İran'daki protestoların arkasında kimler var? İran protestoları nereye gider?
İran’da devam eden protestolar giderek büyüyor. İran hükümeti, protestoların insan haklarından çok ayrılıkçı faaliyetler olduğunu düşünüyor. Peki bu faaliyetlerin arkasında kimler var? İran protestoları nereye gider? Araştırmacı gazeteci Sinan Hacır Medyatava için yazdı.
İRAN’DA AYRILIKÇI HAREKETLER BÜYÜYOR!
Geçtiğimiz bir buçuk ay içinde İran protestolarının renginin değiştiğine şahit olduk. Trump döneminin ABD yaptırımları sonrası ekonomik sorunlardan çıkan protestolara alışkın İran rejimi karşısında bu sefer sosyal taleplerle gelmiş bir kalabalık buldu.
Bu sosyal talepler her zamanki gibi İran yönetimi tarafından görmezden gelinse de eylemlerin yavaştan daha ciddiye alındığını söylemek gerekir. İran, bütün bu protestoları “ayrılıkçı” faaliyetler olarak niteledi. Bunun sebebiyse ülkedeki azınlık grupların eylemlerin başını çekmesiydi.
Protestoların fitilini ateşleyen Mahsa Amini’nin öldürüldüğü İran Kürdistan’ı bölgesi, Güney Azerbaycan ve Beluçistan bölgeleri eylemlerin en yoğun yaşandığı bölgeler oldu.
Bunun başlıca sebebi ise İran’ın bölgesel öneminin giderek artmasıydı. Ermenistan’ın Karabağ savaşında mağlup olup Nahçıvan’la Azerbaycan arasında olası bir Zengezur koridoruna evet demesi İran’ın bypass olmasına yol açacak ve ekonomik gücünü olumsuz etkileyecekti.
ABD ile masaya oturup yapacağı yeni bir nükleer anlaşma İran’ın ekonomisini güçlendirecek ve İsrail’e karşı ciddi bir rakip olmasını sağlayacaktı.
Dahası Ukrayna savaşında Rusya’ya verdiği silah desteği İran’ın batı kamuoyunda daha da göze batmasına sebep oldu.
Yani İran’ı küresel boyutta önemli kılan ve karşısında bir takım düşmanca tutumlara yol açacak vaziyetler geçtiğimiz aylarda çoğaldılar.
İran’ın “PKK” sorunu
Bir de bölgesel etkenler var. Bunların başında da PKK terör örgütü geliyor. Ya da Kürt ayrılıkçı hareketleri diyelim. Çünkü İran’da PKK ile bağlantılı PJAK’ın dışında da örgütler var.
PJAK gibi Komala ve KDP-İ örgütleri de İran’daki aktif ayrılıkçı yapılar. İran’daki kürt örgütleri İran-Irak savaşı sonrası güçten düştüler. İç çatışmalar sonucu Komala ve KDP-İ zayıflayınca PKK güçlendi. KDP-İ önce iki partiye bölündü sonraysa faaliyetlerini çoğunlukla İran dışında sürdürmeye devam etti.
Komala ise Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetiminde kendine alan buldu. PJAK ülkedeki kürt ayrılıkçı damarı baskılarken diğer örgütler PKK’dan şikayet etmeye başladılar. Hatta iddia o ki İran hükümeti protestoları “ayrılıkçı” hareketlere bağlıyorken olası bir silahlı hareketin İran’ın ekmeğine yağ süreceğini ve PJAK harici örgütleri de “yakacağını” düşünüyor.
Tabii bu örgütler de son dönemde aktivitelerini arttırdılar. Komala, 2017’den beri silahlı eylemlere devam ettiğini söyledi, dahası ABD’de ofisler açtı. Yaklaşık 3-4 yıldır “ABD’den daha fazla destek beklediklerini” belirtiyorlar.
İran ise bu örgütlerin eylemler için bir araya geldiğini söylüyor. Maksat Suriye iç savaşının başında oluşan güç vakumu gibi bir durum söz konusu olduğunda ayrılıkçı hareketi tamamlamak. Tabii terör örgütleri arası dengeler ve “dostluklar” anlık değişiyorken ne kadar başarılı olabilecekleri tartışmalı.
Bu arada İran terör örgütlerinin Kuzey Irak’ta saklandığını söyleyerek bölgeye topçu ateşine de tuttu. Kuzey Irak’a bir operasyon ihtimali de İran’a yakın kaynaklarda dile getiriliyor.
Azerbaycan Türkleri
İran’ın ikinci çekincesi ise şüphesiz ki Azerbaycan. Ermenistan meselesindeki gerginlikler sonrası iki ülkenin devlet televizyonlarında “Nahçıvan İran’a aittir” ve “Tebriz Azerbaycan’ındır” başlıklı yayınlar dönüyor. Güney Azerbaycan’daki protestoların Azerbaycan tarafından desteklendiğini iddia eden İran da Azerbaycan içinde “Hüseyinciler” isimli bir terör örgütü kurdu. Dahası Azerbaycan sınırında büyük tatbikatlar yapmaya başladı.
Yani Azerbaycan-İran ilişkileri ciddi anlamda gerildi. Türkiye ve Rusya’nın bölgedeki varlıkları en azından şimdilik tansiyonun daha da yükselmesini önlüyor.
Beluçistan
İran’ın Güneydoğu bölgesi olan Beluçistan’da da benzer bir durum var. 2 milyon etnik Beluç’un yaşadığı bölge İran’ın en yoksul bölgesi olarak biliniyor. Yaşayanların %80’nin yoksulluk sınırının altında yaşadığı düşünülürse protestolarda yer almaları pek de şaşırtmıyor. Dahası Beluçların sünni olması, şii İran yönetimiyle ters düşmesine sebep oluyor.
Yani özetle, İran’daki etnik yapılar arası gerginlikler mezhepsel farkların, ekonomik sorunların ve görmezden gelinen sosyal taleplerin de eklenmesiyle kaynayan bir kazana dönüştü. İran’ın dış politikada kavgalı olduğu bölgesel rakipleri de sahip olunan bu yumuşak karına bir tekme vurabilmek için sıraya geçtiler.
İran sadece Kuzey Irak’ı vurup Azerbaycan sınırında tatbikat yapmakla kalmadı aynı zamanda İsrail’e ait bir petrol tankeri Ukrayna’da adını çokça duyduğumuz İran’ın Şehid droneları tarafından vuruldu. Batı medyası ise tabii ki işin arkasındaki jeopolitik dengeleri görmezden gelerek haber yapıyor. Bir kaç gün boyu 15 bin protestocunun idam edileceğini bildiren haberler paylaşıldı.
Son olarak, İran istihbarat ve ordu açısından daha güçlü bir yapı ve devrim muhafızları Suriye saflarında bu tarz konvansiyonel olmayan çatışmalarda bulunarak deneyim kazandılar. Yani Suriye İç Savaşı benzeri bir görüntünün olması zor ama imkansız değil.
Böyle bir durum olursa Güney Azerbaycanlıların ve tüm İranlı kadınların özgürleşmesi için sevinecek olsak da sınırımızda var olan bir ülkedeki rejim değişikliğinin terör örgütlerinin YPG benzeri yapılar oluşturması ya da mülteci akınları gibi Türkiye’nin canını sıkacak durumları da tetikleyebileceğini unutmamak gerekir. Umarım tüm coğrafya için hayırlısı olur.