"Memet Ali Alabora için bir alkış"
Gezi Parkı eylemlerinde hedef gösterilen oyuncuya bir destek de Taraf yazarından geldi.
Taraf yazarı Ferhat Uludere, Yeni Şafak'ın gazetecilik skandalına imza attığnı belirtti ve oyuncunun bu olaylar karşısındaki tutumunu değerlendirdi. İşte, Uludere'nin bugünkü köşe yazısı:
"Yeni Şafak gazetesinin bir halk ayaklanmasının provası olarak değerlendirdiği Mi Minör adlı tiyatro oyunu hakkında 9 Şubat 2013 tarihinde “Bir Heves Bir Kalas” adlı köşemde şunları yazmışım. “Pinima’nın saçma demokrasisi ve korkunç yönetim biçiminin ülkeye gelen turistler tarafından alkışlanması ve bir anda kendine yeni destekçiler bulması da göze çok korkunç görünüyor... Pinima topraklarında gezerken; ‘saçma bir rejimin bile peşinden sürükleyeceği kitleyi ne kadar kolay bulabildiğini’ görüyor insan.”
Gezi Parkı Direnişi ile başlayan süreç demokrasinin en saçma hâlinin sadece bir oyunda değil gerçekte de ne kadar destekçisi olduğunu gösterdi. İktidar ve itibar ile satın alınmış gazete köşeleri, muhalifken zenginleştikçe yandaş olmuş yazarlar derken Yeni Şafak gazetesi Memet Ali Alabora’yı hedef adam hâline getirip hem toplumsal bir olayı değerlendirmekten ne kadar uzak olduğunu gösterdi hem de büyük bir gazetecilik skandalına da imza attı, hatta atmaya da devam ediyor. Yeni Şafak’ın çakı bulmuş ergen pervasızlığıyla yaptığı haberlere Memet Ali Alabora efendiliğinden taviz vermeden gayet olgun ve ders niteliğinde yanıtlar veriyor. Hatta gazetenin yöneticilerine gazeteciliğin ne olduğunu hatırlatıyor.
Mehmet Baransu’nun cep telefonu sinyalleri ile helikopter düşürme fantezisinden sonra çalıştığım yıllar içinde daha büyük bir gazetecilik skandalı görebileceğimi sanmıyordum ama iktidarın çeşitli gazetelere yayılmış olan neferleri Gezi Parkı Direnişi sonrasında harikalar yarattılar. Hatta Baransu’nun bile pabucunu dama attılar. Mesela sinema yazarı olarak anılan Ömür Gedik 18 haziranda anne ve babasının en büyük eğlencelerinin tren ile dolaşmak olduğunu yazmıştı. Gedik’in ailesi tren seferleri iptal edildikten sonra bu eğlencelerini yerine getiremez hâle gelmişler. Gedik, böyle başladığı yazısına demiryolları bakımını ve hızlı tren için yapılan çalışmaları överek devam ediyor... İstanbul-Ankara arasının üç saate ineceğinden dem vuruyor, tabii ki Haydarpaşa Garı hakkında tek bir kelime etmiyor. Zaten yazının önemli kısmı raylar da değil, Gedik’in Levent Kırca hakkında yazdıkları... Ömür Gedik okura “Levent Kırca’yı nasıl tanırsınız” diye soruyor. Ve şöyle cevaplıyor...
“Pek çoğumuzu güldüren usta komedyen. Tonton adam. Babacan insan.”
Burada sıkıntılı bir şey yok ama Gedik’in ikinci sorusu içler acısı. Soru şöyle...
“Tayyip Erdoğan’ın finali Adnan Menderes gibi olacak” dedikten sonra nasıl biliyoruz?
İşte Gedik’in kendi sorusuna verdiği cevap...
“Güldürmeyen, düşündürmeyen, sadece sinir bozan komedyenimsi.
Öfkeli, şuursuz insan.
Provokatörün önde gideni ama asla hiçbir şeye öncü olamayacak olan.”
Burada Levent Kırca’yı savunacak değilim. Eskide kalmış bir komedyenliği vardır. Senelerce bu ülkenin insanlarını güldürmüş ve her zaman muhalefet yapmayı da sürdürmüştür. Başarılı ya da başarısız beni ilgilendirmiyor. Ama tiyatro için yaptıklarıyla sonuna kadar saygıyı hak ediyor. SİYAD gibi bir kurumun bünyesinde bulunan bir sinema yazarının bir oyuncuyu sadece Başbakan hakkında söylediği sözden dolayı yargılaması ve onun sanatını bu sözlerle değerlendirmesi gerçekten yenir yutulur cinsten değil. İktidar ile arayı bozmak istememek demek böylesine bir deformasyon yaratıyor insanda.
Gezi Parkı Direnişi sonrasında herkes bir şeyler söyledi. İnanılmaz bir nefret ile kaleme alındı yazılar. Mesela Hakan Albayrak Gezi Parkı’na destek verenlere insan müsveddesi bile diyebildi. Konuyu biliyorsunuz; bu yazının ardından Murat Uyurkulak, Hakan Albayrak’ın da yer aldığı Afili Filintilar adlı internet sitesinden ayrıldığını afili bir yazı ile açıkladı..."
Yazının tamamı için tıklayın.