Mehmet Ali Erbil, Gezi’yle ilgili ilk kez Medyatava’ya konuştu: Önemsedim ve saygı duydum
Herkes peşinde, O, Medyatava’ya konuştu! 30 yıldır ekranlarda olan sunucu Mehmet Ali Erbil’e AK Parti’yle ilişkilerini, Gezi sürecini de sorduk; yaptığı canlı yayın gaflarından sonra neler hissettiğini de... Medyatava’dan Neslihan Akdaş’ın röportajı...
Bugün mü, yarın mı? Ev mi, stüdyo mı? Yoğun bir telefon ve mesaj trafiğinin ardından Etiler’de bir erkek kuaföründe buluştuk Mehmet Ali Erbil’le. Kıbrıs’tan yeni dönmüştü. Süremiz kısıtlıydı. Çekimler öncesi kuförde hazırlanırken sorularımızı soracaktık. Biz ayakta, Erbil berber koltuğunda. Arada o da ayakta ama hep hareket halinde; biz peşinde. İlk kez böyle bir röportaj deneyimimiz oldu. Bazı sorular arada kaynadı, bazılarına kısa cevaplar verdi, bazılarını geçiştirdi ünlü şovmen.
Peki neden Mehmet Ali Erbil? Yıllara meydan okuyan bir şovmen o. 2 yıl aradan sonra “Eyvah Düşüyorum” ile Star’da ekrana döndü. Yarışma haftada 2 akşamdı, 5’e çıktı. Tarzını değiştirdi; saçını bile boyamıyor artık. Türkiye’nin hem sevilen hem de çok eleştirilen, tartışılan TV yıldızı. Canlı yayındaki gaflarına ve reyting canavarına karşı nasıl hala ayakta? Televizyonda kalıcı olmanın sırları neler? Ne okur, izler, düşünür, siyasi görüşü nedir? Tanımak ve tanıtmak istedik onu. Ne kadarını bilmemizi istiyorsa o kadarını anlattı. Sözlerinden hangisi espri, hangisi gerçek? 30 yıllık televizyon cambazı karşısında açıkkçası biz, havlu attık. Bakalım siz neler hissedeceksiniz?
Yorucu valla, ara verdikten sonra ağır geldi. Yarışmanın orijinali kısa ama kanal uzun istiyor. Normali 60 dakika, kanal 80 dakika istiyor. Yorucu gerçekten.
Reytingler nasıl gidiyor sizce, beklediğiniz gibi mi?
Alışıyor insanlar yavaş yavaş. Saat diimine, programa, bize. Daha yeni yeni. Amacımıza ulaştık, pırıl pırıl bir program yaptık. Format güzel, birinci sınıf, kaliteli bir yapım. Aramızda kalsın ben daha önce bir kere olsun izlememiştim yarışmayı.
Televizyon izler misiniz?
İzlerim ama çoğunlukla film izlerim. Tenis maçları, futbol izliyorum. Haberleri hiç kaçırmam. Tematik kanallarda yakalarım haberi.
Zirve yaptığınız işlerden biri de Çarkıfelek’ti. Şimdi İlker Ayrık sunuyor. Aynı dönemde, farklı kanallarda, karşı karşıya başladınız. İzlediniz mi Çarkıfelek’in yeni halini?
Biraz baktım ama formatı çok değiştirmişler.
“İLKER AYRIK’I BAŞARILI BULUYORUM AMA ŞOVMENLİK FARKLI BİR ŞEY”
Çarkıfelek, Mehmet Ali Erbil adıyla özdeşleşmişti. Başka bir isim sunuyor. Hüzün oldu mu?
Yoo, istesek onunla başlardık. Kanal onu alırdı. Ama biz başka bir şey yapalım, 2 yıl aradan sonra başka bir formatla izleyici karşısına çıkalım istedik. İyi ki de bu olmuş. Yoksa izleyicinin kafasında soru işaretleri oluşurdu “2 yıl ara verdi yine Çarkıfelek” diye. Bunu söyletmek istemedik.
İlker Ayrık, yetenekli bir oyuncu, sunucu. Siz nasıl buluyorsunuz?
Başarılı buluyorum ama şovmenlik farklı bir şey. Her tiyatrocu, her oyuncu şovmen olacak diye bir kural yok. O ışık doğuştan varsa olur sonradan tecrübeyle edinilmez. Sanırım bu çocuğun canlı yayın tecrübesi yok. Bu işin okulu canlı yayındır. Çarkıfelek’i dünyada ilk canlı yayında sunan benim, hatta benim fikrimdi. Orijinal formatında yok. Canlı yayın her baba yiğidin harcı değildir.
Peki Eyvah Düşüyorum neden canlı değil de banttan?
Format müsait değil.
“KOSKOCA BAŞBAKAN’IN BİLE BAŞINA GELİYOR”
Canlı yayın her baba yiğidin harcı değil ama riskleri çok fazla. Siz risk aldınız ama Türkiye televizyon tarihinin en büyük gaflarına, canlı yayın kazalarına da siz imza attınız?
Yılda 200 canlı yayın yapıyorsak, 1-2 tane olur canlı yayın kazası. Herkesin başına geliyor. Koskoca Başbakan’ın bile başına geliyor; bir sözcükte, bir kelimede. İnsani hatalar bunlar.
Sizi en çok üzen gafınız hangisiydi?
Hiç birinde suçlu değildim, hiç birini bilinçli yapmadım. O yüzden vicdanen o kadar rahatım ki. Diğerleri düşünsün.
“BEN ALEVİLERDEN DAHA ÇOK ÜZÜLDÜM”
Onlar beni biliyor. Bu yaşıma kadar hep demokrattım, hep Alevilere yakındım, onlara saygı duyan, anlayan biriydim. Ama başkaları bu olayı kullandı. Ben onlardan daha çok üzüldüm. Suçlu olmadığım halde özür diledim. Ağzımdan öyle bir laf çıktı. Yarışma sırasında Erzincan'da Alevi bir aileyle canlı bağlantı yapmıştık. Programda hepsi güldüler bu espriye kahkahalarla. Ama bazı gruplar tahrik etti. Rant çıkarmaya çalışanlar oldu. Bu acıydı.
Biraz tarzınız değişti sanki; saçınızı boyatmıyorsunuz; beyazlarınızla ekrandasınız. Ancak 2 yıl aradan sonra yine aynı enerjiyle döndünüz ekrana. Özel bir hazırlık mı yaptınız?
Bu iş enerji işidir. Enerjini ekrandan evinde oturan izleyiciye yansıtabiliyorsanız, ulaştırabiliyorsanız başarılı olursunuz.
Yalnızca enerji yeterli mi? İnsan her gün aynı enerjiyi yakalamayı nasıl becerebilir?
Yetenek çok önemli bir faktör. Anlık espri yapabilmek; hazır cevap olmak, donanımlı olmak bunlar önemli şeyler. Hem oyunculuk, hem müzikal, hem sosyal anlamda, hem genel kültür anlamında...
CANLI YAYINI OYUNCULUKTAN DAHA ÇOK SEVDİ
Oyunculuk demişken; konservatuvarda başarılı bir tiyatro öğrencisiymişsiniz. Tiyatroda
Canlı yayından daha çok zevk alıyorum, heyecanlanıyorum. O yüzden mutluyum. Ama çok muhteşem bir oyun çıksa karşıma kayıtsız kalamam.
Düşünsenize oynadığınız bir filmle Cannes’da, kırmızı halıda yürüyorsunuz. İstemez miydiniz?
Bana hiç öyle teklifler gelmedi ki.
Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes Büyük Ödülü’nü alan Kış Uykusu filmini izlediniz mi?
Yok, izlemedim.
Ceylan’ın diğer filmlerini izlediniz mi?
Sinemaya çok ara verdim. Biraz koptum açıkcası.
Kariyerinize oyuncu olarak değil de televizyonda şovmen olarak devam etmenizde paranın etkisi oldu mu?
Var tabii.
En çok para kazandığınız iş hangisiydi televizyonda?
Aşk Olsun programıydı. Show TV’de başladı. Sonra atv’ye transfer olduk. Haftanın 5 günü yayınlanıyordu. Hafta sonu da özel programını yapıyorduk. O dönem iyi para kazanmıştık.
Kanallar sizinle sözleşme yaparken risk de alıyorlar değil mi?
Kanal, yapımcı önlemini alacak, yayına 5 saniye geç girilecek mesela.
“TOPLUMUN NABZINA GÖRE ŞERBET VERECEKSİN”
Daha farklı tabii. Toplumun nabzına göre şerbet vermek gerekiyor. Belden aşağı espri mümkün olduğunca yapmıyoruz.
Örneğin bu dönemde Seyfi Dursunoğlu ekrana çıkamıyor artık...
Ama onun durumu farklı. Tarzı, çizgisi...
30 yıldır televizyondasınız. Daha önce böyle bir dönem yaşadınız mı?
Olur dönem, dönem. Bu konularda çok konuşmak istemiyorum. Aman amaan Allah korusun. RTÜK’ten de memnunum, hükümetten de! Allah başımızdan eksik etmesin ikisini de!
Bir dönem internette “AK Parti Mehmet Ali Erbil’i istemiyor” diye haberler de çıktı. Doğru mu?
Benim internetle aram iyi değil. Samimi söylüyorum bilgisayarda nasıl internete girileceğini bile bilmem.
“AK PARTİLİSİ DE CHP’LİSİ DE BİZİ SEVER”
Hükümetten hiç uyarı geldi mi?
Gelmiş olabilir, canlı yayında 1-2 konuşma yapmıştım onun etkisidir. Ama ondan sonraki dönemlerde “Mehmet Ali Erbil budur, şudur; bizim muhalifimizdir” diye bir şey gelmedi. Sayın Başbakan’la geçen sene iftar yemeğinde birlikte olduk. Bana karşı öyle bir tavrı yoktu. Beni Türkiye’nin her kesiminden insan sever; AK Partilisi de, CHP’lisi de. Hiç öyle kaygılarım da olmadı. Ben olduğum gibiyim. 30 yıldır çizgim, tarzım, söylemlerim değişmedi.
Geçen sene bugünlerde Gezi süreci yaşanıyordu Türkiye’de. Çok ünlü destek verdi. Sizi göremedik ya da bu konuyla ilgili yorumlarınızı hiç okumadık, duymadık...
Yurt dışındaydım o dönem.
Dışarıdan baktığınızda ne hissettiniz?
Sosyal hareketleri, böyle reaksiyonları seviyorum. Önemsedim ve saygı duydum. Reaksiyonsuz bir toplum da olmayalım.
Yanıtlarınız politik. Hep böyle miydiniz?
Artık konuşmuyorum.
“KONUŞMAK BANA BİR ŞEY KAZANDIRMADI”
Ekran yüzleri siyaset konuşmamalı mı, görüşlerini paylaşmamalı mı? Bu mudur bu işin kuralı?
Benim bundan sonraki tercihim bu. Konuşmak bana bir şey kazandırmadı; konuştuk da ne oldu; gemisini yürüten kaptan oldu. Konuşmayanlar aldı başını gitti. Bizim 30 yılda kazanamadığımız parayı 2 yılda kazandılar.
Kimler onlar?
Bilmem.
Hep böyle hareketli miydiniz, tüm hayatınız boyunca? Sizi yakalamakta zorlanıyorum.
Evet hep böyleydim. Çocukluğumdan beri.
IQ’nuz mu çok yüksek? Hareketli çocuklarda böyledir hani!
Evet, Sharon Stone’nun ki kadar var IQ’um (gülüyor). Komedi en zor iştir. Dramı herkes yapar. Bana söyle şimdi 2 saniyede ağlarım. Ama insanları güldürmek kolay bir şey değil.
Televizyonda halefiniz var mı?
Herkes ayrı bir değer. Hiç böyle bir şey düşünmedim. Ben de kimsenin halefi değilim. Örnek aldığım çok sunucu var; Orhan Boran, Cenk Koray, Halit Kıvanç, Erkan Yolaç. Ama ben Türk televizyonlarına ve sahne dünyasına çok farklı bir tarz getirdim.
Yeni nesilde var mı öyle isimler?
Serdar Ortaç iyiydi. Şov programı yaparken beğenmiştim. Çok zekidir, donanımlıdır, kültürlüdür.
Sağlık durumu nasıl Serdar Ortaç’ın? Ziyaretine gittiniz mi?
Telefonda konuşuyoruz. İyiye gidiyor.
Dostlarınız kimler? Televizyon, şov dünyasında dost olur mu?
Olur canım, neden olmasın. Çocukluğumdan beri Selçuk Yöntem’le dostum. 42 yıldır kopmadık. Derya Baykal, Zuhal Olcay dostlarım.
Televizyonda tutunmanın sırrı nedir?
En önemli tılsım televizyonda yaptığın işte samimi olmak. Bunu izleyiciye yansıtabilmek. Samimiyetine inansın yeter ki. Bana inandılar, 30 yıldır bırakmıyorlar.
Televizyon yöneticileri ile aranız nasıldı?
Ayıptır söylemesi benim hiç yalakalıklarım olmadı. Kaprislerim olmaz, haklı isteklerim olur.
Yeni bir proram için imza atmadan önce nelere dikkat edersiniz?
Benim hiç öyle kaprislerim olmaz. Yaptığım programlarla birlikte bütün stüdyolara banyoları ben yaptırmışımdır. Bütün soyunma odaları banyosuz, lavabosuzdu. Kanal D, Show TV dahil, tüm stüdyolara ben yaptırdım bunları. Çünkü hayatımızın 3’te biri stüdyoda geçiyor. Evim gibi olmalı, banyom olacak, yatağım olacak.
Çocuklarınıza bu tempo içinde yeterince zaman ayırabildiniz mi?
Çocuklarım çok yakın oturuyor bana. Hepsine de zaman ayırırım.
“KİMSENİN HAKKINI YEMEDİK, SAYGILI, ADALETLİ OLDUK”
Eğitimden daha önemlisi insan olmak. Biz babamızdan onu öğrendik. Başkalarının hakkını yemedik, saygılı olduk, adaletli olduk. Babam bizi öyle yetiştridi. Hiç kimse de diyemez ki bir kişinin de 5 kuruş parası babamda kalmış. Kimsenin hakkını yememiştir. Bazı dönemlerde iş verendi, dublaj yönetmeniydi. Seslendirme baba mesleği. Babam da tiyatro, sinema oyuncusuydu ama seslendirmeye çok yoğunlaşmıştı. Bizi seslendirme yaparak okuttu, büyüttü. O yüzden seslendirme sanatına çok saygım vardır.
Türkiye’de 7’den 77’ye her kesimden kişi sizi tanıyor. Çok da eleştiriliyorsunuz. Rahatsız ediyor mu bu durum sizi?
Meyve veren ağaç taşlanır. Herkese saygı duyuyorum. Seven de olacak, sevmeyen de. Herkesin sizi sevmesi iyi bir şey değildir. O bizi daha çok motive eder. Sizi sevmeyenlerin beğenisini kazanmak için bu kez daha çok uğraşıyorsunuz.
Ciddiye aldığınız eleştiriler hangisiydi?
Eşimin dostumun, yakınlarımın eleştirilerini göz önüne alırım. Samimidir onlar, ama kamuoyunda paylaşamam bunları.
Hep kaçamak yanıtlar veriyorsunuz.
Artık böyle. Eskiden böyle değildim. Hassas dönemlerdeyiz.
Peki son sorularımızı soralım. Yeni sezonda var mı başka proje?
Eylül’de yine Star’dayız. Yeni bir format.
Duayen televizyoncu Faruk Bayhan’la bir dizi projeniz var değil mi bir de?
Evet.
“FARUK BAYHAN GELMİŞ GEÇMİŞ EN İYİ TV YÖNETİCİSİDİR”
Faruk Bayhan, Türkiye televizyonlarına pek çok ismi kazandırdı. Siz de çalıştınız kendisiyle, emeği var sanırım üzerinizde...
Faruk Bayhan çok farklıdır. Gelmiş geçmiş televizyon yöneticileri arasında sanatçıya, ekran yüzüne en yakın, onun dilinden en iyi anlayan yöneticidir. Bunu yapmak ayrıcalıktır. Sanatçının ruhunu anlayan tek kişi Faruk Bayhan’dır. Ben bunu tek onda gördüm.
Şu an Star’ın yönetici koltuğunda Ömer Özgüner oturuyor. Bir yıldır bu görevde. Onu nasıl buluyorsunuz?
Ömer’i farklı seviyorum. Farklı bir insan. Ne yönetici, ne müdür gibi. Ona güvendiğim için bu projeye “evet” dedim. Yoksa ben hayatımda bu kadar durağan bir yarışma görmemiştim.
Neslihan AKDAŞ - twitter.com/Nakdas