Kayyum günlerinde gazetecilik
Gazeteciler için kayyum yönetimi ne ifade ediyor? TGS Genel Sekreteri Mustafa Kuleli ve gazetesine kayyum atanan gazeteciler yaşadıklarını Radikal'e anlattı.
2015 Ekim ayında İpek Grubu’nun 22 şirketine kayyum atandı, yani yönetim değişti. Gazeteciler ‘kayyum’ ile çalışmaya başladılar. Kanaltürk, Bugün TV, Bugün Gazetesi, Millet Gazetesi ve Kanaltürk Radyo’yu barındıran medya grubu çalışanları için sıradışı bir dönem başladı.
Önce çalışanların bir bölümü işten çıkartıldı, Mart başında ise İpek Medya kapatıldı. Tam 500 medya çalışanı bir gecede işsiz kaldı. Geçen dört ayın ardından bu kez 678 çalışanı bulunan Zaman gazetesine kayyum atandığı haberi geldi. Tüm tartışmalar ve olaylar bir yana Zaman gazetesi çalışanları kayyum yönetimi altında çalışmaya devam ediyor. Peki yönetimde yer almayan, politik aktivizm içerisinde olmayan sadece işini yapan gazeteciler neler yaşadı? Radikal gazetesinden Ece Çelik, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri ve gazetesine kayyum atanan iki gazeteci isimle konuştu. İşte o röportajdan bazı bölümler;
BASIN EMEKÇİLERİ SEKTÖRDEN UZAKLAŞIYOR
Türkiye medyasının tarihinin en derin krizini yaşadığını söyleyen Kuleli “Bu baskıcı politik iklim olmasaydı da asgari ücret ile yoksulluk sınırı arasındaki maaşlarla çalışıp, başka güç odaklarının çizdiği sınırlarda gazetecilik yapacaktık” diyor. İşte bu noktada sendikanın önemine değiniyor, Türkiye’deki gazeteciler tüketim alışkanlıkları açısından ‘batılı’ olduğunu fakat iş sendikalı olmaya gelince batılılıktan eser kalmadığını söylyor. Sözlerini sendikaya çağrı yaparak sonlandırıyor: Siyasi baskılara ve patron keyfiyetine karşı koyacaksak, işe sendikaya üye olarak başlayacağız.
Kuleli’nin tanıklıkları bu şekilde, 7 yıl boyunca Bugün gazetesinde çalıştan sonra işten çıkartılan Hilal Dereli ve Today’s Zaman’da çalışan Furkan Demir Döven atanan kayyumun ardından yaşadıklarını anlattı.
BU ŞARTLARDA GAZETECİLİK YAPMAK ÇOK GÜÇ
Üç kayyum ve danışmanlar var. Ara ara geliyorlar biz yüzlerini görmedik zaten konuya hiç vakıf olmadıkları anlaşılıyor. Bize tarafsız habercilik yapmanızı istiyoruz yandaş olmanızı istemiyoruz dediler ancak Hacı Boydak’ın tutuklandığı haberini gazeteye sokmadılar, Babek Zencani’nin idam haberini sansürlediler. Biz Pazar günleri Sunday’s Zaman adı altında daha soft haberlerin bulunduğu bir gazete çıkarıyoruz bunu da Cuma gününden hazırlıyoruz. Kayyum heyeti biz bu yazılarla bu gazeteyi çıkaramayız diyerek Sunday’s Zaman’ı basmadılar. İki editör arkadaşım bu süreçte izin kullandı, böyle bir çalışmaya tahammül edemeyeceklerini söylüyorlar.
15-20 yıldır çalışan arkadaşlar var, tazminatları var ve gazeteyi çocukları gibi görüyorlar onlar da gazeteyi bırakmıyor. Ben ekonomi muhabiriyim, iç politika hiç ilgimi çekmiyordu ancak bu durumlardan sonra ilgilenmek zorunda kaldım."
7 YIL BOYUNCA ÇALIŞTIĞIM BİNAYA ALINMADIM
Zaten korktuğumuz şey de başımıza geldi. Bir ya da iki gün sonra kayyum geldi. Hepimizi yazı işlerinin olduğu kata topladı ve sosyal medyaya da yansıyan o konuşmayı yaptı. Başta isteyen herkesin işe devam edebileceğini söyledi ama sonra çok kaba bir şekilde o anda 'seni kovdum' gibi ifadeler kullandı. Ben bu belirsizlik durumu yüzünden 3 gün izin kullanmak istedim. İzinden döndüğümde ise 7 yıldır çalıştığım binaya alınmadım. Yeni haber koordinatörü olduğunu söyleyen biri elimize bir kağıt tutuşturdu.
İşten çıkartıldığımızı ve her türlü hakkımızın verileceğini yazıyordu. İstanbul’dan 60’a yakın kişi Ankara’dan ise yaklaşık 15 kişi aynı benim gibi işten çıkartıldı. Ancak 4 ay geçti hiçbir yasal hakkımızı alamıyoruz. Üstelik İşkur’a ‘işverene karşı kötü davranış’ bildirildiği için işsizlik maaşı da alamıyoruz. İpek Medya grubunda pek çok farklı medya grubundan gelen gazeteciler çalışıyordu. Sadece belli görüşteki kişiler çalışmıyordu. Ben zaten tarafsız bir noktadayım ama işimi çok severek çalışıyordum. Kayyum geldi diye de bırakalım diye bir düşüncemiz yoktu. Ama böyle bir mağduriyet yaşadık. "