Koronavirüs salgınında İstanbul'da bir ilk yaşandı... İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu'ndan kritik açıklamalar: En düşük vaka sayısına ulaşıldı
Koronavirüs salgınında vaka ve vefat sayılarında dikkat çeken düşüş yaşanıyor. İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu salgının başladığı 2.5 yıl öncesinden bugüne kadar kentte en düşük vaka sayısına ulaşıldığını bildirdi.
Koronavirüs salgınıyla mücadele edilen İstanbul'da, gelinen son durumu İstanbul İl Sağlık müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu değerlendirdi.
Prof. Dr. Memişoğlu, salgının artık gündemden çıkması gerektiğini belirterek belki de birkaç ay sonra bu hastalığın artık endemi (mevsimsel hastalık) olarak değerlendirilmeye başlanacağını ümit ettiğini söyledi.
Son olarak ocak ayında yaşanan 4'ncü ve son pikte pozitif vaka sayılarının, pandeminin başından beri görülen en yüksek düzeyde olduğunu belirten Prof. Dr. Memişoğlu, "Buna rağmen hastaneye yatışlara yansıması, 6'da 1 oranında oldu. Omicron varyantı ile gerçekten çok yüksek vakalar gördük. İstanbul'da şimdiye kadar görmediğimiz sayılarda vaka pozitifliği ile karşılaştık ama hastaneye yatış oranlarımız o kadar yüksek olmadı son pikte. Onunla beraber de düşme trendine girdi zaten Şubat ayı itibariyle. Halen de düşme trendinde. Şu anda neredeyse salgının başlangıcından itibaren en düşük düzeye ulaşmış durumdayız. İnşallah yazın sonuna kadar böyle devam edecek. Büyük ihtimalle birkaç ay içinde de bunun artık salgın değil, endemi veya kalıcı hastalık ya da tamamen yok olduğunu göreceğiz diye ümit ediyorum" dedi.
"TOPLUM EN BÜYÜK EĞİTİMİNİ KOVİD'DEN ALDI"
Kovid pandemisinin 2 yıl boyunca topluma "hastalıklardan korunmanın" önemini öğrettiğini de belirten Prof. Dr. Memişoğlu, "Sağlığınızı hastalanmadan korursanız, aşı gibi bedensel sağlığa dikkat etmek gibi, salgın gibi hastalıklarda da diğer hastalıklarda da riskinizin azaldığını, sağlığınızı koruduğunuzu öğretecek bir süreç yaşadık. Toplum en büyük eğitimini Kovid'den aldı aslında. Kovid hastalığının risklerini gören toplum, kendini korumayı öğrendi, hastalıklardan nasıl korunacağını öğrendi. Bu tabii büyük bir sağlık eğitimi oldu toplum için. Yeni bir salgın olursa ya da başka hastalıklarla ilgili ne yapacağımızı iyi öğrendiğimiz bir süreç geçirdik" diye konuştu.
Salgın sürecinde İstanbul'da yeni açılan 9 hastaneyle beraber 10 bine yakın yatak ve 3 bin civarı yoğun bakım yatağı ilavesi yapıldığına işaret eden Prof. Dr. Memişoğlu, bunların hepsinin de nitelikli yataklar olduğunu belirterek Türkiye'nin pandemideki başarısının dünyadaki bütün ülkeler tarafından hayranlıkla izlendiğini vurguladı. Prof. Dr. Memişoğlu, "Çünkü gördük ki bazı ülkeler çok yetersiz sağlık hizmeti sunuyormuş. Gördük ki çok önemsediğimiz, çok iyi olduğunu sandığımız ülkelerde insanlar sokaklarda kaldı, aşıya ulaşamadı. Ama ülkemizde böyle sahnelerle karşılaşmadık. Bunu sadece biz değil, bütün dünya gördü. Bu süreçte 2,5 sene boyunca ertelenmiş bir sağlık talebi de var. Biz şimdi bunu da yönetmek durumundayız. Öyle olunca da sistemde birikmeler kaçınılmaz oluyor. O birikmeleri de elimizden geldiğince eritmeye çalışıyoruz. Ama toplumumuzdan da bu süreçle ilgili özellikle sağlık çalışanlarımıza karşı anlayış bekliyoruz" şeklinde konuştu.
"SAVAŞTAN ÇIKAN SAĞLIK ORDUMUZA SAHİP ÇIKMAMIZ GEREKİYOR"
Sağlık çalışanlarının adeta bir savaştan çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Memişoğlu, şunları kaydetti: "Böyle bir savaşın içinden çıkmış sağlık çalışanlarına herkesin sahip çıkmasını bekliyoruz. Düşündüğünüz zaman, gerçekten çok zor bir süreçler yaşandı. Sadece hizmet anlamında değil, kişisel olarak da sağlık çalışanları çok zor süreçlerden geçti. Düşünün ki hastanızı ne yaparsanız yapın kurtaramıyorsunuz. Binlerce hasta kaybediliyor. Siz o hastaların içindesiniz, üstelik hastalanma riskini de taşıyorsunuz. Ailenizden uzaksınız. Böyle bir ortamdan çıkmış bir sağlık ordusundan bahsediyoruz. Burada tabii sağlık çalışanlarının memnuniyetini de artırmamız gerekiyor. Onların bu konudaki çabalarını desteklememiz gerekiyor. Bunu mevzuatsal anlamda da, güvenlikleri anlamında da yapabiliriz ama en başta toplumsal olarak gerçekleştirmek gerekiyor. Sağlık çalışanlarının gerçekten Türkiye'de değerini iyi bilmemiz gerekiyor. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden insanlar bu ordudan hizmet almak için geliyor."
"PANDEMİDEKİ BAŞARIMIZ SAĞLIK TURİZMİNİ CANLANDIRDI"
Şu anda Avrupa'da birçok ülkeden sağlık hizmeti almak için ülkemize büyük bir talep olduğunu da vurgulayan Prof. Dr. Memişoğlu bunun, Türkiye'nin pandemideki başarısının yakın dönemde sağlık turizmine katkısının da büyük olacağının bir işareti olduğunu belirterek "İnsanlar sağlık turizmi kapsamında Türkiye'ye gelmek istiyor. Ben iddia ediyorum ki normal turizmin getirisine yakın bir sektör haline bile gelebilir sağlık turizmi sektörü. Bununla ilgili çok iyi çalışmalar var Özellikle özel sektör, çok başarılı bu konuda. Kamu sektöründe de bu konuda Sağlık Bakanlığı tarafından buna yönelik bir çalışma yürütüldüğünü buradan ifade edebilirim" diye konuştu.
HASTANELERDEKİ HAZIRLIK
Prof. Dr. Memişoğlu, salgının ardından hastanelerdeki "normalleşmeö aşamalarına da değinerek sözlerini şöyle noktaladı: "Pandemide hizmete soktuğumuz birçok hastane oldu. Acil durum hastanelerimiz oldu. Şimdi tüm hastanelerimizde Kovid dışı hastalıklarla ilgili hizmet hazırlığına geçiliyor. Başakşehir Çam Sakura, Acil Durum Hastaneleri, Okmeydanı (Cemil Taşçıoğlu), Göztepe (Süleyman Yalçın), Kartal (Lütfi Kırdar), Başıbüyük'teki hastanelerimizde (Marmara Eğitim Araştırma Hastanesi), yavaş yavaş normal sağlık hizmetlerini planladığımız şekilde insanlarımızın hizmetine sunmaya başladık. Acil Durum Hastaneleri'nin biraz daha fonksiyonunu farklılaştıracağız çünkü oralara şimdiye kadar tamamen sadece Kovid hastalarını alıyorduk. Şimdi artık diğer hastaları da almaya başladık. O hastaneler aslında tam teşekküllü hastaneler, ameliyathaneleri, tomografileri, anjiyo cihazlarıyla. Onları da artık toplumumuzun bekleyen sağlık ihtiyaçları için sunmaya başlayacağız. İstanbul'da yoğun bakım yatakları her zaman sorun olurdu ama son açılan hastanelerle beraber şu anda acil yoğun bakım bekleyen hastamız çok az. Yeni atanan personellerle beraber de özellikle kamu tarafında tam kapasiteye rahatlıkla ulaşacağımızı düşünüyorum."