İstanbul'un suyu bitiyor mu? İSKİ'den açıklama geldi: Avrupa yakasının kendi kendine yetmesi lazım
İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Bülent Solmaz, "Her sene 40 milyon metreküp ile 60 milyon metreküp arasında bir buharlaşmayla karşılaşırız. Bu sene buharlaşan su miktarı 65 milyon metreküp. Ağustos ve eylül ayı için herhangi bir yağış öngörümüz yok. Buna rağmen şehri susuz bırakmamak için çalışmalarımız devam ediyor, şehri susuz bırakmayacağız" dedi.
İstanbul'daki barajların doluluk oranları dün itibarıyla 33,18 olarak ölçüldü. Su sıkıntısının yaşanacağı düşünülen mega kent için İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Bülent Solmaz, bilgi verdi.
Gerekli tedbirlerin alındığını vurgulayan Solmaz, İstanbul'daki su durumu, sıcak hava ve buharlaşma etkilerinin yansımaları ve tasarruf planları hakkında açıklamalarda bulundu. Solmaz, "En kurak sezonda bile bizim Avrupa yakasında, bir su sıkıntısı yaşamamamız için gerekli tedbirleri alıyoruz. Buharlaşma doğal bir olay, sadece bugün değil, her sene yaşıyoruz.
Her sene 40 milyon metreküp ile 60 milyon metreküp arasında bir buharlaşmayla karşılaşırız. Bu sene diğer yıllara göre daha fazla bu sayı, 65 milyon metreküp buharlaşma olacak. Bizim hesaplarımız arasında buharlaşma da var, yağış öngörüleri de var. Ama Ağustos ve Eylül ayı için herhangi bir yağış öngörümüz yok. Bunların kurak geçeceğini düşünüyoruz, buna rağmen şehri susuz bırakmamak için çalışmalarımız devam ediyor, şehri susuz bırakmayacağız" diye konuştu.
"TARİHİ BENTLERDEKİ SU İSTANBUL'UN 5 SAATLİK SUYUNU KARŞILAYABİLİR"
Solmaz, "Aynı şekilde kamuoyunda şöyle açıklamalar da geliyor, tarihi bentlerdeki suyu niye kullanmıyorsunuz gibi? Evet, kullanmıyoruz çünkü bunların içme suyu sistemimizde yeri yok. Debileri, yıllık verimleri düşük, İstanbul'un 3-5 saatlik suyunu karşılayabilir. Üç beş saatlik suyu karşılayabilmesi için, idaremizin milyonlarca liralık yatırım yapması ve bunu 24 saat kontrol etmesi teknik bir çözüm değildir. Master planımızda, kısa süreli planlarımızda kullanılmasıyla ilgili herhangi bir çalışmamız yok, bunlar tarihi ve kültürel bir değer olarak kullanılacak" şeklinde konuştu.
"AVRUPA YAKASI'NIN KENDİ KENDİNE YETMESİ LAZIM"
Bülent Solmaz, "Şu andaki bizim en kritik noktamız Avrupa yakasının kendi kendine yetmesi lazım. Biz şu anda boğazın altından hem tünelle, hem borularla suyu Avrupa yakasına aktarıyoruz. Bunlarda herhangi bir sıkıntı olması durumunda Avrupa yakasının su güvenliği açısından 3-5 ay, bir yıl, kendi suyuyla beslenebiliyor olabilmesi lazım. Bunlarla ilgili planlar açıklanacak. Rezve suyu, Meriç suyu gündeme gelmeli. Bizim yapmamız gereken iş, Avrupa yakasını da kendi suyuyla dönebilir, en azından belirli bir süre kullanabilir duruma getirmemiz lazım" dedi.
"EN BÜYÜK SIKINTI PARK VE BAHÇELER"
Solmaz, "Bizim şuandaki hesaplarımız, çalışmalarımız gerek Avrupa yakası gerek Anadolu yakası için kendi içerisinde mevcut su kaynaklarımızı biz buraya istediğimiz, belirlediğimiz tarihlerde ulaştırdığımız zaman, İstanbul'un gelecekte de herhangi bir su kısıtlılığı, bir su sıkıntısı olmayacak. B
unları söylerken, İSKİ olarak herhangi bir tarımsal sulama gibi müşterimiz de çalışmamız da yok. Ülkenin karşı karşıya olduğu tarımsal kuraklık apayrı bir boyut. Bu konuda bize talep de çalışmamız da yok. En büyük sıkıntımız park ve bahçeler, yılda 30 milyon metreküp üzerinde su kullanıyorlar. Bunları da geri dönüşüm suyuyla sulamak ya da farklı alternatifler kullanmak gibi çalışmalarımız da var" ifadelerini kullandı.
"İŞLETMELERİN YASAKLANMASINI GEREKTİRECEK MERTEBEDE BİR TEHLİKE GÖRÜLMÜYOR"
Solmaz, "Arızalarımız olur, bakımımız olur, rutin yapılan kısmi bakım onarım çalışmaları haricinde bizim Eylül ayı içinde bir kesinti programımız yok. Buradaki ön görümüz ya da yaklaşım şeklimiz burada ortaya çıkabilecek olan açığı Anadolu Yakasından aktarmakla sağlayacağız. En kötü senaryoları da biz çalışıyoruz. Belirli periyotta işletmelerin yasaklanmasını gerektirecek mertebede bir tehlike görülmüyor. Bizim için şu anda en önemli nokta özellikle yeşil alan sulamalarının elle tutulur bir tasarrufa faydası olur diye düşünüyoruz. Yoksa tüm şehirde bizde kayıtlı olan çamaşırhanedir, oto yıkayıcılardır bütün bunlar bizim yıllık, aylık, günlük tüketimleri bizde mevcut.
Bunları şu anda yasaklamayı gerektirecek mertebede bir kuraklık olmadığı gibi bunların yasaklanması da sistem üzerinde çok etkili olacağını düşünmüyoruz. Bizim tüketimimiz yanında o kadar büyük bir tüketimleri yok. Sadece burada vatandaş olarak şunu yapabilirsiniz. Arabanızı her hafta yıkatıyorsanız, 15 günde bir yıkatabilirsiniz ama bu tür oto yıkamacıların zaten kendi sistemleri daha az su kullanan sistemlere sahipler. Dolayısıyla evinizde hortumla araba yıkamaktansa oto yıkayıcısında belirli periyotlarda araba yıkamak aslında su açısından tasarruf da sağlayabilir. Bunlarla ilgili böyle bir çalışmamız da yok. Bu mertebede bir sıkıntı yaşayacağımızı da ön görmüyoruz" dedi.