kızacaklar. Ama aslında, bunu biz söylemiyoruz. Bunu, 2019'da çevirdikleri filmin figüranı ve posta güvercini olan, sözde akademisyenleri söylüyor.
-Biliyorsunuz; 2019 yılında, tekrarlattıkları İstanbul seçimleri öncesinde, bir oyun sahneye koyulmuştu. Bu oyunda, akademisyen olduğu iddia edilen, ancak esasında, kurye olduğu anlaşılan bir kişi, terör örgütü elebaşından, bir mektup getirmişti.
-Bu mektupta, terörist başı, İstanbul seçimlerinde, tarafsız kalınması çağrısını, bu şahıs üzerinden yapmıştı.
-Bizi, utanmadan, terörle iş birliği yapmakla suçlayanlar ise; o günlerde, “terörist başına özgürlük” naraları atmaya başlamıştı.
“HABUR’U OSLO’YU UNUTMADIK”
-Hatırlayın: O mektup üzerine; ne değerlendirmeler, ne yorumlar, ne analizler yapılmıştı…
Ne övgüler dizilmişti… Hiç beklemediğimiz siyasetçiler, terörist mektubunda, ne büyük hikmetler bulmuştu…
-Utanmasalar, Apo'dan bir Türkiye sevdalısı bile çıkartacaklardı… Ama olmadı. Olduramadılar. Ve çevirdikleri bu kirli dümenin cevabını, sandıkta, bizzat milletimizden aldılar.
-Şimdi de belli ki, aynı mahiyette, yeni oyunlar peşindeler. Açıktan konuşarak, seçimi kaybettiler. O nedenle, bu sefer, işi aracılarla çözmeye uğraşıyorlar
-Cumhur İttifakı'nın, pek de gizli olmayan, gayri resmi ortağına, şimdiden ulaşmaya çalışıyorlar. Nabız yoklamak için olsa gerek; ilk önce de, 2019'daki posta güvercinlerini konuşturmuşlar.
-Bu arkadaş, 2019 seçimlerindeki rezaleti hatırlatarak, diyor ki; “Ben kendimi kullandırdım.
Bu kullanılmaksa, benim için şereftir.” Ve ekliyor: “Yeni bir İmralı odaklı sürecin başlatılma ihtimali, kuvvetle muhtemeldir.” Yaaaa… Ama dahası var:
-Ve ne tesadüftür ki; Bu açıklamanın hemen devamında, Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta sonu, bir kongre yapıldı.
-Terör örgütünün, siyasi şubesinin yaptığı kongrede, Artık milletçe alıştığımız, “Acaba terörün siyasi bacağına, bu dönem ne isim versek?” konulu çalışmanın haricinde; bir de, İmralı için özgürlük haykırışları, Apo posterleri eşliğinde seslendirildi. Şimdi, buradan iktidara sormak istiyorum: Hayırdır muhteremler? Neyin peşindesiniz?
-Yerel seçimler yaklaşınca, terörist başıyla olan aşkınızı, tazelemeye mi karar verdiniz? Yoksa, “yeni anayasa” adı altında, kamuoyunda propagandasını yürüttüğünüz süreci, el altından, İmralı'daki katille mi yürütüyorsunuz?
“Milletin çeşitliliği” diyerek, İmralı'ya selamlarınızı, muhabbetlerinizi mi gönderiyorsunuz? Belli ki siz unutmuşsunuz.
-Ama, ne milletimiz, ne de bizler, unutmadık. Çözüm süreci diye, teröristin kazdığı hendeği,
görmezden geldiğinizi unutmadık!
-Habur'u, Oslo'yu unutmadık! Maceralarınızın bedelini, 793 şehidimizle, gazilerimizle ödediğimizi unutmadık!
-Bu yüzden, İYİ Parti olarak; Sonda söylenecek sözü, en baştan söyleyelim. Biz sizin ortaklarınıza da, diğer rakiplerinize de benzemeyiz! Yaptıklarınızı unutmayız, unutturmayız!
-Bugün aslan kesilip, yarın kedi gibi susmayız! Okullarımıza, üniversitelerimize kadar sıçrayan, terör belasını, tekrardan bu ülkenin başına, saramayacaksınız.