'İlk defa bir tiyatro oyunu dünyada trend topic oldu'
“Mi Minör” isimli tiyatro oyunuyla adından söz ettiren Memet Ali Alabora, TRT Türk'te yayınlanan Vapur'da Çay, Simit, Sohbet'e konuk oldu.
Oyunculuğunun yanı sıra toplumsal sorunlara karşı duyarlılığıyla da tanınan ve Oyuncular Sendikası Başkanlığını yürüten Memet Ali Alabora Vapurda Çay, Simit, Sohbet’e konuk oldu.
Ömer Öztürk’ün yapımcı ve sunuculuğunu üstlendiği program Cumartesi 14:10 – 23:55 ve Pazar 10:30’da TRT TÜRK’te yayınlanacak.
İşte M. Ali Alabora ile sohbette öne çıkanlar:
“Sahneye ilk çıktığımda daha doğmamıştım”
Annemin karnındayken tiyatro ile tanışmıştım. Çetin Altan’ın “Islıkçı Oyunu” oynanırken annem bana hamileymiş. Yani sahneye ilk çıkışım doğmadan öncedir.
“Dünyaya bir daha gelsem oyuncu olmayabilirdim”
Oyuncu olmak istiyorum dediğimde, babam beni vazgeçirmeye çalışıyordu ama ben çok ısrarcıydım, çok kararlıydım. Bugün bir daha olsa o kararlılığı gösterir miydim, bilmiyorum.
“Yıllarca tiyatro oynasan da televizyondan tanındığın gibi olmaz”
Bu dünyada da öyledir. Birinde bir gece çıkıyorsunuz, milyonlarca insan izliyor; birinde haftalarca, aylarca, yıllarca oynuyorsunuz en fazla 20 bin kişi izliyor.
“Televizyon şöhreti kalıcı bir şöhret değil”
İsim olarak kalabileceğimiz bir yer değil televizyon. Tanınırlık ve şöhret söz konusu ise bu sinemadır. Televizyon rollerin ünlü olduğu bir yer; kişilerin ünlü olduğu bir yer değil.
Televizyonda var olmadığınız müddetçe, yoksunuz…
“Yılan Hikayesi herkesin beni tanımasını sağlayan ilk iş oldu”
A Takımı’nda muhabirlik yaparken ufak tefek tanınmaya başladım. Herkesin bildiği “Yılan Hikayesi” ise beni karakter olarak tanıttı.
“Dizi yapmaya vaktim yok”
Hem de bugün insanların keyif alarak bir şeyler ürettiği çalışma koşulları yok. Bu koşullar altında da zaten çalışmak istemem. Zamanla yarışıyorsunuz ve sürekli koşuşturuyorsunuz.
“Ben ‘oyun’ denilen şey ile ilgileniyorum”
Oynamakla değil, içinde sadece rol yapmanın olmadığı “oyuncu” ile ilgileniyorum. Benim için oyuncu, sadece belli karakterleri belli farklı şekillerde oynayan kişi anlamına gelmiyor. Benim için oyuncu, oyun bozan, oyun satan, oyun yapan, bir oyun oynanmasına neden olan, oyun kuran, oyunbaz biri anlamına geliyor. Çok uzun zamandır ders verirken olsun, Yüksel Aksu ile yaptığımız çalışmalarda olsun, bu oyun denilen şey ile ilgileniyorum.
“Mi Minör’de sınır yok, sahne yok”
Mi Minör oyunu Pinima diye bir ülkede geçiyor. Demokrasi ile yürütülüyor ama her şeye başkan karar veriyor. Ülkeye girdiğiniz anda oyun başlıyor. Oyun, tiyatroda yapılmıyor. Oyunda sınır yok. Neresi sahne? “Şuraya mı bakıcam, bunlar mı oyuncu?...” Böyle bir sınırlama yok.
“İlk defa bir tiyatro oyunu dünyada trend topic oldu”
Cep telefonunuzu açık tutmanızı bizzat öneriyoruz ki, sosyal medyadan takip edilsin. Oyunun oynandığı son iki gece dünyada bir ilk oldu ve “Mi Minör” oynandığı anda ‘trend topic’ oldu.
“Komediyi çok seviyorum”
Komedi bana çok somut geliyor. Bir aktör iyi midir, kötü müdür tartışırız ama komik mi, değil mi tartışamayız. Mizah, insanın kafasını çalıştırıyor. Sizin kendi kendinize bir soyutlama yapmanızı, kendinizin bir animasyonu kurmanızı ve devam ettirmenizi sağlıyor.
“Reklamlarda oynamak da işimin bir parçası”
Profesyonel olarak işimi bir reklamda yapmaya devam ediyorum ve bunun karşılığında para alıyorum. Bu gayet normal ve profesyonel bir iş.