Irak Savaşı'nın 10. yılında fotoğraf sergisi
Dünyanın en büyük fotoğraf sergisi ziyaretçilerini ağırlayacak.
Birçok milletten yüzlerce gönüllü Irak Savaşı sırasında ve sonrasında patlayan bombalardan yaralanmış Iraklılarla ilgili "Savaş karşıtı" bir fotoğraf projesi hazırlıyor.
Bu gönüllüler, proje kapsamında Irak Savaşı'nın başlamasının 10. yılında, Türkiye'de ve Dünya’da aynı anda mümkün olduğunca çok sergi açarak, savaşın sivillerin hayatını nasıl etkilediğini göstermek "Savaşa hayır, barışa evet!" demek istiyor. (Sergiler aynı gün 23 Mart 2013’de açılacak)
Projenin liderliğini yürüten fotoğraf sanatçısı Niko Guido, 2010 ve 2011 yıllarında Ürdün’ün başkenti Amman’a giderek, savaş sonrası plastik cerrahi ameliyatları geçirmiş Iraklıların portre fotoğraflarını çekti.
Sergi konsepti uyarınca, fotoğrafı çekilen her yaralanmış sivil Iraklı alınan 5 dakikalık ses kaydında kendisini tanıtarak, bombadan önce nasıl bir hayatı olduğunu ve bomba sonrası hayatının nasıl değiştiğini anlattı. Bu kayıtlardaki her Iraklı savaş karşıtı bir tiyatro sanatçısı tarafından seslendirilecek. Projenin detaylarını www.leaveusaloneproject.org sitesinde bulabilirsiniz.
LEAVE US ALONE PROJECT
Bu bir barış yanlısı fotoğraf projesi.
Projenin amacı:
Irak Savaşı'nın 10. yılında, fotoğraf sanatçısı Niko Guido'nun Amman’da bir hastanede çekmiş olduğu yaralanmış Iraklı sivillerin portreleri ile bütün dünyada mümkün olduğu kadar çok yerde sergiler açarak savaşın sonuçlarına dikkat çekmek "Barışa evet!" demek.
Şu ana kadar elliye yakın kurum bu çağrıya olumlu yanıt verdi ve sergiye ev sahipliği yapacak. Niko Guido bu konudaki düşüncelerini şöyle açıklıyor: “-Her gün çoğalıyoruz ve bir çığ gibi büyüyoruz. Sesimiz gittikçe daha gür çıkıyor. Durmak yok, daha fazla çalışmalı, daha güçlü bir sesle bütün dünyaya "Barışa evet!" diye haykırmalıyız.”
Projenin hikayesi ve konsepti:
Fotoğraf sanatçısı Niko Guido, Ürdün’ün başkenti Amman’a giderek savaş sonrası plastik cerrahi ameliyatları geçirmiş Iraklıların portre fotoğraflarını çekti ve savaş karşıtı bir fotoğraf projesi hazırlamaya karar verdi, daha sonra değişik milletlerden yüzlerce gönüllü bu projeye katılarak tüm dünyada bu projenin gerçekleşmesi için büyük bir çabaya girişti.
Sergi konsepti uyarınca, fotoğrafı çekilen her Iraklının 5 dakikalık ses kaydı alındı. Bu kayıtta, yaralı sivil Iraklı kendisini tanıtmakta, bombadan önce nasıl bir hayatı olduğunu ve bomba sonrası hayatının nasıl değiştiğini anlatmaktadır. Yine proje kapsamında fotoğrafı çekilen her Iraklı savaş karşıtı bir tiyatro sanatçısı tarafından seslendirilecektir. Sergilenen her fotoğrafın altında bir kulaklık olacak ve sergiyi gezen sanatseverler Iraklıların sözlerine tercüman olan sanatçıların sesi aracılığıyla fotoğraftaki kişinin hislerini paylaşacak.
Günümüzde dünyamız bir fotoğraf çöplüğüne dönüşmüştü ve maalesef artık görsellere doymuş olan beynimiz, eskisi kadar fotoğraflardan etkilenmemekte. Belgesel fotoğrafçılar için dünyamızın ve insanlığın sorunlarına dikkat çekmek gün geçtikçe zorlaşıyor. Bu sebeple, savaşın korkunçluğunu gösterebilmek amacıyla, ses kaydı ile fotoğrafı bir araya getiren bir sergi formatı seçildi.
Niko Guido’nun son gidişinde, yüzünden, otuzun üzerinde ameliyat olmuş bir Iraklı şöyle dedi:
"Sizin medeniyetinizi, paranızı, modern yaşantınızı istemiyoruz. Sadece bizi rahat bırakın!"
Böylece projenin adı da ortaya çıktı: “Leave Us Alone”
Niko Guido’dan Suru’ya mektup :
Suru 8 Yaşında. 3 kız ve 4 erkek kardeşi var. Kerkük’te doğdu.
Üç yaşında evde oynarken dışarıda bomba yüklü bir araba patladı. Bomba yüzünden evin enerji ihtiyacını karşılayan yakıt tankı da patladı. Kızın bütün yüzünü alevler sardı. Ciddi şekilde yaralandı. Tedavi için Süleymaniye’ye götürüldü ancak Süleymaniye’de tedavi edilemedi. Bunun üzerine Amman’a getirildi.
Vücudunun çeşitli yerlerinden parçalar alındı ve yanmış yerlerine dikildi. Küçük kızın vücudu bu tedaviyi kabul etmedi ve yapıştırılan parçalar döküldü.
Suru hayvanlardan hoşlanmıyor, bebeklerle oynamayı çok seviyor.
Arkadaşlarını çok özlüyor.
Sevgili Suru,
Yüzünü ilk gördüğümde içim burkuldu. Sana bakıyordum ama seni görmüyordum. Belki farkettin, fotoğraf makinamın arkasına saklanıyordum. Fotoğraf çekmesem bile çeker gibi yapıyordum. Sen ise bana gülümsedin. O an güzel gözlerini fark ettim. Yüzündeki yanık izleri yavaş yavaş yok olmaya başladı. Sonra geldin bana sarıldın. Dakikalarca öyle kalakaldık. Güzel gözlerinden, güzel yanaklarından öptüm. Yanmış yüzünü okşadım. Ellerimi tuttun, bırakmadın. Sonra kendimden utandım. Sana bakmamak, seni görmemek için ne yapacağımı şaşırmıştım. Sen, yüzün yanık diye hiç utanma olur mu! Çık sokaklara, dolaş insanların arasında. Utanması gereken birisi varsa sen değilsin. Benim, biziz, hepimiziz! Seni bu hale biz getirdik. Koruyamadık. Henüz üç yaşındaydın bomba patladığında. Yüzünün yanmamış halini hatırlamıyorsun bile. Senin yüzüne baktıkça para için, daha fazla zenginlik için ne kadar kötü olabileceğimizi daha iyi anlıyorum. Senden insanlık adına özür diliyorum. Bu savaş yüzünden aileni, akrabalarını, arkadaşlarını, geleceğini kaybettin. Tüm dünya gözlerini kapatsa da seni görmemek için, ben ve arkadaşlarım kapatmayacağız.
Sen üzülme güzeller güzeli, sen üzülme prensesim!
Gözlerimdeki yaşlar nihayet seni görebildiğim için. Bak, artık senin yüzüne bakarken gözlerimi kaçırmıyorum.
Çünkü sen çok güzelsin, biz ise çok çirkiniz.