Medyada 6 aylık bilanço: 981 işten çıkarma, 56 istifa

Avrupa Birliği (AB) Sivil Düşün Programı çerçevesinde Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen 'Özgürlük için Basın' Eylül 2014 ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri raporu yayınlandı.

Avrupa Birliği (AB) Sivil Düşün Programı çerçevesinde Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen 'Özgürlük için Basın' Eylül 2014 ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri raporu yayınlandı.



Sansür, gazetecilerin çalışma koşulları, baskı ve uygulanan cezalar itibariyle dikkat çeken tespitlerin yer aldığı raporda, 2014 yılının ilk yarısında 981 basın çalışanının işten çıkarıldığı belirtildi. Sansürün artık gazeteciler arasında bile kanıksanır olmasına tepki gösterilen raporda, RTÜK eliyle yayın kuruluşlarına uygulanan cezalarla bu kurumların 'terbiye edildiği' ifadeleri yer aldı. 



Eylül 2014 ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri raporunda dikkat çeken tespitlere yer veriliyor. Rapora göre Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan 2013 Yazılı Medya İstatistiklerinde Türkiye'deki gazetecilerin yaklaşık yüzde 70'i erkek. Verilerde Kasım 2013 itibariyle, yazılı medyanın yayın, basım ve dağıtım bölümlerinde toplam çalışan sayısı 66 bin 374 olduğu belirtiliyor. Bu sayının 46 bin 54'ünü (yüzde 69.399) erkekler oluşturuyor. Yazılı medyada çalışan toplam kadın sayısı ise 20 bin 320 olduğu belirtildi. 



Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından hazırlanan raporda ise "2014 yılının ilk yarısında 981 basın emekçisinin işten çıkartıldığı, 56 basın emekçisi ise çeşitli nedenlerle işinden istifa etmek zorunda kaldığı belirtildi. Raporda, siyasi iktidarın medyayı çoğulculuk yerine tek tip hale getirmeye çalıştığı ve medyanın Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) eliyle yayın durdurma ve idari para cezaları ile terbiye edildiği" ifade edildi.



Raporun değerlendirme bölümünde, sansür, oto sansür, baskıcı eğilimlerin ve gerek merkezi gerekse yerel yetkililerin gazeteciler ve basın kurumları üzerindeki baskılarının Eylül ayında da devam ettiği belirtildi. Yapılan tespitte, "Gazetecilere, yazarlara, düşünce insanlarına yönelik suikast ihbarları, baskı ve değersizleştirme gayretkeşlikleri ve sosyal medyada linç kampanyaları başta basın ve ifade özgürlüğü ve insan hakları olmak üzere demokratik yönetim açısından endişe verici gelişmeler oldu. Yazısı sansürlenen bir kadın gazeteci-yazarın durumu "normal" kelimesiyle izah etmesi ülkede sansürün, oto sansürün kanıksanma evresine geldiğinin en ibret verici örneğini oluşturdu.



Yolsuzluk konularının üzerine giden bir haber sitesinin polis baskınına uğraması ve hazırlanmakta olan bir haberin yayına verilmemesinin talep edilmesi, akabinde ise sitenin kapatılması baskıcı zihniyetin işaretleri olarak gözler önüne serildi. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde ön jürinin yarışmaya değer bulduğu "Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek" adlı Gezi olaylarını anlatan belgeselin festival yönetimince 'hakaret içerdiği' gerekçesiyle listeden çıkarılması da baskı ve korku ortamını, dolayısıyla sansürün sanata etkisini gösterdi. Sanatçıların dayanışma içerisinde sansüre karşı durması ise takdir toplayan bir davranış olduğu fadeleri yer aldı. 



Raporda ayrıca Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun televizyon kuruluşlarına çeşitli ihlaller nedeniyle verdiği cezalar da yer aldı. Kurulun 18 kanala toplamda 34 kez ceza uyguladığı belirtilirken, yayınlarda ihlal gerekçeleri arasında "Gizli ticari iletişime izin verilmez", "Çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel, ahlaki gelişimine zarar veren yayın", "Yargı kararı olmadan kişinin suçlu ilan edilmesi, yargıya intikal eden konularda yargılama süresince haber niteliği dışında, yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz" maddeleri yer aldı. Ceza alan televizyon kuruluşları arasında Bugün TV'ye 6 kez, Kanaltürk Tv'ye 3, Halk TV'ye 3, Cem TV'ye 3 ve Kanl D'ye de 3 kez ceza verilmesi dikkat çekiyor. (Cihan)


A101 26 Aralık Perşembe aktüel kataloğu yayımlandı Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem Narin Güran cinayetine ilişkin kritik bilgi