Kara harekatı başlayacak mı? Pençe Kılıç Operasyonunda kara harekatı mı geliyor?
Türk ordusunun Pençe-Kılıç hava harekatı sonrası gözler olası bir kara harekatına çevrildi. Türkiye operasyonu yapacak mı? Batıda tepkiler ne? Araştırmacı gazeteci Sinan Hacır, medyatava için yazdı.
Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit eden PKK-YPG sorununa karşı yapacağı operasyon uzun süredir merak konusu. Mersin’deki 1 polisin şehit olduğu saldırı ve İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırı sonrası sınır bölgelerindeki güvenlik sorunu operasyon ihtiyacını arttırdı.
Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı harekatları Afrin, Tel Abyad ve Rasul’ayn bölgelerini terör örgütünden temizlese de Türkiye’nin hala örgütle temas eden sınırları var. Suruç’a yakın olan Kobane, Fırat’ın batısındaki Menbiç ve hatta en doğudaki Kamışlı bile olası operasyonun hedefi olabilir.
Aslında oluşacak olan görüntü şu an Irak’ta devam eden Pençe-Kilit operasyonuyla benzer. Irak’ta TSK’nın ana hedefi terör unsurlarını sadece imha etmek değil aynı zamanda sarp dağlarda kalıcı gözlem noktaları kurmak ve teröristlerin sınırdan geçişini temelli olarak durdurmak.
İşte Suriye’de de benzer bir görüntü arzulanıyor. Geçtiğimiz aylarda yaşadığımız saldırıların üzerine Kilis gibi şehirlerimize düzenli olarak atılan roket atışları da bu operasyonun başarısına bağlı olarak sona erecek.
Doğunun ve batının tepkisi
Türk ordusu Suriye’nin kuzeyinde operasyon yapacak yasal haklara ve operasyonel kabiliyete sahip. Uzun zamandır da bölgeye askeri yığınak yapıldığını biliyoruz.
Genelde hava harekatının maksadı kara harekatı başlamadan önce lojistik ağları yıpratmak, düşman organizasyonunu kırmak ve kara kuvvetlerinin işini kolaylaştırmaktır. Hava harekatı bittikten sonra kara harekatının arkasından başlaması önemlidir. NATO güçleri Irak’ta bunu yaparak ilerlediler.
Tabii ki terör örgütü YPG, Irak gibi bir devlet değil. Konvansiyonel savaş yöntemlerinin bire bir uygulanması terör örgütlerine karşı aynı derecede etkili olmuyor. Bu nedenle kara harekatı olmadan örgüte ağır bir darbe vurmak kolay değil.
Bu noktada Türkiye’nin asıl ikilemi akla geliyor. Yani hem ABD’nin hem Rusya’nın ikna edilmek zorunda olması.
Doğru bir kara harekatı yönetmek için hava desteği şart. Zorunlu değil ama verilen zayiatı azaltmak ve etkinliği artırmak için çok önemli. Hava sahasıysa Rusya tarafından kontrol ediliyor. Dahası Rusya’nın ve Suriye ordusunun da YPG unsurları yakınında bulunması Türkiye’nin operasyonunu zorlaştırıyor.
Yine de bölgenin sınıra yakınlığı Türk ordusunun sınırın bizim tarafından hava desteği sağlamasına elverişli.
Benzer bir durum ABD için de geçerli. Kuzey Suriye, ülkenin en değerli kaynaklarına sahip bölge ve ABD buradaki varlığını da bu kaynakların “elde edilmesi” için olduğu gerçeğini inkar etmiyor. Türkiye’nin Suriye ile anlaşıp her hangi bir şekilde varlığını yitirmesi onlar için facia bir sonuç doğuracaktır. Bu nedenle ABD, askerlerini YPG unsurlarının yanında tuttuğu sürece Türkiye’nin askeri harekatı zor gözüküyor.
Suriye ise Türkiye’nin operasyon yaptığı bölgelerden çıkmayacağını düşünüyor. Bu nedenle operasyon yapılmadan YPG’yi ikna edip kendi askerlerini bölgeye yerleştirme derdinde.
Açıkçası operasyonun başarısı tamamen politik zamanlamayla alakalı. Hem ABD’nin hem Rusya’nın başının “kalabalık” olması ve Türkiye’nin küresel öneminin artması iki kutbun ikna edilmesini kolaylaştırıyor. Operasyonun geçen yıl ya da daha sonra değil de şimdi yapılmak istenmesinin tek sebebi bu.
Son günlerde Suriye, Rusya ve ABD’nin operasyona bakışı biraz daha negatife döndü. Gerekli ortamın tam olarak oluşup oluşmayacağını ise zaman gösterecek.