Kral Grubu'nun yöneticisi 'Zehirli'yi anlattı!

Medyanın deneyimli ismi Abdullah Özdoğan, ikinci kitabı 'Zehirli' ile ilgili soruları yanıtladı.

Medyada 26 yıllık deneyime sahip olan ve 2010 yılından beri Kral Grubu'nda Genel Yayın Koordinatör Yardımcısı olarak görev alan Abdullah Özdoğan, ikinci kitabı 'Zehirli' ile yeniden okuyucu karşısında.



Medyanın deneyimli ismi Abdullah Özdoğan, ikinci kitabı 'Zehirli'yi Marketing Magazine Haber Müdürü Özlem Terzi’ye anlattı.



İşte, Marketing Magazine'in Haziran sayısında yayınlanan röportaj:



Biz sizi tanıyoruz medyadaki yerinizi, kariyerinizi biliyoruz. Ancak Abdullah Özdogan kendini nasıl tanımlıyor? Daha doğrusu Abdullah Özdoğan kimdir?



Abdullah Özdoğan 45 yaşında, hayattaki arayışını daha tamamlamamış, kendini keşfetme yolculuğunda bin millik bir yolculuğun ilk adımındadır.



Uzun yıllar medyadasınız. Biraz bu serüveninizden bahseder misiniz? 



Meslek hayatıma gazetecilikle başladım. 1989 Yılında Dünya Gazetesi’nde başlayan mesleki yolculuğum pek çok yayın kuruluşunda yönetici olarak devam etti. Bunların başlıcalarından söz etmek gerekirse, TRT, Genç Radyo, Günaydın Gazetesi, Avrupa yatırım Holding, Arma Holding, Radio Cool markalarını verebilirim. Şu anda da 2010 Yılından bu yana Doğuş yayın grubu’ Bünyesinde, Kral Grubu’nda yönetici olarak görev yapıyorum.

Arada geçen zaman diliminde birkaç başarısız ticari girişimim de oldu.



Şiire edebiyata ne zaman başladınız. Sizi ne tetikledi? 



Günaydın Gazetesi’nde köşe yazarlığı yaparken, arada ufak deneme yazıları da yazıyordum. Bir gün baktım ki, denemelere kafiyeler eklenmiş ve giderek kısalmaya başlamış. Sonra onlara şiir adını verdim. Kimsenin yorumunu da dinlemedim. Çünkü herkes kendi şiirinin şairidir. Onlar da benim şiirimdi. Ben onları sevdim, onlar da beni...



Düş Kapanı ilk şiir kitabınız.   7 sene sonra ise ikinci kitabınız  Zehirli ile okuyucularınızın karşısındasınız. Bize Zehirli'yi anlatır mısınız? Zehirli olan nedir? Neden Zehirli?



Zehirli olan benim. Herkesin bildiği ama aklına getirmediği, düşündüğü zaman  rahatsız olduğu şeyleri yazıyorum. Bazen yazıyorum, yaşıyorum, bazen de yaşıyorum yazıyorum. Kısaca ben kendimi acıymayı seviyorum. Ve belki de sizi de... 



Cümlelerinizde yalnızlık, ölüm, çocukluğa özlem ve sevgiliye sitem var.  Bu imgelerin oluşum sürecinden bahseder misiniz? Nasıl bir dönem yaşıyorsunuz?



Hayat bundan ibaret değil mi. Hep çocukluğumuzu özleriz. Her düşüncemiz ölüme uzanır. Ve hep yalnızızdır ne kadar kalabalık da olsak. Ve bu duyguları açığa çıkartacak hep bir sevgili vardır yanıbaşımızda.



 Bize biraz çocukluğunuzu anlatır mısınız? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Gözlem yapan,  anlamlandıran, yorumlayan bir çocuk muydunuz? 



Travmalarla dolu bir çocukluğum olmadı. Acılar içinde de büyümedim. Belki çocukluğumun hakkını veremedim diyebiliriz. Oyuncaklarım demirdendi sadece...



Ben şairlerin acıdan beslendiğine inanırım. Bana göre bu bir melankoli hali değil. Bir yaratım süreci. Siz de acıdan besleniyor musunuz?



Acı benim günlük yemeğim.

 

Kitabınızı okurken en çok da ölüme dair yazdıklarınız  içimi titretti.  Ölümü nasıl anlamlandırıyorsunuz?



Ölüm çok güzel bir şey. Çok temiz. Keşke hemen ölebilsek. ‘O zaman öl hemen’ diyebilirsiniz. O, o kadar kolay değil. Ölümü yazmak onu yakın hissetmek demek. O duyguyu her an yaşamak demek. Bir şiirimde sormuştum zaten:



En Güzeli çok mu doğmak, yoksa en zoru defalarca ölmek mi?’ diye... Bilmiyorum. Cevabını arıyorum.



Peki ya aşk?   Aşkı nasıl tanımlarsınız? Hadi o klasik soruyu soralım:  Hiç aşık oldunuz mu? Aşk gerçekten katilini affeder mi?



Aşk hiç bir şeyi affetmez, sadece dalga geçer. Eğlenir bizimle. Yerden yere vurur. Birden göklere çıkartır, birden yerin dibine gömer. Şizofreni halidir aşk. Hep son aşk, en büyük aşktır. Bir sonraki aşka kadar en büyük odur. Sorunun cevabı içinde saklı.



Keşkeleriniz var mıdır? Zehirli'de bu keşkelere gönderme yapıyorsunuz cümleler arasında:)

        

Bugün, geçmişte yaptığım şeylerin büyük bir bölümüne ‘yapma ‘ diyen biri olsaydı, daha az ‘keşke’ lerim olurdu. Keşke’si olmayan insan ölüdür.   

            

Biraz da medyadan konuşalım dilerseniz... En acımazsız sektörlerden biri olan medya sektöründe nasıl oluyor da  bu çarktan sıyrılıp yüzünüzü şiire, edebiyata dönebiliyorsunuz?



Sektör acımasız değil, onu acımasız yapan insan egosu. Tıpkı dünyanın kötü bir yer olmayıp onu bu hale getirdiğimiz gerçeği gibi. Şiir benim kaçış noktam. Yüzüne tokat atamadıklarımı imgesel olarak şiirle dövüyorum. En çok da kendimi. Çünkü bunu ben tercih ettim.



Bunun için hayatın hangi alanlarından besleniyorsunuz?



Hayat, şiir için bir ziyafet sofrası zaten. Elinizi nereye atsanız beslenecek bir şey bulursunuz.



Gerçekten de iyi niyetli bir kötü müsünüz?



İnsan yaşadığımız çağda doğası gereği kötüdür. Kendini korur, kendini kollar. Kendi çıkarı dışındaki seçenekleri yok sayar. Kendi avantajları için başkalarına ait olanları kolayca feda eder. Biz buna rahatlıkla kötü diyebiliriz. Benim farkım, iyi niyetimi korumaya çalışmam. Ben her olaya iyi niyetle yaklaşırım. Ancak olayların seyri, muhatabımın yaklaşımına göre değişebilir. O zaman da bana başka seçenek kalmaz. Sıradan bir çağın insanı olabilir kolayca.



Abdullah Özdoğan'ın bir günü nasıl geçiyor?



Vasat bir beyaz yaka mahkumu gibi. Güne yetişmeye çalışmaktan yarını kaybeden. Hayal kurmasına kendisinin bile izin vermediği, hiç bir yere ait olmayan insan ruh haliyle. Günlük görev listesi gelir, Abdullah yapar. Zaman kalırsa 5. Sınıf korku filmleri izler, indirimden 1 liraya aldığı kitapları okur.

 

Sizin şairiniz kim? Peki o iki satır? 



Benim şairim Beyazıt Çınaraltı’nda bir zamanlar elinde tesbihi, yakasında anlamsız rozetleri, göbeğine kadar sarkan sakalı, elinde yüzükleriyle kendi yazdığı şiir kitaplarını satan Hüseyin Avni Dede.



‘Caddemizin adı şairler caddesi, sokağımızın adı hıçkırık.



Acılar çıkmazı 18 Numara.



Ne zaman bir kuş görsem kanadı kırık,



Uçmaya başlarım gözyaşlarımla....’



Eklemek istedikleriniz? 



Benim yok. Ya sizin?




A101 26 Aralık Perşembe aktüel kataloğu yayımlandı Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem İstanbul'da polise saldırı: Şüpheliler gözaltında