İmamoğlu'ndan Kanal İstanbul itirazı: İnanılmaz!
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, dünyayı ve ülkemizi etkisi altına kalan ve adeta yaşamı durduran coronavirüs salgınıyla ilgili yeni uyarılarda bulunurken Kanal İstanbul projesine tepki gösterdi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, dünyayı ve ülkemizi etkisi altına kalan ve adeta yaşamı durduran Koronavirüs salgınıyla ilgili yeni uyarılarda bulundu. Türkiye için olmuyorsa, İstanbul için kontrollü kısıtlama getirilmesini beklediklerini vurgulayan İmamoğlu, bu süreçte Kanal İstanbul’la ilgili ihalelerin gündeme getirilmesine de tepki gösterdi. İmamoğlu, “İnanılır gibi değil; ama millet can derdindeyken, birilerinin bugün Kanal İstanbul derdinde olması akıl alır gibi değil. Evet bugün, Kanal İstanbul projesi çerçevesi kapsamında, Odabaşı ve Dursunbey köprülerinin taşınma ihalesi var. Bu yol ihaleleri için, 2020 bütçesinde 8 milyar lira kaynak ayrıldı. Oysa bugün işini kaybetme arifesinde olan ya da işyeri kapandığı için gelir elde edemeyen milyonlarca insan var, Türkiye’de ve İstanbul’da. Kaynaklarımızı hala Kanal İstanbul gibi, bize göre ucube projelere harcamak yerine, halkımız için neden harcamıyoruz? Allah aşkına, bugün bir köprü yıkıp, yapmak mı iş; yoksa, evde gelecek kaygısına düşmüş milyonlarca insana destek olmak mı? ‘Koronavirüs Krizi’nden, Kanal İstanbul çıkarmaya çalışmanın adını, vallahi ben koyamıyorum, lütfen siz koyun” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, dünya ile birlikte ülkemizi de etkisi altına alan Koronavirüs salgınıyla ilgi yeni açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, şunları söyledi:
“Türkiye’de Koranavirüs’ten ilk ölümün gerçekleştiği 18 Mart gününden 1 hafta geçti. Maalesef her geçen gün hasta sayımız da yaşamını yitiren insan sayımız da artıyor. Hasta sayımız 2 bin 500’e yaklaşırken, yaşamını yitiren yurttaşlarımız 59 oldu. Bildiğiniz gibi; salgın son dönemde bizim de içinde yer aldığımız Avrupa kıtasında hızla yayılıyor. Bakın size çok çarpıcı bir istatistik vermek isterim. Türkiye’de ilk ölümün gerçekleştiği 18 Mart gününde, dünyada virüse yakalanan insan sayısı 191 bin 127 kişi, yaşamını kaybeden kişi sayısı da 7 bin 807 idi. Bizim de için de bulunduğumuz Avrupa kıtasında hasta sayısı 74 bin 760, ölüm sayısı ise sadece 3 bin 352 idi. Aradan sadece bir hafta geçti; dünyada 191 bin olan sayı, tam 472 bin hasta sayısını geçmiş durumda. 7 bin 800 olan ölüm sayısı ise, ne yazık ki dünyada 22 bine yaklaşan bir sayı oldu. Bizim de içinde bulunduğumuz Avrupa Kıtasında ise salgın çok daha hızla yayıldı. 1 haftada hasta sayısı, tam 3 kat artarak 200 bini geçmiş. Ölüm oranı ise neredeyse 5 kat artarak 15 binlere yaklaşmış durumda.”
“TEHLİKENİN NE KADAR BÜYÜK OLDUĞUNUN FARKINA VARIN”
“Salgının ne denli hızla büyüdüğünün, tehlikenin ne kadar büyük olduğunun lütfen farkında olun. Farkında mısınız acaba? Bu yüzden evde kalmalısınız, bu yüzden sosyal mesafeyi mutlaka korumalısınız. Canınızı hiçe sayamazsınız. İnsanı yaşatırsak, dünya yaşar. Bu hastalık, evet daha çok yaş almış insanlarımızı etkiliyor. Bunu biliyoruz. Açıklamalarımız, hassasiyetlerimiz bu noktada oldu ama sizler de biliyorsunuz ki hem dünyada hem de Türkiye’de ne genç insanların da ölümlerini ne yazık ki yaşıyoruz. O yüzden herkes çok ama çok dikkatli, duyarlı ve kurallara uyan kişiler olmalısınız. Bakın Şubat ayı sonlarında, salgın daha Uzakdoğu coğrafyasındayken, İstanbul’da bilgilendirme faaliyetlerine İBB olarak başladık. Kent ekranlarında, otobüslerde, üst geçitlerde hijyen kurallarını anlattık. Hızla toplu ulaşım araçlarını dezenfekte etmeye başladık. 7 Mart günü kurduğumuz ve şu an sayısını 52’ye çıkarttığımız mobil hijyen ekiplerimizle toplu alanlar, ibadethaneler, meydanlar ve benzeri yerleri, bu güçlü ekibimizle dezenfekte ediyoruz.”
“İBB VE DİĞER BELEDİYELERİMİZ ÖNCÜ OLDU”
“Ülkemizde ilk hasta, 11 Mart gece yarısı açıklandı. 12 Mart sabahı İSMEK’leri, müzeleri, kütüphaneleri, kültür merkezlerini, şehir tiyatrolarını, yani insanların topluca bir araya geldiği noktaları ve tüm etkinlikleri iptal ettik. Aynı gece hükümetin de belli kurumları, okulları tatil ettiğini biliyoruz. Spor müsabakalarının önce seyircisiz oynandığını, 1 hafta sonra da ertelediğini de hep birlikte yaşadık. İlk başta hem belediyemizin aldığı bu öncü tedbirler hem de devletimizin belli kurumlarının almış olduğu tedbirler, toplumun büyük bir kesimine aşırı gibi geldi. Hatta böyle yorumlar yapıldı. Ama aradan geçen süreç gösterdi ki; çok daha sert tedbirler bile alabilirmişiz ve almalıyız. Salgının bir haftada hem hasta hem ölüm sayısını 3’e katladığını anlatmıştım. Salgın büyüdükçe önlemlerin sertleşmesi yetmiyor. Bazı önlemlerin önceden alınması, hepimiz adına gerekli. Düşünsenize, sadece 1 hafta önce tüm dünyada salgından ölen insan sayısı 7 bin 500 olarak yaşadı. Bugün, sadece İtalya’da yaşamını yitiren insan sayısı 7 bin 500 oldu. O yüzden ne dedik; ‘Salgınla ancak radikal önlemler alarak, adımlar atarak mücadele edebiliriz. Bildiğiniz gibi bu süreçte, İBB olarak, su ve gaz kesintisi olmaması yönünde attığımız adımlar vardı. Sağlık çalışanlarına toplu taşımayı ücretsiz kılmamız gibi adımlar, belediyelerimize ait işyerlerinden kira almamak gibi adımlar, öncü adımlar olmuştur. Türkiye’nin farklı yerlerinde, başka belediyelerimizin de öncü adımları oldu. Bunların bir kısmını biz de alıp, uyguladık. Bu kararlar, kısa sürede devletin diğer kurumlarına yansıyarak, bütün Türkiye’ye yansıtılan kararlar şekline dönüştü.”
“TÜRKİYE İÇİN OLMUYORSA, İSTANBUL İÇİN KONTROLLÜ KISITLAMA BEKLİYORUZ”
“İstanbul’da toplu taşıma oranı yüzde 80 oranın altına düştü. Ama hala 1,2 milyondan fazla sefer oluyor İstanbul’da. Taksi, dolmuş gibi diğer kullanımları da katarsak, İstanbul’da yine de 1 milyonun üzerinde insan her gün toplu taşımayı kullanıyor. Bu, büyük bir risk. Ancak acil bir durum için evden yürüme mesafesi bir uzaklığa gitmeniz gerekir. Biliyorum, bazılarınız iş için mecburen sokaklara çıkıyor. Bunun çözümü için de devletimizin hükümet yetkililerinin bir çabası olacağına inanıyorum. İnanmak istiyorum. Türkiye genelinde olmasa da en azından İstanbul için, hükümetten; kademeli, kontrollü bir sokağa çıkma konusunda bir çalışma bekliyoruz. Bu konuda biz de yardıma hazırız. Tekrar altını çizeyim; Türkiye için olmuyorsa, en azından İstanbul için kontrollü bir kısıtlama bekliyoruz. Gelecek günler için, halka moral verici konuşmalar yapmak doğrudur, güzeldir. Ancak bugün gerekli adımlar atılmazsa, gelecekte hayal kırıklığı yaşanacağı ne yazık ki aşikar. Onun için bu konuda çok kararlı, radikal kararlar almalıyız. Ne yazık ki bu işler, sadece lafla da olmuyor. Elbette dua edeceğiz; ama sadece dua ederek de gelecek günlere ne yazık ki bu şehri ve bu ülkeyi hazırlayamayız. Eğer bu salgın kriziyle dünyada önemli değişikler olacaksa, o günün dünyasının da kriz günlerinin de doğru adımları atan süreçleri yöneten ülkeler, bu sürecin geleceğinde doğru noktalarda olacaklardır. O yüzden bir kez daha seslenmek isterim ki; korkmadan, ‘ama, fakat’ demeden bugün radikal bazı kararların alınması toplum sağlığımız, sağlık personeli sağlığımız, toplum moralimiz ve psikolojimiz açısından son derece önemlidir. Söz konusu insan hayatı ve toplumsal psikoloji ise, ekonomik beklentiler biraz daha sırasını beklemelidir. Buna göre adımlar atmalıyız.”
“MİLLET CAN DERDİNDEYKEN, KANAL İSTANBUL DERDİNDE OLMAK İNANILIR GİBİ DEĞİL”
“Beklemesi gereken ve hatta hiç olmaması gereken bir şey daha var. Ben bugün, böyle bir konuşmaya, böyle bir paragrafı eklemek istemezdim: Kanal İstanbul! İnanılır gibi değil ama millet can derdindeyken, birilerinin bugün Kanal İstanbul derdinde olması akıl alır gibi değil. Evet bugün, Kanal İstanbul projesi çerçevesi kapsamında, Odabaşı ve Dursunbey köprülerinin taşınma ihalesi var. Bu yol ihaleleri için, 2020 bütçesinde 8 milyar lira kaynak ayrıldı. Oysa bugün işini kaybetme arifesinde olan ya da işyeri kapandığı için gelir elde edemeyen milyonlarca insan var Türkiye’de ve İstanbul’da. Çok yakın zamanda, 50 bin aile, İBB’den sosyal yardım başvurusunda bulundu. Bunların detaylarını açıklayacağım. Bu rakamın, önümüzdeki zaman diliminde katlanarak artması çok muhtemel. Kaynaklarımızı hala Kanal İstanbul gibi, bize göre ucube projelere harcamak yerine, halkımız için neden harcamıyoruz? Allah aşkına bugün bir köprü yıkıp, yapmak mı iş; yoksa, evde gelecek kaygısına düşmüş milyonlarca insana destek olmak mı? ‘Koronavirüs Krizi’nden, Kanal İstanbul çıkarmaya çalışmanın adını vallahi ben koyamıyorum, lütfen siz koyun.”
“ASLA YALNIZ DEĞİLSİNİZ”
“Şimdi el birliğiyle bu süreci birlikte başarmak zorundayız. Birlikte başaracağız. Bu süreçte İstanbullu hemşehrilerimin bilmesini istiyorum; 16 milyon insanımız için çalışan bir İBB var. İBB ile beraber 39 ilçe belediyemiz de var. Küresel salgınla ilgili yaptığımız gelecek projeksiyonu çerçevesinde, yeni ve önemli adımlar atmaya devam edeceğiz. İstanbullular, kendisini asla yalnız hissetmeyecek. Asla çaresiz hissetmeyecek. Alo 153 hattımızdan her konuda yararlanabilirsiniz. Yarın detaylarını açıklayacağım; Yenikapı merkezimizde yapmış olduğumuz, ‘Yardımlaşma ve Koordinasyon Merkezi’mizde neler hazırladık, bunları sizlerle paylaşacağım. Bu merkezi tanıtmamdan sonra, sizinle daha fazla hangi iş birliklerimizi kurgulayacağımızı da size anlatacağım. Asla yalnız değilsiniz. Bildiğiniz gibi, dün yeni bir uygulama başlattık. 02124494900 numaralı telefondan psikolojik danışmanlık hizmeti başlattık. ‘Evde kal’ demek kolay, biliyorum. Zorluğunu da biliyorum. Evde kalmanın da getirdiği sıkıntıları hep birlikte aşacağız. Ama önce sağlığınız. Siz sıkıntılarınızı bize anlatın ama lütfen yine de evde kalın, sokağa çıkmayın, toplu araçları kullanmayın, mecbur olmadıkça, mecburiyeti en üst seviyede tutarak asla evinizden çıkmayın. Evde kal İstanbul. Birlikte başaracağız. Yarın görüşmek üzere.”