Kadınlar Gününde İstanbul Sözleşmesi sözü verdi! Kılıçdaroğlu: Söz veriyorum, mutlaka İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girecektir
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında partililere seslendi. Kılıçdaroğlu, Kadınlar Gününde İstanbul Sözleşmesi sözü verdi. "Söz veriyorum, mutlaka İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girecektir." dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Bütün vatandaşlarımızı kucaklıyoruz, onlara güzel bir Türkiye vadediyoruz.
Bunun sözünü veriyorum. Mutlaka Türkiye kucaklaşacaktır, helalleşecektir, büyüyecektir, utlaka Türkiye'ye demokrasi gelecektir ve mutlaka İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girecektir.
Bayburtlu kardeşlerin milletvekili istiyorum sizden. Bayburt'un gerçek anlamda il olmasını istiyorsanız, Bayburt'ta işsizlik olmasın diye düşünüyorsanız oyunuzun rengini değiştireceksiniz. Millet İttifakı'nın bileşenlerine oy vereceksiniz. O zaman göreceksiniz Bayburt tarihteki görkemli günlerine mutlaka kavuşacaktır.
Bir iktidar halkın oyuyla gelip iktidar olursa verdiği sözleri tutması lazım. En temel sorun verilen sözlerin tutulmamasıdır. Hele hele bu sözü en tepedeki insan söylemişse sözünün arkasında durması lazım. 19 Ocak 2022 muhtarlar toplantısı yapılıyor. Bizden 2-2,5 yıl gecikmeli yapıyor. Muhtar maaşlarını yükseltme kararı aldık diyor 19 Ocak'ta. Hala yok. Niye yok? Niye sözünü tutmuyor?
Anadolu'nun içi boşalıyor, yatırım büyük ölçüde Batı'ya kaydı.
Buradan bütün sağlıkçı kardeşlerime söylüyorum. Bir politikacı verdiği sözü tutmazsa o politikacının mensup olduğu partiye oy vermeyeceksiniz kardeşim. Bu kadar açık ve net. 'Efendim bizi kandırsın biz kandırılmaya alıştık' diyorsanız devam edin. O zaman 'geçinemiyorum' diye dert yanmayacaksınız. Kendi geleceğinizi kendi iradenizle belirleyeceksiniz.
"AKP'NİN ZEYTİN AĞAÇLARINA ALERJİSİ VAR"
AK Parti'nin zeytin ağaçlarına alerjisi var. Zeytin alanlarını bir şekliyle ranta açacaklar. İlk kanun 2009'da geldi. Görüşüldü, tepki geldi. AK Parti vekilleri de zeytin olan bölgelerine gidemediler, bunu geri çektiler. Aradan bir süre geçti bu sefer 21 Nisan 2010'da aynı kanun teklifi bir daha geldi. Araya önergeyle sokuyorlar. O da Meclis'te tartışıldı. O da geçmedi. Bekletildi ve geri çekildi. 16 Haziran 2014'te bir daha geldi, 17 Mayıs 2017'de bir daha geldi, 14 Şubat 2019'da bir daha geldi. En son 5 Ekim 2020'de bir daha geldi. Her seferinde Meclis'te görüşülürken vicdan sahibi AK Partili vekillerin de itirazı üzerine genel kurulda görüşülmeden bunların tamamı geri çekildi. Rant tatlı, en büyük gücünü sarayda gösteriyor. Tuttular kanunla yapamadıklarını bir yönetmelikle yaptılar ve ranta açtılar. Bunun üzerine bütün STK'lar davalarını açtı. Bizler de dikkatle değerlendiriyoruz.
8 MART MESAJI
Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Emeğiyle çalışan, hayatın kahrını çeken kadınlar. Üniversiteyi okuttuktan sonra oğluna kızına iş bulamayan, gece sokağa rahat çıkamayan kadınlar. Yılın sadece bir günü, 'bütün kadınlar bir araya gelip yürüyüş yapabilir miyiz' diye düşünen kadınlara yasak getiren erkekler. Demokrasinin ne olduğunu bilmeyenler. Kadınların haklarını ellerinden almaya çalışanlar. Ve Ukraynalı kadınlar. Televizyonlarda, gazetelerde görüyorsunuz... Tarafların bir araya gelip uzlaşmaları lazım.
Kadınlar pek çok sıkıntıya giriyorlar ama dirençle hayata sarılmasını da biliyorlar. Hayatın her alanında güçlü bir şekilde yer almalarını istedik ve dedik ki parlamentonun yarısı kadın yarısı erkek olsun. Teklif hazırlandı. 400'e yakın kadın kuruluşuna gönderildi, son şeklini aldı. Genel Kurul'da size sağlamak istediğimiz bu teklifi AKP'nin ve MHP'nin kadın milletvekilleri de dahil reddettiler. Kadınlara şikayet ediyorum.
"ZAMLARI KİM YAPTI?"
Zam üstüne zam yaptılar. Enflasyon sopasını fakirin fukaranın sırtında kırdılar. Geçinemeyen geliri olmayan kişilerin bu duruma nasıl getirildiklerini hepimiz yaşayarak öğrendik.
Bütün bu olayların sorumlusu kim? Bir sorumlu olması lazım. Bu kadar zam yapan birisinin olması lazım. Kim yaptı bu zamları? Cevabı ben vermeyeyim, yine diyecek ki 'Bay Kemal yine şunu yaptı...'
Demek ki memleketi bu hale hükümet getirdi. Aylardır söylüyorum. Konteynerlerden yiyecek toplayanlar var.
'İlk geldiklerinde çok iyi yönettiler?' diyenlere cevap vereyim. İlk geldiklerinde satılmadık fabrika bırakmadılar. Paraları aldılar, ceplerini doldurdular. Milyarlarca dolar para aldılar, yetmedi. Milyonlarca vergi topladılar, yetmedi. Merkez Bankası'nın 128 milyar doları da gitti. İşin Türkçesi; deniz bitti, kara göründü. Haydan gelen huya gider diye atasözümüz var. Devleti yönetemediler.
Ama bu kardeşinizin milletimize verilmiş bir sözü var. O haramzadelerden milletin hakkını, hukukunu kesinlikle alacağım ve tamamını bu millete vereceğim. Hiç kimse endişe etmesin.
Denetime çıkan müfettiş ve zabıtaları geri çekeceksin. Tarım kanununda yer alan GSMH'nin yüzde 1'i oranında destek verilmesi hükmünü yerine getireceksin. Çiftçinin tarım kredi ve bankalardan çektiği kredilerin faizini sileceksin.
"SENİN YAPTIKLARINI VATANDAŞA NASIL ANLATSINLAR"
Kur korumalı mevduat sistemi getirdiler. Binlerce doları olan kim? Oraya gelince para var, çiftçiye gelince para yok. Artık buradan da Türkiye'nin çıkması lazım.
Öyle bir noktaya geldiler ki halkın arasına da çıkamıyorlar. Geçenlerde 'Yaptıklarımızı vatandaşlarımıza anlatın' diye talimat vermiş. Senin yaptıklarını vatandaşa nasıl anlatsınlar.
Televizyona çıkmaktan korkuyor, sokağa çıkmaktan korkuyor. Onların yerine gazeteci tetikçiler bulmuşlar, televizyonlara çıkarıyorlar. Onlar da inadına ya da parasına savunuyorlar...