İsmail Küçükkaya rating polemiğinin ardından ilk kez Medyatava’ya konuştu!

Medyatava’dan Canan Kaya sordu, deneyimli haberci İsmail Küçükkaya, gazetecilikten televizyonculuğa, Twitter hesabının hack’lenmesinden, telefonunun dinlenmesine birçok konuyu anlattı...

Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği’nin ardından, 2 yıldır Fox TV’de ‘Çalar Saat’le sabah haberlerini ekrana taşıyor İsmail Küçükkaya. Haberleri kendine has üslubuyla izleyiciye yansıtan Küçükkaya, bir yandan da yazılarıyla gündeme ilişkin yorumlarda bulunuyor. Sosyal medyayı aktif kullanan habercilerden olan Küçükkaya’nın Twitter hesabı geçtiğimiz günlerde hack'lendi. Aynı günlerde programında Can Dündar’ın Deniz Gezmiş’le ilgili yazı dizisini izleyiciye tavsiye ettiği için hem kendisi, hem de kanalı RTÜK’ten ceza aldı. Cemaatin 'VİP Kulak' kapsamında dinlediği öne sürülen gazeteciler arasında Küçükkaya’nın da ismi vardı. Bu olaylar medyada ve Twitter gündeminde geniş yer tutarken, son olarak Kanal D’nin sabah anchorman’i İrfan Değirmenci’yle sosyal medyada yaşadığı rating polemiği de bir hayli konuşuldu. Peki bu polemik yaşanmalı mıydı? Değirmenci’ye kırgın mı? Twitter adresi neden hack'lendi? 'VİP Kulak' skandalıyla ilgili ne yorum yaptı? Gazeteciliğe dönecek mi? Yavuz Bingöl röportajıyla ilgili ne düşünüyor? İşte, Küçükkaya’nın açıklamaları...





2013 yılından bu yana Fox TV'de Çalar Saat programıyla sabah haberlerini ekrana taşıyorsunuz ve 22 yıllık gazetecilik tecrübeniz var. Gazete yöneticiliği de yapmış biri olarak; kendinizi hala gazeteci olarak mı görüyorsunuz, yoksa artık televizyon benim için vazgeçilmez mi diyorsunuz?



Güzel soru... Ben kendimi haberci olarak görüyorum. Eskiden de öyle derdim. Haberciliğin içerisine gazeteci de giriyor, televizyoncu da. Benim karakterim ve yapım, haberciliğe çok uygun. Gazeteciliği aşkla yaptım. Şimdi de televizyonda yine aynı aşkla habercilik yapıyorum.



"BEDELİNİ ÖDEMEK KAYDIYLA SEVDİM"



Televizyonculuğu sevdiniz o halde...



Televizyonculuğun bana getirdiklerini bedelini ödemek kaydıyla sevdim.



Nasıl bir bedel ödediniz?



Televizyonun getirdikleri olduğu gibi götürdükleri de var. Her şeyiyle sevdim.



"SAAT 10'DA DÜNYANIN EN YORGUN İNSANIYIM"



Saat kaçta kalkıyorsunuz?



Her sabah 03:45’te kalkıyorum. Saat 10:00 itibariyle dünyanın en yorgun insanıyım. Fakat bir o kadar da mutluyum.



"OTOSANSÜRÜN NEDENİ SİSTEMLE İLGİLİ"



Türkiye’de habercilik yaparken artık ciddi bir otosansür durumu var. Sizin de otosansür yaşadığınız oluyor mu?



Fox yönetimi yüzde yüz özgür yayıncılık alanı sağlıyor. Galiba otosansürün nedeni de biraz sistemle ilgili. Türkiye'de medyayla ilgilenen iş adamlarının başka bir işi olmamalı. Fox TV'ye baktığınızda da dünyanın dört bir yanında 70'den fazla televizyonu var ve habercilik dışında bir işi yok. Dolayısıyla Ankara'ya gidip Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan bir talepte bulunmuyorlar.





İzleyicilerin haber programlarından beklentileri değişti mi? Ya da değişen çağ ile birlikte televizyonun izleyiciye haberi veriş şeklini nasıl yorumluyorsunuz?



Bu duruma sadece televizyon olarak bakmıyorum. Önce şu soruyu sormamız gerekiyor; insan ne ister? İnsanların gazetelere ve televizyonlara güveni kalmadı. Çünkü; kimi hükümete yakın, kimi muhalefetin yayın organı, kimi de muhalif. Açıkçası gazetede ne yaptıysam, televizyonda da onu yapmaya çalışıyorum. Sadece bir gazeteye ya da bir TV kanalına bakarak Türkiye'yi anlayamıyorsunuz artık. Ben de 'hadi habercilik oynayalım' diyorum insanlara. Sağ elime hükümet yanlısı bir gazete, sol elime de muhalif bir gazete alıyorum.



"OLUMSUZ ELEŞTİRİ MESAJLARINI DA OKUYORUM"



Milliyet'ten Ali Eyüboğlu geçtiğimiz Ağustos ayında 'İzleyicisine kızan haber spikerleri' başlıklı bir yazı kaleme alarak, Fox Ana Haber sunucusu Fatih Portakal ve haftasonu haberlerini sunan Gülbin Tosun'u eleştirdi. Ancak bu eleştiriyi yaparken sizi örnek almalarını önerdi. Siz ne diyeceksiniz?



Her gün 3 saat 15 dakika ekrandayım. Bu kadar çok ekrana çıkıp, olumlu mesajlar aldığınız gibi olumsuz mesajlar da alacaksınız elbette. Dolayısıyla onların da görüşlerini yansıtmak zorundasınız. Kendime şöyle bir ilke koydum; olumsuz eleştirilirsem o mesajı da okuyorum. Bunun iki sonucu var; birincisi kendimi düzeltirim. İkincisi de devleti yönetenleri eleştiriyorum ve diyorum ki; ben hiç bir mecburiyetim olmamasına rağmen beni eleştirenleri göğüslüyorum ve siyasilerin de böyle davranmasını bekliyorum.



Tehdit alıyor musunuz?



Zaman zaman oluyor ama önemli sayılacak tehditler olarak görmüyorum onları.





"YAKINDA FOX TV'DEN DE ATILACAKMIŞIM"



Ne diyorlar mesela?



Akşam'da yaşanan olayı hatırlatarak; 'Yakında seni buradan da atarlar' diyorlar. Ben de onlara; valla atarlarsa sekiz köy daha bulurum. Doğruyu söylemeye devam edeceğim diyorum.



Korkmuyorum diyorsunuz yani...



Her insan gibi korkuları olan biriyim. Ancak hayat felsefem şudur; korkun olabilir ama asla korkularının esiri olamazsın. Yani korkuyorum diye hiçbir zaman işimin niteliğini bozamam.



"BU AİLEDE OLDUĞUM İÇİN MUTLUYUM"



Fox TV, Ana Haber ve sabah haberlerinde rating sıralamalarında iyi bir ivme yakaladı. Bu başarıyı nasıl elde ettiniz?



En başta Fox markası bize özgür habercilik alanı sağlıyor. Bu önemli. Diğer taraftan yoruma açık. Yani Fatih Portakal da ben de özgürce yorum yapabiliyoruz. Bununla bağlantılı olarak da içeride Doğan Şentürk yönetiminde şahane bir ekip var. Burada bir aile ortamı yaratmışlar ve bu ailenin içinde olmaktan dolayı kendimi çok mutlu hissediyorum. Dolayısıyla bu saydıklarımın başarının arka planındaki dinamikler olduğunu düşünüyorum.





"RATİNGLERDEN BAHSETMEK İSTEMİYORUM"



Geçtiğimiz Çarşamba Kanal D'de sabah haberlerini sunan İrfan Değirmenci'yle Twitter'da rating polemiği yaşadınız. Değirmenci, 9 yıldır sabah haberleri sunuyor ve her ikinizin de ciddi bir izleyici kitlesi var. Sizce bu tartışma yaşanmalı mıydı?



Rating ve tirajlardan bahsetmekten hoşlanmam. Bunu da şık olarak kabul etmem. Benim 22 yıllık gazetecilik geçmişimde televizyonculuk deneyimim de vardı. SkyTürk'ün Ankara Temsilciliği'ni yaptım. Yani ben paraşütle inmedim. 2 Eylül 2013'te gazetecilikten sonra televizyonculuk macerama başladığımda o dönem rakibim olan isimlerle karşılaştırılmıştım. Bu isimlerden biri de İrfan Değirmenci'ydi. O karşılaştırmayı yaptıklarında şöyle bir cümle kullanmıştım; 'Benim onlarla karşılaştırılmam o isimlere haksızlık, bana saygısızlık olur'. Bu sözü ben bilerek kullanmıştım. Şimdi de aynı şeyi söylüyorum. Dolayısıyla bir daha ratinglerden falan bahsetmek istemiyorum.



"İRFAN DEĞİRMENCİ'Yİ TAKDİR EDİYORUM"



İrfan Değirmenci'nin ekibi Kasım ayının ilk haftalarında tenkisat nedeniyle işten çıkarıldı. Şu an 4 kişilik bir ekiple yayın yapıyor ve zor şartlar altında çalışıyorlar. Bu durumu göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yaptınız mı?



Kendisini takdir ediyorum. Görevini yerine getirmesini çok desteklerim. İki gün yayın yasağı almıştı, büyük bir samimiyetle onu programıma davet ettim ve gel beraber sunalım dedim. Çünkü dayanışmaya ihtiyacımız var. Habercilik çok zor günlerden geçiyor. Dolayısıyla benim en son karşı karşıya geleceğim kişidir İrfan Değirmenci... Başarılı olsun isterim. Çünkü kaç kişi var ki artık...



"SAYGI DUYDUĞUM BİR MESLEKTAŞIM"



Kırgın mısınız?



Ben insanlara kolay kolay kırılmam. İrfan benim saygı duyduğum bir meslektaşım.



Twitter'ınız ve mail adresiniz hacklendi ve bir süre sonra geri aldınız. Bu saldırının nedeni neydi sizce?



Araştırdığımızda bütün gece mail adresimi ele geçirmek için uğraşıldığını gördük. Önce e-mail hesaplarıma girmişler. Daha sonra o vasıtayla Twitter'ıma girdiler. Uzmanlar bunun bir ekip olduğunu düşünüyorlar. Bu olay başka tuzakların da habercisi.



Ne gibi tuzaklar?



İtibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.





"BİNLERCE KİŞİ ARADI"



Cep telefonu numaranızı da paylaştılar. Çok arayan oldu mu?



Binlerce insan aradı. Ertesi gün televizyondan açıklama yapmak zorunda kaldım. Whatsapp’tan yazanlar oluyor, SMS yollayanlar, küsenler… Hepsini engellemek zorunda kaldım. Kaldı ki ben kamuoyuna açık bir insanım.



Hala arayıp, mesaj yolluyorlar mı?



Her gün. Cevap vermeyince de, ‘Abi niye konuşmuyorsun’ diye mesaj yazıyorlar.



"YAVUZ BİNGÖL'E ÇAĞRIDA BULUNDUM"



Yavuz Bingöl meselesiyle ilgili görüşleriniz neler? Hürriyet’ten Ahmet Hakan’a verdiği röportajda Berkin Elvan’ın annesinin Erdoğan tarafından yuhalatılmasının ‘insani bir şey’ olduğunu söylemişti. Bir hayli tepki aldı, hala da alıyor. Sizce sözleri yanlış mı yorumlandı, yoksa Erdoğan’ı mı savundu?



Yavuz Bingöl’ü seven biri olarak o gün şaşırdım. Çünkü sanatçıların daha duyarlı olması gerekiyor. Gerçek şu; Berkin Elvan öldürüldü ve annesi acılı. Gülsüm Elvan siyaset meydanlarında yuhalatılmamalıydı. Bir sanatçı o annenin acısını yüreğinde hissetmeli. Her şeyden önce Yavuz Bingöl olağanüstü bir halk ozanının evladı. Belli ki hissedememiş. Bingöl yanlış anlaşıldığını söyledi. Bu da olabilir. Ancak, bir sanatçı kendini güzel ifade etmeli. Kendini doğru ifade edemediyse de açık sözlülükle özür dilemeli. Ben o gün Yavuz Bingöl’e ‘git şöyle bir sarıl Berkin’in annesine’ diyerek çağrıda bulundum.





Hürriyet’in ilk sayfasında yer alan ‘VIP Kulak’ haberinde çok sayıda gazeteci ve tanınmış kişinin cemaat tarafından dinlendiği iddia edildi. Bu listede sizin de adınız var. Öğrendiğinizde tepkiniz ne oldu?



Açıkçası şaşırmadım. Kesinlikle yaptılar. Daha evvel Ergenekon’da neden dinledikleri de ortada.



"İLİŞKİLERİ ÖĞRENMEK İSTİYORLAR"



Neden dinlediler peki?



Uyduruyorlar bir terör örgütü, bazen Ergenekon oluyor, bazen Selam Tevhid terör örgütü oluyor. Çünkü haber almak istiyorlar. İlişkileri öğrenmek istiyorlar. İlişkileri alıp yönlendirme yapmak amaçları. Tabii bu noktada Akşam’ın eski Genel Yayın Yönetmeni olmam da önemli bir faktör. Bu da bir sürü haber kaynağı demek.



Kesinlikle cemaat dinledi diyorsunuz yani?



Geçtiğimiz süreçte paralel yapının hükümetinde bilgisi ve gözetimiyle telefonları dinlediğini düşünüyorum. Daha sonraki süreçte hükümetin bilgisi dışında dinlediler. Hükümetin de başkalarını cemaatten sonra kendisinin dinlettirdiğini de düşünüyorum. Türkiye bir Teksas’a döndü.



"HÜRRİYET'İN YAPTIĞI HABERCİLİKTİR"



Hürriyet’e bu haberi manşetten yayınladığı için bazı eleştiriler geldi. Haberin hükümet baskısıyla yapıldığı iddia edildi. Sizin yorumunuz nedir?



Hürriyet’in yaptığı haberdir. Buz gibi bir haberdir hem de. O listenin içinde Vuslat Doğan Sabancı, Aydın Doğan, Ferit Şahenk ve benim gibi birçok gazeteci var.







"GAZETE OKUNSUN İSTİYORUM"



Can Dündar’ın Deniz Gezmiş’le ilgili yazı dizisini programınızda izleyicilere tavsiye ettiniz ve RTÜK’ten reklam yaptığınız gerekçesiyle ceza aldınız. Amacınız reklam mı yapmaktı gerçekten?



Ben eski bir yayın yönetmeni olduğum için gazetelerin okunmasını istiyorum. Gazetelerin tirajı çok düştü. Bundan çok üzüntü duyuyorum. Son dönemde Sözcü dışında tiraj alan gazete yok. Gazeteciler zaten işsiz. İşsiz kaldıkları vakit de başka bir iş yapamıyorlar biliyorsunuz. Ancak ben ekranda her gün en az 15 gazete okuyorum. Bunların içinde hükümete yakın olanlar da var, muhalif olan da, merkez medya olanda. Ben hepsinin okunmasını istiyorum. O gün de ‘bu yazı dizisini okuyun’ dedim. Ben okumaya teşvik etmeye çalışıyorum. Ben yayında kitap da okuyorum. O da mı reklama giriyor? İktidarın RTÜK’teki 5 üyesi ceza verilmesini isterken, geriye kalan 4 muhalif üye ‘ceza verilmesin, bu iyi niyetli bir tavsiyedir’ diyor. O dört üyenin biri MHP’li, ikisi CHP’li, diğeri de HDP’li. Bu noktada takdiri Medyatava okurlarına bırakıyorum.



Yazılı basına geri dönecek misiniz?



Bundan sonra kariyerimi televizyoncu olarak sürdürmek istiyorum. Yazılı basını düşünmüyorum artık.







Canan Kaya / Medyatava



canankaya@medyatava.com



twitter.com/ckayacanan



Fotoğraflar: Burak Karadiş














Galatasaray, Kayseri'yi ezdi geçti Maximin, Mourinho'yu hayal kırıklığına uğrattı Türkiye'nin en zeki illeri belli oldu! AFAD duyurdu: Muğla açıklarında deprem Narin Güran cinayetine ilişkin kritik bilgi İstanbul'da polise saldırı: Şüpheliler gözaltında