İskender Pala: İnsanlar öğrenmek için para harcamıyor
Unutulmaz eserlere imza atan İskender Pala, canlı yayında hayranlarının karşısına çıktı. Son kitabı Kervan ile okuyucuyu Osmanlı dönemine götüren yazar dikkat çeken açıklamalar yaptı.
Unutulmaz eserlere imza atan İskender Pala, @dr_dunyasi hesabında gerçekleşen canlı yayında hayranlarının karşısına çıktı. Son kitabı Kervan ile okuyucuyu Osmanlı dönemine götüren yazar, Eray Ak’ın moderatörlüğünde keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. Pala, akademik hayatı ve kitaplarının yazım aşamasıyla ilgili bilinmeyenleri D&R takipçileriyle paylaştı.
Son kitabı Kervan’ı kaleme alan İskender Pala, D&R Home’ da gerçekleşen canlı yayında Eray Ak’ın sorularını yanıtladı. Türk edebiyatında önemli eserleri kitapseverlere sunan yazar, Ak ile samimi bir sohbet gerçekleştirdi. Pala, hakkında bilinmeyenlerin konuşulduğu canlı yayında, aday yazarlar için de öğütlerde bulundu.
“Rüyalarım bile kitaplarımla alakalı oluyor”
Romanlarında tarihi usta bir dille okuyucuya aktaran İskender Pala, kitaplarının hazırlık ve yazım aşamasını şöyle anlattı, “Ben romanlarımı yazmaya başladığımda romanın başı ve sonu zihnimde oluşuyor. Yazma eylemine başlamadan önce kurma eylemi dört ay gibi zaman alıyor. Çok fazla okuyorum. Okuduklarımdan hangi bilgileri ne şekilde kullanacağımı düşündüğüm için masada sadece daktilo işini gerçekleştiriyorum. Hazırlık aşamasında rüyalarım bile kitapla alakalı oluyor. Sanki başka işim yommuş gibi sadece düşünüyorum. Disiplinimden de dolayı günde on saat kitabımı düşünebiliyorum. Biraz da askerliğin bıraktığı disiplin diyebiliriz.”
“Akademik hayatımdaki nimeti kullanıyorum”
Halk edebiyatından şiire kadar birçok türde edebi esere imza atan ünlü yazar, donanımlı bir akademisyen olduğunun altını çizerek, “Konularımı bilimsel ve sahih kaynaklardan elde ederek bulabiliyorum. Roman, bir eğlence aracı… Tamam, doğru ama ben insanları eğlencelerin en asil tarzıyla tanıştırırken zihinlerinde bir şeyler de bırakabilmek için bilimsel çalışmalarımın ve akademik hayatımdan faydalanıyorum. Divan şiiriyle ilgilenmek Osmanlı tarihini bilmeyi gerektiriyor. Osmanlı tarihini bilmek, tarihi romanlar için bilimsel anlamda hazırlığını yapmış olmak demektir. Ben çok sık roman yayınlarım, bunun sebebi altyapının hazır olmasıdır. Benim kahramanım 17. yüzyılda İstanbul sokaklarında gezerken o günlerde meşgul olacağı hadiselere ve giyimine; o günün politik yapısına ve sosyal çalkantılara kadar her şeyi arşivimde hazır buluyorum. O nedenle yılda bir roman yazabiliyorum. Yoksa bir roman yazmanın süreci ortalama 5 yıldır. Ben akademik hayatımdaki nimeti kullanıyorum.” dedi.
“İnsanlar öğrenmek için para harcamıyor”
Tarihe geniş bir çerçeveden baktırıp kitaplarıyla günümüze ışık tutan Pala, eserlerinde okuyucuyu bilgilendirdiğini şu sözlerle ifade etti, “Bugün insanlar eğlenmek için para harcıyor ama öğrenmek için harcamıyor. Eğlenmek için harcadığımız enerjiyi öğrenmek için harcamıyoruz. Bir roman aslında eğlendirmek için vardır. Fakat sadece insanları eğlendirmek mi gerekir? İnsanları bilgilendirmek için de kitaplar yazılmalı, yazılıyor da... Kimse bilimsel kitaplar okumuyor. Benim romanımda okuyucu eğlensin; aşkı, macerayı görsün ama sonuna geldiğinde zihninde bir şeyler kalsın, bir şeyler öğrenmiş olsun. Tarihi anlatmaktaki maksadım insanlara tarihi öğretmek değil. Tarih içerisindeki olaylar bugünkü iz düşümlerini düşündürmek. Gençlerimizin ihtiyaç duyduğu bilgiyi tarih perspektifinde yayarak anlatıyorum. Tarihte benzerlikler görüp o benzerlikler üzerinden günümüzü anlatmaya çalışıyorum. Tarih çok iyi ya da çok kötü diyemeyiz. Tarihi değiştiremezsiniz. Tarihi gerçekleri korur, kurguyu çevresinde yaparım. Tarihte kişilere ve olaylara dokunmam.
“Kervan, su gibi akıp gitti”
Okuyucuyu son kitabı Kervan ile Osmanlı’nın çalkantılı dönemlerine götüren Pala, kitabın hazırlık aşaması için, “Kervan bir yol romanı. Kervandan bahsediyorsanız arka arkaya dizilmiş varlıklardan, çokluklardan bahsediyorsunuz demektir. Çokluk varsa macera, olaylar ve aşk vardır. Bunu geçmişe götürdüğünüzde ortaya daha farklı hikâyeler çıkıyor tabii. Aynı anda bir sürü kişiye farklı karakter ve görevler yüklüyorsunuz. Diğer romanlarımı yazarken içinden çıkamazdım ama kervan öyle olmadı. Su gibi aktı gitti.” dedi.
Öte yandan usta yazar, yeni kitabının müjdesini şu sözlerle verdi, “Bir sonraki romanım kafamda şekillendi, okumalarımı yapıyorum. Birkaç aya da yazmalarına başlarım diye düşünüyorum. Yazdıklarımı atmaktan korkmam. Ben elimde kalemle doğmadım. Buradan gençlere birkaç bir şey söylemek istiyorum. Çalıştım disiplinli bir şekilde hedefime kitlendim. Ne yapmam gerekiyorsa o iş için onu edinmeye çalıştım. İki kitap okudum yeter demeyin. Yazacağınız konuda otuz kitap varsa otuzunu da okuyun. Okurken önce kafanızda kurun sonra yazmaya başlayın. Roman, aslında var olan bir şeyi ortaya çıkarmaktır.”